13 Nisan 2015 Pazartesi

Beylerbeyi Gezisi

Sevgilimin cumartesi ve pazar günleri eğitiminin başlamasıyla birlikte bu güzel havalarda ikimize ortak olabilecek neresi olabilir diye düşünürken Boğaziçi köprüsünün anadolu yakasında ki ayağının başladığı , caddeler boyunca uzanan cafeleri ve restaurantları , hamamı ve sarayıyla Beylerbeyi geldi aklıma.Zaten şansımıza havalar düzeldi Sevgilim 'in eğitimi çıktı ! Bahtsız biz..


12 Nisan Pazar günü hava gerçekten miss gibiydi. Güneş yakıcılığını bir hayli fazla gösteriyordu giydiğim o monta bakmayın ara ara çıkardım zaten Allahtan içimde tişört vardı :) Evde hazırlanıyorken sevgilim" çıkıyoruz "dedi. Hemen hızlı hızlı son rötuşları yapıp evden çıktım. Bakın Sevgilim taaaaa Maslaktan Beylerbeyine geliyor. Ben alt tarafı bana 15 dakika mesafesi bile olmayan Beylerbeyine ondan sonra gidiyorum. Sıcak havayı gören dışarı çıktığı için Çengelköy ve Beylerbeyini takip eden o sahil şeridi fenaydı. Hatta bir ara inip yürüsem daha çabuk giderim dedim çünkü yarım saatte anca vardım. Trafiksiz bir şehirde yaşamak nasıl bir duygu ki acep ? :)


Sevgilimle Beylerbeyi ışıklarda buluştuk hemen ışıkların orada ki sokağa girdik.


Burada bir çok sıralanmış cafeleri ve restaurantları bir arada denize nazır şekilde bulabilirsiniz.


Öncelikle Sevgiliyle sahil şeridini takip ettik , camii'nin içine girdik (bahçesine ) gezdik. Sahilde güzel fotoğraflar çektik.



Nasıl da Boğazı izliyor. Keyife bak be :)





Tekrardan geri dönüp sahil boyunca sıralanmış cafelerin ve restaurantların önünden geçtik.


Yukarıda fotoğrafını çektiğimiz sokağa yani iskelenin oraya doğru saptık.



Ben " Beylerbeyi köy kahvesi "adında bir mekana gitmek istiyordum. Buranın kahvesi bir harikaymış öyle duymuştum ama bakar mısınız ne içerde ne dışarda hiçbir yerde oturacak yer yoktu.



Bir süre orada dolandık ama ı ıhh nafile diyerekten ilerlemeye devam ettik.


Fotoğrafta birşey dikkat ettiniz mi ?
Arkada ki amcam da poz vermiş :)



Ara sokaklara girdiğinizde incik boncuk , kılık kıyafet satan bir çok dükkan bulabilirsiniz :)

 

Ana caddeye çıktık Sevgilim" Çiğ köfte yiyelim mi " dedi hoop kendimizi Komagene'de bulduk.. Güzeldi , her ne kadar Arsemia'nın kini daha çok sevsemde bunun da hakkını yememek lazım şimdi değil mi ya :)


Çiğ köfteleri mideye indirirken gözüme "Komagene'nin Tarihçesi " takıldı. Buyrun bilmeyenler için keyifli okumalar :)


Şansımızı yine deneyip tekrardan Köy Kahvesine döndük ama hiç ilerleme yoktu. Tekrar geri dönüp ana caddeye çıktık bu sefer ki güzergahımız Beylerbeyi Mado oldu. Daha önceden bununla ilgili post yazmıştım. 


Boğaza nazır bir yerde olmasına rağmen hiç Boğazı göremeyen biz en diplerde kaldık :)
Bir hayli kalabalıktı .. 


İki tane Latte söyledik. İçtik içmesine de pek beğenmedik hatta bıraktık . Daha önce Sevgilim Mado'dan Latte içmişti beğenmişti buradakini beğenmedi . Belki de bizim ağzımızın tadı yoktu :) Malum çiğ köftenin ardından çay yerine Latte içersek böyle olur..

Saygılar

5 yorum:

  1. Hayır elbette kıskanmıyorum!!! :/

    Elbette şaka yapıyorum :) her anınızı böyle dolu dolu geçirmeniz çok güzel. Çiğ köfte hastası bir insan olarak sonrasında kahve içmeseydiniz iyiydi aslında ağzınızın tadını o bozmuştur, hem ağzınızın tadı sadece ondan bozulsun bırak :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çiğ köfteyi Sevdiceğimle ikimiz çok severiz ama dediğin gibi üzerine Latte içmeyeydik iyiydik :) Son yazdığın çok hoşuma gitti teşekkür ederim" ağzınızın tadı sadece ondan bozulsun"diye.. Evet ağzımızın tadı sadece bundan bozulsun :)
      Sevgiler..

      Sil
    2. Kesinlikle canım :) Sevgiler..

      Sil
  2. ya canım varya İstanbulu senin yazılarınla ayrı bir seviyorum. Rotaya bir sürü yer ekledim ^_^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım ne güzel bir yorum olmuş böyle :) İstanbul'a gelirsen muhakkak haberim olsun bakarsın görüşürüz :)

      Sil

Share