29 Temmuz 2015 Çarşamba

Didim Tatili / Part 2

17 Temmuz Cuma bugün Bayram'ın ilk günüydü.Sabah namazı için Serhat ve Ömer abi uyandılar. Benim o kadar uykum vardı ki gözümü açamıyordum.Serhat ne ara gitti ne ara geldi hiç hatırlamıyordum :) Uykusuzdum , yol yorgunluğunu atamamıştım, zaten çok sıcaktı cam pencere açık olduğu halde hiç bir rüzgar esmiyordu :) Nişanlıcığım geldiğinde " kalk kahvaltı hazır seni bekliyorlar " dedi bana . Bende " gerçekten mi yalan söyleme "dedim baktım aşağıdan da sesler geliyor indim aşağı ama nerdee Nuray koltukta " niye kalktın yağmur daha kahvaltı hazır değil " dedi. O hışımla sevdiceğimin yanına çıkacaktım uyandırmaya ama neyse uyusun o biraz daha , yolda da uyumadı zaten dedim.


 Nuray'la Kahvaltıyı hazırlamaya başladık.Daha doğrusu Nuray'ın ablası Kadriye Abla herşeyi hazırlamıştı biz sadece masaya götürdük. Kadriye Abla sağolsun bir dakika yerinde durmadı. En ufak birşeyde bile , mesela tabakları mutfağa götürüyorum, " sen otur ben yaparım, misafirsin " diyordu. " Olmaz öyle şey lütfen " diyordum bende :) Ben Serhat'ı uyandıramadım iki üç kere yanına gittiğim halde ı ıhh uyanmadı en son Ömer abiyi gönderdim baktım sonrasında tıpış tıpış kahvaltı masasına geliyordu :)
Güzel bir kahvaltı ardından Türk Kahvesi , bayramlaşma faslı , derken öğlen olmuştu. Bu sefer bizim Bey'ler Cuma namazına gittiler..


Biz de o sırada Nuray'ların karşı komşusu Aylin ablaya gittik. Aylin abla , kızı Alara ve akrabaları Berfin vardı.. Aylin abla çok komik kadın inanın.. Konuşması ayrı , neşesi ayrı.. Kahvaltı masasına inerken bile kadın kolyesi , küpesiyle inmişti.Güzel bir sohbet muhabbetin ardından eve öğle yemeği için geldik. Yani alt tarafı bir kaç adım yürüdük :)


Nurcan Teyze , Nuray'ı aradı. "Bugün Akbük'e gelin burada denize gidelim akşam da yemeğe bende olursunuz " dedi.Biz öğle yemeğimizi yedik. Herkesin toparlanmasını beklerken Ecrin'le fotoğraf çektirdik. Benim telefonumda ki fotoğraflara bakıyordu minik kuzeni Damlayla ikimizin fotoğrafını görünce " beni niye çağırmadınız , bende gelirdim " diye ufak bir kıskançlık krizi yaşadığımızdan beraber fotoğraf çektik :) Alem kız ya. Beni bile kıskanıyor. Annesiyle Babasını hiç sormayın. 


Evden çıktık Nurcan Teyzelerin evine doğru ilerledik. Yine 3 katlı olan şirin yazlığın teras katına çıktık. Muhteşem bir deniz manzarası vardı. Düşünsenize akşam burada olup saatlerce denizi seyretmenin vermiş olduğu keyfi..Yıldızlarda burada parıl parıl parlıyor.. Yazlığım olsun isterdim veya yazlık yerde yaşamak isterdim :) Bahçemde domates , salatalığım olsun ben onları her gün sulayım. Eşim gelsin akşam beraber teras keyfi yapalım.. Ah ah emekli olunca artık :)



Hemen fotoğraf makinemi çıkarttım Ömer abinin eline sıkıştırdım . Fotoğraf güzel de benim saçlarım ahenkle pek bir içiçe olmuş :)


Bu fotoğraf gerçekten doğal çekilmiş bir fotoğraf :) İstemdışı.. Bence diğer fotoğraflardan daha güzel olmuş :)


Nurcan Teyze bize Erik suyu getirdi :) Çok tatlı kadın ya maşallah diyor ki " al beyim erik suyunu" :) Allah bozmasın ! İnşallah ömür boyu , bizim de ilişkimiz hep bu şekilde devam eder. Amin !


Hep beraber yola koyulduk ve muhteşem Akbük denizine gelmiştik.. Akbük , Didim'e göre daha tepelik ve yüksek olduğundan yeşillik alanı bir hayli fazla..Buranın denizi tamamiyle kumdu evet yine yosunluk alanı vardı ama girdiğimiz alanın daha çok solunda kalıyordu.


Normalde çok kimse olmuyormuş ama bayram diye kalabalıktı..Gerçi halk plajı gibi de tıklım tıkışık değildi. Rahatça yüzebiliyordun. Bir sürü de balık vardı.Suya dalmadan da balıkların yanından geçtiğini görebiliyordun :)
Deniz kenarında kekler, poğaçalar , çekirdekler yenildi çaylar içildi. Bu arada Sevgilim kendini aştı yedikçe yiyordu. Bu sefer kararlıydı kilo almak istiyordu. Aramızda ki kilo farkı o kadar az ki. Beni zaten sormayın nişandan sonra bayağı kilo aldım. Herkes " kilo almışsın " diyor " evet yiyorum " diyorum :) Yediğim de abur cubur ve son zamanlarda (ramazandan önce ) yediğim cipsler beni mahvetti. Her haftasonu film -cips, film-cips duba gibi oldum.


2-3 saat kadar deniz kenarında durduk. Sonra Nurcan Teyzelerin evinin yolunu tuttuk. Yolda yine " bas gaza aşkım " şarkısını dinliyorduk.. Serhat bir de taklit yaparak şarkıyı söylüyor o kadar komik oluyordu ki :) o bitince ardından Riff Cohen -  A paris şarkısının "Ra Ra Ra " kısmını söylüyorduk. Şöyle söyleyim Simge diye bir şarkıcı var Mış Mış diye söylemiş heh işte o şarkının orjinalini söylüyorduk bayağı eğlenceli geçiyordu :)

Eh biraz ıslaktık bizde evin bahçesinde duruyorduk. Çok güzel bir ev. İnşallah böyle bir ev herkese nasip olur.



Nurcan Teyze o kadar dedi ki , akşama bizde yemek yersiniz biz ona rağmen yanımıza kıyafet almadık. Bir Ecrin bir Serhat hepimiz üstümüzdekilerle oturduk. Neyse ki sıcaktı da sıkıntı olmadı :) Ama yine de rahatsız oluyordu insan ki ben ıslak ıslak durmaktan hiç hoşlanmam..


Yemek masamız kuruldu. Çorbamız , patates köftemiz , pilavımız , karışık kızartmanız , salatamız soframızdaydı...Deniz insanı acıktırıyor gerçekten hepsini silip süpürdüm :)

Yemekler yenildi çaylar içildi. Nurcan Teyze " siz bugün Altınkum'u gezin " dedi. Şimdi biz cumartesi günü gezmeyi düşünüyorduk. Çünkü Serhat'ın Doğumgünü pazar günüydü ve biz o gün yolda olacağımızdan bir gün öncesinden pasta falan alıp öyle ufak çaplı bir kutlama yapacaktık.Teyzeyi kenara çektim " Serhatın doğumgününü kutlucaz da o yüzden bugün gidersek tekrar yarın gidemeyiz " dedim. Nurcan Teyze " Bence bugün gidin yarın bizde geliriz sizin orada kutlama yaparız " dedi.. Hep beraber konuştuk ettik derken (tabi Serhat'a çaktırmadan çünkü İstanbul'da bile bu doğumgünü muhabbetini Nurayla konuşmuştuk) hazırlanıp önce eve gittik. Hepimiz duş aldık ve yola koyulduk.


Evin olduğu yerden Altınkum arabayla bir 10-15 dakika sürmüştü. O kadar sessizliğin sakinliğin ardından Altınkum bana bayağı kalabalık geldi :) Ömer abi bile " ben kaç yıldır gelip giderim bu kadar kalabalığı daha önceden görmedim " dedi.


Sahil boyunca sıralanmış cafeler, barlar, dondurmacılar var.. Bir de incik boncuk satan esnaf :) Sahilde kumların üzerine oturmuş gençler kimisi şarkı söylüyor kimisi dinleniyor..Açıkcası pek birşey de yok ya :) Didim'e gitmişken Altınkum'a gitmedik demeyelim diye geldik bizde açıkcası..


Yine belli belirsiz bir fotoğraf :)

Dondurma aldık arabaya doğru ilerlerken Lunapark gördüm. Eğer çocuğunuz varsa bu tarafa yolunuz düşerse oraya götürebilirsiniz :) Ama eğlence arıyorsanız , çocuğunuzda yoksa buralarda ki bar'lardan birine girebilirsiniz .. 

Saygılar..

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Didim Tatili / Part 1

Kalbim Didim'de kaldı ..

Yıllık iznim ne yazık ki bugün itibariyle bitti tatil sonrası çalışmak pek zor geliyor. Adapte olman zor , cayır cayır yanan İstanbul havasında tatil fotoğraflarına bakınca içinin gitmesi tekrar tatile gidemeyecek olmanın vermiş olduğu huzursuzluk ah ah..

Arefe günü gecesinde Ömer abi bizi aldığında saat 02.00'a geliyordu. Trafik durumunu belirtmeme gerek var mı bilemiyorum ama bildiğiniz tin tin ilerledik..Feribot ayrımında geldiğimiz de yok yani böyle bir kuyruk .. Daha yolun başındasınız o yokuştan aşağı ineceksiniz sıra size gelecek falan filan derken hiç o kuyruğa girmeden Körfez yolunda ilerledik. Evet Topçularda da trafik vardı fakat sonrasında açıldı. Zaten ben o sırada biraz uyumuşum. Evden çıkmadan önce kısa bir mide problemi yaşadım da stres yaptım herhalde :)


Herhalde yolculuktan memnun olan tek insan Ecrin 'di . Siz onu görmüyorsunuz ama o boylu boyunca üzerimizde yatıyor :) Gün de ağarmaya başlamıştı artık. Yolculukta güzel geçiyordu.. Sessizlik olunca Nişanlıcığım hemen müziği değiştirip dans etmeye başlıyordu :) Yol boyunca uykular geldiğinde İsmail Yk'dan " Bas gaza" şarkısını dinledik :) yani o derece düşünün durumları..



Susurlukta mola verdik. Yörsan tesislerine girdik. Tost- Ayran ikilisini pek bir özlemişim. En son Sevgilimin askerlik yaptığı dönemde gitmiştim :) Oda 1.5 sene olmuştur herhalde..Olurda özel araçla gidiyorsanız Yörsan Tesislerine uğrayın derim :) Malum otobüsle gidince kendi tesislerinde duruyorlar.
Tadını söylemeye gerek yok enfesti aslında iki tane yerdim de İzmir'e kahvaltıya gidecektik. Bu yüzden karınları çokta tok tutmamak gerekiyordu.


Balıkesir, Manisa derken hayallerimin şehri dediğim İzmir'e geldik. Saat 11.30'a geliyordu. Hemen bir tanışma faslı ardından kahvaltı :) Tanışma faslı pek kısa sürdü.. Kahvaltı masamızda Boyoz vardı adını duyupta yemek çok istemiştim kısmet bu zamanaymış :)


Kahvaltı yaptık ve salona geçtik. Nuray'ın yeğeni Damla vardı. Allah'ım resmen oyuncak bebek gibi. Aynı gün doğumluyuz oda 16 Ekim bende 16 Ekim :) İsimlerde benziyor Yağmur , Damla. Bende kızım olunca adını Damla koymak istiyorum. Ama bakalım kısmet artıkın :)


Daha 2.5 yaşında ama o kadar komik konuşuyor ki. Heyecanlı heyecanlı. Bir kere cümleye " ama "dan başka birşeyle başlamıyor. " Ama,ama ben", " ama ama " sürekli böyle..Valla her eve lazım bir tane böyle :)

Tekrar yola koyulduk. Fena sıcak basmıştı.Bir an önce denize girmek için sabırsızlanıyordum. Eve gitmeden alışveriş yaptık akşama mangal vardı :) 


Bayram süresince (Fotoğrafı hiç güzel çekememişim o ayrı ) bu şirin yazlıkta kaldık.. Bu şirin yazlığımız üç katlı en üst katta sadece teras var. Giriş katta mutfak artı salon (amerikan tarzı) orta katında da odalar ve banyo var.Gayet güzel ve ferahtı :)

Yol yorgunluğu vardı üzerimiz de eve girince bir oh çektik.Nuray'ın ablası,annesi ve abisiyle tanışma faslı yaşadık.Sonra odalara gidip hemencik hazırlandık :) Bu sırada Nuray'ın Nurcan teyzesi ve eşi Behram abi geldi.Nurcan Teyzesinin pozitif enerjisi görülmeye değer inanın ki.. Allah bozmasın şöyle söyleyeyim; Eşine (ki 18 yıllık evlililer) aşkım, balım , bitanem diye konuşuyor. Beyim diyor. Tamam aşkım diyor.Valla yeni evli çiftler bile onların yanında hiç kalır..


Saat 17.00'a geliyordu. Deniz kenarına geldik. Allahım nasıl özlemişim anlatamam. Nuraylar ve Nurayların sitesinde yaşayanlar buraya " Akvaryum "diyormuş. Bende plajın adı Akvaryum sanıyordum :) Sonradan öğrendim ki Plajın adı ; Kleopatra Plajı'ymış.


Denizi Maldivlerin denizi gibi..(sanki çok maldivler görmüşüm gibi konuşuyorum bende :) ) Daha doğrusu Maldivlerin denizin rengi gibi apaçık.. Belli yerleri koyu oda taş ve yosundan dolayı. Zaten buradakiler deniz ayakkabısıyla giriyormuş denize. " Ben alışığım Altınoluk'ta çok taşlıydı gayet rahat giriyordum denize " desem de ayağımın kesilmesine engel olamadım. Çünkü Altınoluk'un deniz kıyısında (bizim girdiğimiz yerde)taş sonra kum oluyordu.. Belki çok çok ilerlerde yosun oluyordu. Ama burada öyle değil. Burada denize girince minik taşlardan çok yosun tutmuş taşlar vardı (ki ben yosundan tiksinirim) farkına varmadan ilerleyince yosun tutmuş taşa ayağın değiyor ister istemez kesiliyor ama bu durum inanın ki yine de denizinin harika olmasına engel değil.Su çok soğuktu ben alışığım ama Serhat yavrum zar zor giriyordu suya :) Ege'nin suyu zaten soğuk oluyor Altınoluk, Bodrum örneklerinde olduğu gibi..

Önce bir ferahlattık kendimizi sonrasında çıkıp kek börek yedik. Bizim beylerin keyfine bakar mısınız ? Pek bir kıskandım onları..


Zaten dayanamadım Nişanlıcığımla beraber bizde biraz su üstünde vakit geçirdik.Valla böyle yapmanızı öneririm harika bir duygu. Etrafta kimse de yok. Biz Plajın çok daha sonlarına doğru gittiğimiz için burayı bilen çok kişi yoktu anladığım kadarıyla.. İnanılmaz bir huzur.. Bir ara herkes bir yerlere dağılmıştı ben tek başıma o suyun üstünde kaldım..Denizin sesini dinledim. Oh be tatildeyim dedim.!



Selfie çubuğu bazı durumlarda çok işe yaradı diyebilirim. Malum benim kolum yetmiyordu herkesi çekmeye...Ama bazı durumlarda da bulanık çıktı ayarlamak pek zordu. Bir de telefondan çekince o an fark etmiyor insan. Bilgisayara yükleyince fark ettim bazıları pek bulanık :(


Mangalımızda tavuklar gördüğünüz gibi.. Pişmeye yüz tutmuş.. Mis mis kokusu bile harika.. Çok özlemişim mangalı da.. Bu arada saat bayağı ilerlemişti. Neredeyse akşam ezanı okunacaktı ama hava hala daha sıcaktı ve bizden başka kimse yoktu..



Tavuklarımız pişmişti masaya geçmeden önce selfie çekelim dedikte çok net çıkmamış olsun anı anıdır :)
Her ne kadar sadece kanatları yesemde inanın doyamıyordum.. Ben doysam da gözüm doymuyordu bir de deniz kenarı olunca insan kendine engel olamıyor yedikçe yiyordu..


Yemeklerimizi yedik.Denize girme fikri vardı fakat ben riske atamadım anca kurumuştum bir daha kurumam imkansızdı..Zaten kimse de girmedi en sonunda ateş yaktık hatta Ömer abi ateşin üstünden atladı bile :) Yukarıda ki fotoğrafta her ne kadar belli olmasam da ben ve nişanlıcığım yanyanaydık. Malum çok sıcak yaklaşamıyorduk :)


Sol fotoğrafta Ömer abi ve Nuray sağ fotoğrafta Ömer abi ve Serhat :)

Saatin farkına varmaksızın ateşin yanışını izliyorduk. En sonunda ilk gün yorgunuz diyerekten dağıldık. Eve gittikten sonra bile herkes duşunu aldı ve yattı :)

Saygılar..

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun

Bayramda Allahın izniyle tatilde olacağım için herkese şimdiden iyi bayramlar dilerim..
Küçüklerin gözlerinden , büyüklerin ellerinden öperim :)


Sevgili Günlükcüm / 25

                                                                           15.o7.2o15/ Çarşamba

Sevgili Günlükcüm ;

Bugün saat 18.00'dan sonra yıllık iznim başlıyor :) 11 gün boyunca buralarda olmayacağım.. Tabii bu 11 günün hepsini deniz kum güneş şeklinde geçiremicem. Ah keşke öyle olsaydı !

                                                           Fotoğraf Kaynağı : Didim Times

Bu gece itibariyle Didim'e gitmek için Allahın izniyle yola çıkacağız. Nuraycığımın bir akraba ziyareti olacağı için öncesinde hayallerim şehri dediğim İzmir'e gidicez..Orada 1-2 saat durup Nurayların yazlığına geçicez..Sadece bayram zamanı kalacağız Didim'de kısa bir tatil olacak ama en azından biraz kafa dinlemiş olacağız ehh denize girmeyi de çok özledim şu an kendimi ona odakladım diyebilirim :)
Bayram sonrasında Nişanlım , Ömer abi ve Nuraycım ayın 20 si itibariyle mesaiye başlayacaklar bense bir hafta daha İstanbul'da evde durmanın keyfini çıkaracağım.. Tabi 7 yıldır bir fiil çalışan biri olarak evde durmak bana fazlasıyla sıkıcı gelecek.Ama elbet plan program yaparım :) Zaten hafta içi halledemediğim bazı işlerim var onları halletmeyi öncelikle hedefliyorum.. Bir gün Annemle çeyiz alışverişi yaparız , bir gün arkadaşlarımla takılırım , bir gün kayınvalideme ziyarate giderim bir baktım izin çok çabuk geçmiş anlamamışım bile :)

Bakarsınız evde canım sıkılır açarım Laptop'u alırım kahvemi blogumu da açar birşeyler yazar çizerim..Evde blog yazmayı da hala daha alışkanlık haline getiremedim.İş yerindeyken 1 saatte yazabileceğim yazıyı 3 saatte yazıyorum ama en azından kafam dağılıyor , günü öldürüyorum.. Tabi bu sadece yoğun olmadığım zamanlar için geçerli. Yoğun olduğum zamanlarda bırakın blog yazmayı blogger'ın b sine bile giremiyorum :) Yazdığım postlara bakıyorum da bazen.. Yaz aylarına doğru daha fazla yazı yazıyorum aylık 12-13 post yazıyorum ama kış aylarında aylık 2 veya 4 :) Bir de işin şu yüzü var..Yaz'ı dolu dolu geçirebiliyorsun "hadi bugün şuraya gidelim " dediğinde atladığın gibi motosiklete gidebiliyorsun ama kışın öyle mi bunun soğuğu var, yağmur'u var :) Kış'ın benim bile ruh halim bazen gezmeye elverişli olmuyor.. Zaten Allah'ın izniyle bu kış ev bakmalar, gelinlik provaları , çeyiz tamamlama v.s. ile geçecek :) Heyecan yaptım bir an için !


Şirketin verdiği bayram çikolataları :)

Sadece dış görünüşünün fotoğrafını koyuyorum malum Ramazan, Oruç kimsenin canı çeksin istemiyorum.. Bu arada geçen gün iftardan sonra tadına baktım da pek beğenmedim ya =/  daha öncekiler daha bir iyiydi sanki bu sefer olmamış ne yalan söyleyeyim.. İçinde normal madlen çikolata yok top şeklinde var, elips şeklinde var normal madlen koysalardı tadı bellidir sütlüdür veya bitterdir bunların tadını da anlamak güç :)

Herkese şimdiden iyi bayramlar dilerim..
Saygılar..

14 Temmuz 2015 Salı

Hakkımda Bilmediğiniz 11 Şey ?


Sevgili Romneya's World tarafından davet edildiğim bu etkinlik için öncelikle kendisine çok teşekkür ederim..

Bu etkinliğin amacı google arama motorunda blogunuzun daha üst sıralarda çıkmasını sağlamaktadır..Ne kadar kişi davet ederseniz bir o kadar da blogunuzun linki duyrulmuş olur ve tıklanma sayınızda bu şekilde daha çok artar :)


1. En sevmediğin özelliğin / özelliklerin ?
Çok çabuk sinirleniyorum  bir de sinirlendiğim zaman hemecik ağlayıveriyorum..Bu özelliğimi değiştirmeyi çok isterdim ama maalesef ne yaptıysam değiştiremedim bende bunla yaşamayı öğrendim :)

2. Takıntıların var mı? Varsa neler?
Ters duran terlik görmiyim nedense işlerimin ters gideceğine inanırım ve hemen düzeltirim.. Bunu evim dışında da yapıyorum işte takıntılık bu. Konu komşunun kapı önünde ters duran terliklerini görünce ilk önce "aman boşver" diyorum sonra geri dönüp şöyle ayağımın ucuyla düzeltiyorum :)

3. Yaptığın en çılgınca şey?
Bundan 7-8 yıl önce punkçı bir kızdım ben :) kısa süreli punkçılık hayatımda yaptığım en büyük çılgınlık dudağımın kenarına piercing yaptırmak oldu. He bu arada ben gidip bir yerde deldirmedim asıl çılgınlık burada zaten kendim deldim. Nasıl yaptın derseniz burada söylemiyim hatta hiçte önermiyim.. Hevesim de kısa süre sonra geçti şimdide " izi kalmasından " yakınıyorum :)

4. Sürekli anlatamadığın ama hep anlatmak istediğin bir başarın var mı ?
Şöyle diyeyim aslında İstanbul'un en iyi üniversitelerinden birini kazanıpta istemediğim bir bölüm olduğu için red etmem büyük bir başarı mı yoksa başarısızlık mı işte orası düşündürüyor :)

5. Moralin bozukken kendini şenlendirmek için yaptığın bir şey var mı?
Bir köşeye çekilip önce sessiz , sakin durmak sonrasında ise bir dilim çikolata ve biraz müzik iyi gelir..

6. “Bugün gelse dünyayı yakar, onunla kaçar giderim” dediğin bir ünlü var mı?
(Türk / Yabancı farketmez)
Nişanlı olduğumm için bu soruyu es geçiyorumm :)

7. Sana şans getirdiğini düşündüğün bir şey var mı? (Obje, hareket, kişi vesaire
 her şey olabilir)
8 rakamının yeri yıllardır bende ayrı bir önem taşıyor.. Son zamanlarda herkes " sonsuzluk " işaretinden dolayı 8 rakamını favorisi olarak görse de benim orta okul yıllarımdan başlar bu 8 rakamının uğuru.. Hatta bu zamana kadar kullandığım tüm telefon numaraların sonu 8'dir .. İlk iki hattımı değiştirince önceleri fark etmemiştim sonra da farkına vararak hep sonu 8 rakamları tercih ettim :) Hala daha sonu 8 hatta 88 :)
Bir de şans değilde kendimi güvende hissettiğim Annem ve Nişanlım var..

8. Hayalindeki meslek ve nedeni?
Öğretmen olmak isterdim.
Nedeni birşeyleri öğretmeyi sevdiğim için..

9. Evde tek başına kaldığında yaptığın ama kimseye söylemediğin şey ne?
Yani hala daha Anne ocağında olduğum için arada temizlik yaparım annem gelince görsün sürpriz olsun derim.Bazen de çamaşırları toplar ütü yaparım yine Annemin iş yükü azalsın diye.. onun haricinde söylemediğim birşey yok :)

10. En sevdiğin film/ler?
Bilim Kurgu ve Dram filmleri her zaman önceliğimdir. Aşk, romantik,komedi onlar her zaman ikinci planda kalıyor :)
Türk filmlerinden etkilendiğim ; Evim Sensin , Benim Dünyam
Yabancı film olarak ; Pearl Harbor

11. Kendine hangi sorunun sorulmasını isterdin ve cevabın ne olurdu?

"Kaç yaşındasın"
Ben :" 25 hatta 26 diyeyim "
"Daha küçük gösteriyorsun "
O an şunu demek isterdim " keşke söylediğiniz yaşta olsam "

Aslında bu soruyu sıkça duyuyorum :) Hoşuma gidiyor sorulması. Daha küçük gösterdiğimi düşündükleri için sadece teşekkür ediyorum " keşke söylediğiniz yaşta olsam " diyemiyorum :) Görende yaşımı başımı almış sanmasın diye.. Bana göre kendi yaşımı gösteriyorum ama etrafımdakiler 23 diyor ay ne güzel valla :)


       Benim hazırladığım sorular ;

1)      Elinizde sihirli bir değnek olsa neyi veya neleri değiştirmek isterdiniz ?
2)      Mesleğinizi değiştirmek isteseydiniz hangi meslek dalını seçerdiniz veya ne olmak isterdiniz ?
3)      Bir gün boyunca aç kaldınız (Ramazanda olduğu gibi ) ilk ne yemek isterdiniz ?
4)      Bir dalga olsaydınız nereye vururdunuz ?
5)      Issız bir adada kalsanız yanınıza alacağınız 3 KİŞİ ?
6)      En çok görmek istediğiniz Şehir veya Ülke ?
7)      Asla giymem dediğiniz renk hangisidir ? Neden ?
8)      Bayram da ne yapacaksınız ?
9)      Ölmeden önce yapılacaklar listesine eklediğiniz 3 şey ?
10)   Bir uçurumun kenarındasınız tam atlayacaksınız o an aklınıza bir şey geldi o gelen şey nedir ?
11)   Yerde 50 TL bulsanız ne yaparsınız ? 


Benim davet ettiklerim ;

      http://kapalimekan.blogspot.com.tr/
      http://cam-misket.blogspot.com.tr/
      http://tugcesays.blogspot.com.tr/
      http://www.ailecekgezilecek.com/
      http://hayatkitap.blogspot.com.tr/
      http://kendihikayesininbasrolu.blogspot.com.tr/
      http://kozmetikpsikolojisi.blogspot.com.tr/
      http://caygecenhani.blogspot.com.tr/
http://azbirazgozde.blogspot.com.tr/
http://myreal03.blogspot.com/


Davet ettiklerim benim sorularıma cevap verdikten sonra kendileri de 11 soru yazıp arkadaşlarını davet edeceklerdir.Davet etmediklerim de katılmak isterseniz yorum yazmanız yeterli olacaktır :)

Yazınızın başında Yagmur&Serhat olarak benden bahsetmeyi de aman ha sakın unutmayın  :)

Saygılar..

13 Temmuz 2015 Pazartesi

Filizler Köftecisi İftar Durağı / Üsküdar

Kadir Gecemiz mübarek olsun.Allah tüm dualarımızı kabul etsin.Amin.


8 Temmuz Çarşamba günü için Sevgilimle sözleşmiştik. Üsküdarda ki Filizler Köftecisi'ne gidecektik.Hem daha önceden ikimizinde gitmediği ( ben gittim ama sabah kahvaltısına okumak isteyenler için TIK TIK) bir yer olsun hemde yemek kartımızın geçeceği bir yer olsun istedik. Malum Ramazandan dolayı yemek kartlarında bir miktar para kaldı :) Daha önce bir post yazmıştım iftar menülerinin en fazla 40 TL olmasıyla ilgili.. İnternetten fiyata baktım 64 TL 'di. İlk önce bir duraksadım doğru mu gördüm diye ama çocuk menüsünün bile fiyatı 32 TL olduğuna göre gerisini siz düşünün :) Neyse dedim ki " Hayatım ben çok yemiyorum biliyorsun bir iki lokma birşey yesem doyuyorum ee sende öyle iki menü almamızın bir anlamı yok " dedim.Cimrilik diye algılanmasın inanın ki öyle değil başka yiyecek seçeneği olsa neyse de o kadar çeşit şey yicez bir de üstüne üstlük yarısı da tabakta kalacak çöpe atılacak. Günah..Yoğun ısrarlarıma dayanamayan sevgili okeyledi ve siparişleri beklemeye başladık.


Kız kulesine nazır olan Filizler Köftecisi oldukça büyük bir alana sahip . Biz randevusuz gittik ( benden söylemesi randevusuz asla gitmeyin. Biz iki kişi olduğumuz için yer buluruz elbette diye düşündük. ) yer bulduk ama neredeyse mutfakla içiçe yiyecektik :) üç adım atsak mutfaktaydık.Buna da şükür diyerek beklemeye başladık. Yarım saat kalmıştı. Menümüz yukarıda ki gibi bayağı bir çeşit var. Garsonlar da yavaş yavaş içecekleri dağıtıyorlardı..Biz yine Sevgilimle bir tanesini paylaşırız dedik. Hatta bana kalsa ben içmicem bile çünkü gazlı içecek içtiğim zaman hemen tıkanıyorum . Nitekim Sevgilimde öyle..Telefonuma bakıyordum bir an sarsıldım :) Bir baktım garson içecekleri taşıdığı tepsiyi kafama vurdu . Geriye döndüm . Adamcağız "Çok özür dilerim çok pardon " dedi. " Önemli değil "dedim. Yani önemli değil insanlık hali ne olacak dedim:)


Masalarda herşey hazırdı. O kadar kişiye (1000 kişilik kapasitesi varmış)iftara 10-15 dakika kala hazırlayacak değillerdi.Salatanın mesela yağı yoktu onu sonradan ekleyebiliyorduk.


İftariye tabağı salata domates ceviz falan tamam da pastırma ve kaşar olmamış. Yani pastırma ve kaşar saat kaçtan beri orada öylece boynu büyük şekilde duruyor merak ettim doğrusu..Resmen kurumuştu. Ee doğal olarak tadı da mayhoşlaşmıştı..


Valla ne yalan söyleyeyim bu yoğurt bir harika dostum :) Çok lezzetliydi hafif ekşimsi hafif tatlımsı.. Kanlıca yoğurduna benziyordu.


Her ne kadar sevmesem de (patlıcanlı hiçbirşeyi sevmiyorum ) Patlıcan Salatası..


Zeytinyağlı Barbunya.. Fena değildi.. 

Ezan okundu.Mercimek Çorbası geldi. Ben normal şartlarda çorbayı çok sevsem de ramazanda az yiyorum yoksa hemen tıkanıyorum. Sevgilimin çorbasından iki kaşık aldım ve iftariye tabaklarına odaklandım. Salata , barbunya üzerine paçanga böreği derken ben çoktaaan doydum bile :) Zaten ana yemekte 15-20 dakika sonra geldi. İşte bundan sonrasını dikkatlice okuyunuz ;
Ana menümüz geldi. Fotoğraflayamasam da iki kişinin rahatlıkla yiyebileceği bir tabaktı.Karışık ızgara, pilav ve püre vardı. Ben bir tane köfte , bir tane de kuzu şiş yedim çok az da çatalın ucuyla püre yedim . O sırada arkada iki garson var. Bir tanesi 10-15 tabaklı tepsiyi tutuyor , diğeri dağıtıyordu. O diğeri tepsiyi tutan çocuğun dengesini bozdu ve ne oldu dersiniz. Sevgilimin omuzlarından aşağı pilavlı tavuklu tabaklar indi =) Bakmayın böyle güldüğüme ya. O an şok oldum ya. Allahtan kafasından aşağı inmedi. Sevgilimin oturduğu sandalye battı , deri ceketinin üzerine pilavlar yapıştı. Düşünün motor kaskını bir çevirdi ki içinden tavuklar pilavlar dökülüyordu. Eyvah eyvah kavga çıkacak dedim :) Hemen orada ki garsonlar yetişti Sevgilimin kaskıyla ceketini içeri alıp temizlemeye götürdüler.. Sevgilim o sırada kendi üstünü başını temizlemeye çalıştı. Bir yandan da hesap istedi adamlar " Borcunuz yok " dediler. Bende "bari yeseydikte ondan sonra dökülseydi " dedim aslında şakaya vurdum. Tamam olabilir insanlık hali de böyle bir olay yaşanınca insanın şevkide kalmıyor ki.. Sevgilim de bende aynı düşüncedeydim adamlar " yeniden verelim "dediler ama Nişanlıcığım " yok abi heves kalmadı " dedi. Ve pıtır pıtır öylece terk ettik orayı :)

Daha önceden de filizlerle ilgili ailecek gittiğimiz zaman kahvaltı fiyatları konusunda sorun yaşamıştık. Şimdi de bu. Bir daha buraya gelir miyiz inanın nötr durumdayız :)

Saygılar..

9 Temmuz 2015 Perşembe

Nişanlım ve Ailesi Bize İftar Yemeğindeler

Nişanlım ve Ailesi bizi iftar yemeğine davet ettikten hemen bir hafta sonrasında bizde onları davet ettik.Benim Annem çalıştığı için biz Annem'in izin gününe göre uyduracaktık kendimizi.
Kayınvalidemi arayıp davet ettiğim de " ne gerek var kızım Annen çalışıyor uğraşmasın " dedi. " Ayarladı annem gelin siz " dedim. Çalışan bayanın zorluğunu gittikçe anlıyorum. Yine Annem'in Maşallah'ı var pratik kadındır bakalım ben nasıl olcam.

2 Temmuz Perşembe günü koştur koştur eve gittim. Bu arada sürekli aklımıza eksik birşeyler geliyor ben iş yerinde molalarımdan arta kalan sürede migros'a gidip geliyordum. İkinci günün sonunda arkadaşlarım " hayırdır bitiremedin bir alışverişi " deyince , " nişanlım ve ailesi gelecekte " diyordum :)  Eve gittiğimde Anneciğim herşeyi halletmişti. Hem temizliği hem yemeği Kıyamam :( Bende hazırlandım beklemeye koyuldum.
Nişanlıcığım ve ailesi geldiğinde iftara 20-25 dakika kalmıştı.


Fotoğrafı çaktırmadan çektiğim için anca bu kadar yakalayabildim..Bizim menümüz ; Mercimek Çorbası , Fırında Pirzola- Patates-Biber , Patlıcanlı türlü , Pilav , Zeytinyağlı Barbunya ve Cacık.. Salata ve Hurma'yı da unutmıyım :)  Daha önceden içecek olarak Karışık Meyve Suyu almıştım fakat aklıma 1 LT Kola almak gelmedi :) Evde öncesinde paket halinde ince uzun kolalardan vardı da onu koydum. Ne yapayım benim hatam :) He zaten ne meyve suyu ne de kola içildi herkes (ben dahil ) sadece cacık içtik.
Ramazan ayını seviyorum. Arkadaşlar, akrabalar, dünürler, konu komşu kim varsa hep beraber iftar için bir araya geliyoruz.Yemekler yeniliyor , sohbetler ediliyor , çaylar kahveler içilip tatlılar yeniliyor..

Yemekler yenildi ben anneme yardım ettim. Sonrasında kuruyemiş, çay ve tatlı servisi başladı. Kendi evimde olduğum için sakarlık yapma ihtimalim daha az oldu :) Hatta hiç sakarlık yapmadım ne mutlu bana..Biz Kadayıf (Kaymakla birlikte) almıştık Nişanlıcığım da baklava ve ben çok sevdiğim için şekerpare almış :) Saat 23.00'a geliyordu kalktıklarında..


Nişanlıcığımlara iftara gittiğimizde güzel bir fotoğraf yakalayamamıştık. Ama bu sefer güzel fotoğraf çekeceğimize inandırmıştım kendimi ..Salonda baktık ki herkes konuşmaya dalmış.Biz de mutfakta fotoğraf çekelim dedik. Ben çekmeye çalışıyorum ama benim kolum kısa kalıyor olmuyor en son anneme söyledim de geçen gün Eminönüne gitmiş. Selfie çubuğu almış bana :) Evde denedim de kendi kendime , pek komik oluyor ya.. Bir de benim öyle sosyal medya hesabım yok facebook, twitter falan bu yüzden fotoğrafı çekipte paylaşabileceğim tek alan burası :) Ama evlendikten sonra Nişanlımla ortak facebook, twitter , instagram kullanmayı düşünüyoruz. O zaman daha çok fotoğraflarımızı görebilirsiniz.

Saygılar..

Share