14 Ağustos 2014 Perşembe

Sevgili Günlükcüm / 17

                                  

Arsuz- 2o13
                                                                            
                                                                             14.o8.2o14 / Cuma

Sevgili Günlükcüm,

Yaşasın !!
Bugün şirkette son günüm ve İstanbul'dan size yazdığım son blogum :) Allahın izniyle tatile bir gidip geliyim yazılarıma kaldığım yerden devam edeceğim.Yorum yazdığınız takdirde mümkün olduğunca cevapsız bırakmamaya çalışacağım :)
Ben her ne kadar 17 Ağustos Pazar gününe uçak biletimi almış olsam da benim için bugün 18.30 itibariyle yıllık izin başlamış demektir :)


Hatay Havaalanı üzerinden İskenderun oradan da Arsuz'a gideceğiz. Arsuz'u İstanbul da bilen çok nadir insan tanıyorum :) Gaziantep,Mersin,Adana v.s gibi şehirlerde yaşayanlar veya o taraflı olanlarla tanıştığımda biliyorlar ve bilen herkeste " Arsuz çok güzeldir " diyor. Evet Arsuz küçük bir belde ama çok güzel. İskenderun merkezine yaklaşık yarım saat uzaklığı vardır.Arsuz'a haftasonları denize girmek için bir çok yerden insan gelir...
Bakın, ayağım uğurlu gidiyor . Demet Akalın benim gittiğim gün Arsuz Cocktail Discor Bar 'da Suat Ateşdağlı eşliğinde konser veriyor. Arsuz'a ilk 2004 veya yalan olmasın 2005 yılında gittim. Neredeyse 10 yıl geçmiş :) O zaman Cocktail Bar'a beni götürmüşlerdi.Güzel bir mekan ve fotoğraflarına baktım da  o zamandan bu zamana çok değişmiş.Gitmek isterdim bu konsere ama malum biraz uzun bir yolculuk olacak bizim için.  Sabiha Gökçen Havaalanı yaklaşık 1 saat , Hatay'a uçuşumuz ortalama 1 saat 40 dk , Hatay'dan İskenderun'a gidiş yaklaşık 1 saat , İskenderun'dan Arsuz'a gidiş 30 dk :) Ogün bitti zaten =D Bi de sabahtan falan da değil uçak 17.25 uçağı :) Bizim Arsuz'a gitmemiz saat 21.00'ı bulur :) Kısmet. Olsun geç olsun güç olmasın. Allahın izniyle gidelim de yorgunluğu atarız bir şekilde..

                             

    13 Ağustos Çarşamba günü Sevgilimin kuzeni Damla abla ve eşi İzzet Abiyle görüştük. Pazartesi günü Antalya'dan İstanbul'a bir haftalığına tatile gelmişler.Ne güzel ya , yaz kış hep Antalyadalar :)
Geçen sene Antalya'ya gittiğimizde onlarda kalmıştık ve çok güzel ağırlanmıştık.Bizde onları en güzel şekilde ağırlamak için hemen organize olduk. Çarşamba günü iş çıkışında Çengelköy'e indim Serhatımla buluştuk iki dakika geçti geçmedi Damla Abla , İzzet abi ve çocukları Görkemle Sude geldiler.
   İstanbul demek nitekim Boğaz demektir.Boğaz'ı en güzel şekilde Çengelköy de rahatlıkla görebilirdik. Erbap Cafe & Restaurant 'a gitmeyi tercih ettik. 3 Katlı olan Restaurant'ın 2.ve 3.katını kullanabiliyorsunuz. Biz 2.katında oturmayı tercih ettik hem çok şık hemde deniz kenarına biraz daha yakın olabiliyorduk.Biz masaya oturduk çocuklar bizi bırakıp başka masaya geçip oyun oynamaya daldılar :)


Yemek menüsü istedik.Ben işten çıkmıştım hafif acıkmıştım.Bi tost bile yesem doyardım ama Sevgilim " adam akıllı birşey yermisin sonra oram ağrıyor buram ağrıyor diyorsun " demez mi :) Şirkette saat 17.00'a doğru arkadaşlarımızın doğumgününü kutlamıştık.Kocaman bir dilim çikolatalı pasta ve susamlı çubuklardan yediğim için doluydum.Ama Sevgili öyle diyince menüye uzuuunca bir baktım.

Serhat ; Köri Soslu Tavuk - Kola
Damla Abla ; Şinitzel- Kola
İzzet Abi- Kaşarlı Köfte- Kola
Ben-Hamburger - Sprite

Siparişin gelmesi biraz uzun sürdü.Hani etrafa baktım çokta kalabalık değildi hatta biz siparişi verdikten bir süre sonra daha yeni yeni bir çok kişi geliyordu. Sonradan sipariş geldiğinde anladım hepsini aynı anda getirdiler.Yani önceden Tavuk'u daha sonra Hamburgeri getirmediler bu yüzden biraz uzun sürdüğünü tahmin ediyorum.
Yemeklerin sunum şekli çok başarılıydı. Yemeklerin lezzeti de güzeldi..
Sohbet muhabbet ettiğimiz esnada , çaylar içildi , limonata içildi , çocuklar birşeyler içti derken hesap 97 TL tuttu.O kadar yemeğe içmeye bence iyi tuttu.

Eveeet..! Bugün son dedim ya bugün de bana bitmez şimdi ..Şu 18.30 olsun da şuradan bir çıkayım rahatlıcam.Yarın daha halletmem gereken bir sürü işim var..


İzin dönüşü görüşmek üzere.


Saygılar ... 

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Kuzguncuk Gezisi ve Evde Sinema Keyfi

Ah Kuzguncuk , güzel Kuzguncuk..

10 Ağustos Pazar günü için önceden Sevgiliyle sözleşmiştik.Pazar günü önce oylar kullanılacak daha sonrasında ise beraber Kuzguncuk'a gidecektik.
Ailemle birlikte oyları kullandık sonrasında ise Çengelköy'de yemek yedik . Sevgiliyle haberleşip Çengelköy merkezden Sevgilimin bindiği otobüse bindim..Otobüs geldiğinde içeri kendimi nasıl attığımı bilmiyorum dışarısı çok sıcaktı , sıcaklığı geçtim fazla nem vardı . Otobüse girince Cennetin kapıları açıldı resmen şu klimaları hiç sevmem insanı fena hasta ediyor ama yapacak birşey de yok bu sıcaklarda klimasız da olmuyor.




Sevgiliyle Kuzguncuk ışıklarda indik ve ışıkların hemen karşı sokağına ( sağ'da Dilim pastanesi var ) doğru ilerledik.İcadiye caddesi olarak geçer burası görmeniz lazım çok hoş bir yer. Hiç o bunaltıcı sıcaklığı hissetmeden Ağaçların gölgesinde ilerliyorsunuz.Sağlı sollu sıralanmış cafeler, rengarenk evler sizi farklı bir dünyaya götürüyor.Sanki burası İstanbul değil Ege'nin küçük bir kasabası hissini yaşatıyor.

2002 yıllarında Ekmek Teknesi dizisi vardı..Rahmetli Savaş Dinçel'in başrolünü oynadığı Nusret Baba ,  Hasan Kaçan'ın Heredot Cevdet karakteri..Ne güzel bir diziydi oysa ki..Herkes severek izliyordu. İşte o dizi tam burada çekiliyordu..


        İki tane dondurma aldık ve tekrar ilerlemeye başladık.Baktık sağ tarafta bir atraksiyon var..Gelin ve Damadın fotoğraf çekimleri vardı. Dış çekim için bence çok güzel bir yeri tercih etmişler..Bende Sevgiliye döndüm" Bizde mi burada çektirsek aşkım " dedim,"bakarız hayatım bakarız " dedi. Çocuğu daha şimdiden çileden çıkardım =) Aslında ben Büyük Ada'da çektirmek istiyorum ama fotoğraf çekimi derdine düğünü kaçırmaktan korkarım.Düşünsenize bir de gelinlikle Büyük Ada'ya vapurla geçiyorsunuz başka seçenekte yok =) Vapur da tüm gözler sizin üzerinizde.Bir de ben pimpirikliyim sürekli "Ay saçım bozuldu , ay makyajım aktı , ay gelinliğim kirlendi,ay geç kaldık " derim . Valla benim Adam evlenmekten o an vazgeçer =D

                       


Kuzguncuk'un tavsiye edilen Restaurantlarından biri de fotoğraflarımızın hemen arkasında o güzel Konağın olduğu yer Zahir Restaurant.
Makbule ve Kahvaltısının tadına doyum olmuyormuş.Biz tok olduğumuzdan bu lezzetlerden yararlanamadık :)
Ama sizler ilgileniyorsanız buradan duyurum olsun :)


         



                                      Sevgilimle beraber bugünün anısına bol bol fotoğraf çektik.


 Ciklet Kafe Kuzguncuk , çok tatlı ve çok sıcak bir yer..En azından dışarıdan öyle gözüküyor. Kapalıydı bu yüzden oturma fırsatı bulamadık.Ama daha önce gidenler memnun kalmışlar.Bende tavsiye ederim.Başka bir gün Sevgiliyle tekrar gelmeyi planlıyoruz.


Palanın Yeri Köfte Salonu ; Size sadece tek birşey söyleceğim , aç olsam gidip yemek yiyebileceğim tek yer burasıydı. Yemeğinin lezzeti değil sırf Pala Bıyıklı Hasan Amca için. Çok tatlı değil mi.? Kendisinden rica ettik ve fotoğrafını çektik.
Bir gün çok acıktığımda sırf Hasan Amca için gidip orada yemek yicem :)



Sevgiliyle birlikte bu güzel Semt'in tadını ara sokaklara girerek çıkarmaya devam ettik. Bol bol güzel evlerin önünden geçerek yine hayallere daldık. O kadar güzel bir yer ve o kadar huzur verici ki , insan burada kendine kiralık evler bile bakmaya başlıyor :) İstanbul da yaşıyorsanız veya İstanbul'a gezmeye gelmek istiyorsanız buraya uğramadan gitmeyin derim :) 




Bu güzel rengarenk merdivenler de fotoğraf çekmek çok eğlenceliydi :) Ben yine şanslıydım benim fotoğraflarım çekilirken kimse geçmiyordu ama Sevgili için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Hatta sağda ki foroğrafa doğru bakarsanız bir tane Teyzem (Yukarı doğru yürüyen değil ) Serhatın tam arkasında sırtı dönük bir şekilde duruyordu :) Sevgilim de " hadi aşkım çek" diyor. Çaktırmadan arkayı gösteriyordum :)


 Kuzguncuk , farklı ibadetlerin bir arada toplanıldığı bir yer.Bakarmısınız fotoğrafta gördüğünüz yerde hem Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Klisesi var hem de hemen yanında Kuzguncuk Cami var.Sevgilim bu fotoğrafı çekmek için karşıdan karşıya geçmişti.Şimdi gülsem mi ağlasam mı bilemedim size bir anımı anlatıcam; Sevgilim karşıdan karşıya geçerken trafik biraz sıkışmıştı.Şahin marka bir arabada damar müzik dinleyen iki kız geçiyordu.Hani erkek gibi kızlar vardır ya aynen öyle.Kızın direksiyonu tutma şeklini görmeniz lazım herhangi bir erkek bile öyle tutmaz o derece yani. Neyse Sevgilim tam karşıya geçiyordu o arabanın önünden kaldırıma çıkıyordu ki kızlar Sevgilime baktı ben hani karşıdan karşıya geçti ya o yüzden baktılar sandım.Sevgilime bakıyorum arabadakileri göstererek gülüyor bende  "kızların tipine baksana" dediğini düşünüyorum gülüyorum.Kızlar bir yandan damar şarkıları söylemeye devam ediyor bir yandan ufak ufak ilerliyorlar.Sevgilim fotoğrafı çekti yanıma geldi " Aşkım kızlar bana laf attı.Şuna bak ceylan gibi sekiyor dediler" dedi."Gerçekten mi " dedim " Evet aşkım bir de kafa sallıyorlar bana bakarak şarkı söylüyorlar sana gösterdim ya" dedi " İyi de aşkım ben senin bana "kızların tipine bak" dediğini düşündüğüm için güldüm.Oradan bana laf atıyorlar desene atlardım camdan içeri" dedim. Sevgilim" ben ilk defa birşey gördüm ya " dedi. Şimdi bir yandan dalgaya vuruyorum gülüyorum bir yandan ister istemez sinirlerim bozuluyor. Hani laf atan kızlar ,taş gibi olsa neyse de değiller ama olsun yine de nasıl benim Sevgilime hem de beni gördükleri halde laf atıyorlar ki ? Zaten sonrasında Sevgilimle dalga konusu oldu " bak beni sinirlendirme ceylan gibi sektiririm seni he " diyorum :)



Güle güle , bir yandan dalga geçe geçe tekrardan Kuzguncuk ışıklara geldik. Bizim şirketin orada da şubesi bulunan Dilim Pastanesine oturduk.Sprite söyledik ama yoktu ben Kola ve iki dilim Ekler , Sevgilim Limonata ve Muzlu Rulo pasta söyledi.Aç değildim ama çok susamıştım. Nasıl hararetimi aldı Kola anlatamam.Normalde pek içmem ama bu sefer iyi geldi.

Küçük bir yer olduğundan yaklaşık 1-1.30 saatte gezimizi tamamlanmış olduk.

Dönüş yolundaydık. Sevgilime " Aşkım film izlemeye gidelim mi hem Anneme söylerim Mısır'da patlatır bize" dedim."Olur"cevabından sonra eve doğru ilerledik.


Hangi filmi izlesek diye düşünürken " Nuh Büyük Tufan'da " karar kıldık.

Film genel anlamda güzel ama keşke biraz gerçekliğe uysaydı. Bu filme fazlasıyla tepki gösterilmesini izleyince anladım..Bir keresinde Din'e veya İslam'i değerlere dair herhangi birşey yok..Sıradan bir karakter var ortada.Evet Hz.Nuh değil de hayali bir karakter anlatılsaydı eminim bu kadar tepki çekmezdi.

Saygılar..

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Guguklu Saatten Ninniler'den yeni Mim =)

Guguklu Saatten Ninniler 'den çok ilginç ve çok düşündürücü bir Mim geldi :) 
Farklı sorular , kendimi ciddiyim Lise yıllarında sınava giriyor gibi hissettim =)


Senaryo 1: Kitapçıda kitap seçtiğinizi düşünün,bir anda bir zombi saldırısıyla karşılaşıyorsunuz ! Etrafınız ordan oraya koşuşan insanlarla dolu,karşılık verebileceğiniz bir silahınız ya da sığınabileceğiniz bir yer yok.Tam o sırada kitapçının sahibi bir duyuruda bulunuyor. Bu zombilerin tek zayıf noktası herkesin bayıldığı ama sizin nefret ettiğiniz bir kitap. O yüzden size bunu yaşatan bir kitabı seçmeniz gerek !

Madem öyle onlar zombiyse bende onlara Harry Potter’ın herhangi bir kitabını atar onları büyülü dünyalarında baş başa bırakırım =D
(Valla canım nasıl bir soruysa cidden bayağı üzerinde düşündüm aklıma bu geldi)

Senaryo 2: Bir kuaföre gittiniz ve saçınızı yaptırdınız. Blendax reklamındaki abladan bile güzel ,hacimli saçlarınız var. Derken deli gibi bir yağmur bastırıyor, şiddetleniyor,şiddetleniyor ! Kendinizi korumak için hangi ''devam kitabını'' feda ederdiniz ?

Ayy hiçbirini galiba feda edemem ama ıslanmayı da sevmiyorum.Nispet olsun diye “ Güneş De Doğar “ diyim bari =)

Senaryo 3: Edebiyat dersinde hocanız klasiklerin ne kadar önemli olduğundan,dünyayı nasıl değiştirdiğinden bahsediyor. Ama siz bu konuşmaya katlanamıyorsunuz ve hayatınızda okuduğunuz en tiksinç klasiği hocanızın kafasına fırlatıp,gururla bunun nedenlerini açıklıyorsunuz.

Gogol  /  Hele o “ Ölü Canlar “ kitabı yok mu =)

Senaryo 4 : Küresel ısınmanın dünyanın anasını ağlattığı bir dünya düşünün.İnanılmaz sıcak ya da inanılmaz soğuk hava koşullarıyla yaşıyorsunuz. Eskimo ceketinizi giyip ısınmak için gayret ediyorsunuz. Isınmak için hangi kitabınızı yakardınız ?

Ay kitap hiç yakılır mı ya =(
Gazete yaksam olmaz mı =) ?
Yukarıda ki soruda Ölü Canlar yazmıştım ya onu yakabiliriz çünkü ben öyle bir kitap görmedim hayatımda =D

                                                           Teşekkürler 

Sevgili Günlükcüm / 16

                                                                       11.o8.2o14  / Pazartesi

Sevgili Günlükcüm ,

    Allahın izniyle şu haftayı da bir bitireyim haftaya bugün bu saatlerde Arsuzda mışıl mışıl uyuyor olayım :)
Beklenen gün bir türlü gelmedi gitti ya ama şu da var tatile gidiyorsun oradayken de zaman çabucak geçiyor anlamıyorsun :( bir bakmışsın tekrar kürkçü dükkanına geri dönmüşsün.Ben öğretmen olmalıymışım.Kışın çalışıcam,yazın tatil yapcam.Tam benlik.Ah ah insan zaman geçtikte anlıyor bazı şeylerin değerini..!

     Geçen haftanın ortalarında  Bumerang ' da ki Altın üyeliğim Platin üyelik olarak yükseldi :) Evet,evet doğru duydunuz.Artık karşınızda Yazar Kafe yazarı var =P Burada paylaştığım bir çok yazımı yazarkafede de paylaşacağım.Darısı tüm bekleyenlerin başına arkadaşlar inanın benimki de hiç kolay olmadı :) Malum şirketimiz bir çok siteyi yasakladığı için yazar kafeye yazılarımı ancak akşamdan akşama veya haftasonundan haftasonuna paylaşacağım. Çok şükür ki blogger sayfası yasaklı değil..! Alıştım artık blog yazmaya,hayatımın bir parçası haline geldiği için yasaklanması benim bittiğim an olur :)

    1o Ağustos Pazar günü kendi vatandaşlık görevimi yaptım ve oyumu kullandım.Siyaset konusunda tartışmayı sevmem.Siyaset farklı birşey ya.Ne kimseyle bu konuda diyaloga girerim nede kimsenin benimle siyasetle ilgili diyaloga girmesini isterim. Herkesin görüşüne saygım var bu yüzden ben kendi dinimi , kendi siyasi görüşümü ön plana çıkartmam.Boşuna dememişler tartışmayacağın üç şey ; Futbol , Siyaset ve Din.

Dönüş yolundaydık eh karıncıklar biraz acıkmaya başlamıştı. Çengelköyde yemek yeriz diye düşündük ve Üsküdardan bindik otobüse :)


 Çengelköy'e geldiğimizde hemen merkezinde bulunan Gratis'e uğradım. Önce almam gereken bir kaç parça şeyi aldım :)

1) Golden Rose Dipliner  
2)  Maybelline Hydra Extreme Ruj - Kırmızı
3) Maybelline The Colossal Go Extreme Mascara

Eh bir de Gratis kartım oldu artık :)

Golden Rose Dipliner sürekli kullandığım bir ürün ve ben memnunum. Ruj'u ve Mascara'yı daha ilk defa kullanıcam bakalım memnun kalırsam sürekli alırım ..

                               

Gratis alışverişinden sonra Çengelköy Kuğu Kebap'a gittik..Lahmacun ve Ayran söyleyerek beklemeye başladık.Daha öncesinden Çengelköyde Gidilebilecek Mekanlar başlığı adı altında özellikle Lahmacununu önererek tavsiyede bulunmuştum.Yemekler geldi , Annem Lahmacunu ağzına attı" bu benim yediğim lahmacuna benzemiyor kesin ustaları değişmiş " dedi.Ben en son burada Haziran da yemiştim evet biraz farklılık vardı ama acıktığım için o an hiçbirşeyi düşünmeden yedim.Annem benden önce kalktı ben de yemeği bitirip çıktım.Annem kasadakilere sormuş ," ustanız mı değişti " diye , onlarda  "Evet efendim yeni usta aldık" demişler. Kadında ki damak tadına bakın ya  Gurme olacak kadınmış :)

Şimdilik yazacaklarım bu kadar. Malum iş beni bekler ve o kadar yoğun ki bu yazıyı bile 4 saate anca yazabildim.Ayrıca aynı gün sevgiliyle Kuzguncuk gezimiz ve beraber film izleme keyfini daha sonra ki bir yazımda anlatacağım :)
                                                                  Saygılar.

7 Ağustos 2014 Perşembe

Kitap Mim'i :)

Ben her ne kadar geç görsem de Sevgili Dafin Yaprağı beni mimlemiş . 
Geç gördüğüm için ondan özür diliyor ve çok bekletmeden cevapları yazıyorum :)


1- Kitaplığınızdaki en ilginç kitap isimleri hangileridir ?
Müsait Bi Yerde Gülecek Var

2 - 2014 yılı başından bu yana kaç kitap okudunuz ?
Çok az biliyorum 3  tanecik =(

3- 2014 yılı için, bu yılın kitabı dediğiniz kitap hangisidir ?
Kalp Kırıkları

4- 2014 yılı için ilk defa okudum dediğiniz yazar hangisi ?
    Sabahattin Ali  / Kürk Mantolu Madonna

5- 2014 yılı için okuma hedefiniz ?
Yıl sonuna kadar 8 tane olsa bile razıyım.

6-Kitap okumak tamam da en az onun kadar sevdiğiniz diğer etkinliğiniz ?
Sevgiliyle birlikte gezmek : ) Yeni yerler keşfetmek..Fotoğraf çekmek.. Ara sıra zumba yapmak.

7 - Diğer etkinliği sevme nedeniniz ?
Yeni yerleri keşfetmeyi seviyorum ve özellikle Sevgiliyle yapılıyorsa daha bir güzel geliyor bana. Bol bol fotoğraf çekip , 10 yıl sonra o fotoğraflara bakmak o günleri hatırlamak istiyorum.
Zumba da beni rahatlatıyor. Hem spor yapmış oluyorum hem de formda kalıyorum..

8 - Blog okurlarından istek,rica,dilek ve temennileriniz ?


Tam anlamıyla bu yıl blog yazmaya başladığım için çokta eski sayılmam. Yeni yeni adapte oldum diyebilirim.Bu yüzden olumlu veya olumsuz yorumlarınızı bekliyorum =)

                                                               Teşekkürler Dafin Yaprağı

Mantar Kurabiye Tarifi

 Bu benim yemek başlığı adı altında yazacağım ilk postum :)

 Geçen sene ramazan ayında internette can sıkıntısından dolanıyordum ki bir anda karşıma Mantar Kurabiye çıktı :) Denesem mi acaba ? diye çokca düşündüm.Malum yemek yapma konusunda pek becerikli olduğum söylenemez.Daha doğrusu o zamanlar yemek pek yapmazdım. Bu sene biraz daha geliştirdim kendimi =)

Dip Not :  Bu zamana kadar yaptığım hiçbir yemeği de yakmadım. Maşallah , maşallah =D

 Pazar günü yine canım sıkılıyordu baktım elimde malzemelerim de var hemen Mantar Kurabiyeye giriştim. Kayınvalidemlere de Serhat aracılığıyla gönderdim. Bayılmış, çok beğenmiş. Nitekim tarifinide istedi benden :) Sevgilimde öyle o kadar çok beğendi ki sürekli "aşkım çok güzel ya bir tane daha verirmisin,bir tane daha "diyordu :) Annem ve arkadaşları da bayılmışlar.Ben kurabiyeleri küçük küçük yaptığım için 44 tane çıkardım o 44 tanesinden sadece 2 tane yiyebildim. Bereketli Kurabiyeymiş yemeyen kalmadı diyebilirim =D

Yapması gayet kolay olan Mantar Kurabiye Tarifine başlayalım :)



Mantar Kurabiye için gerekli olan Malzemeler ;

1 Paket Margarin (Oda sıcaklığında)
2.5 Su Bardağı Un ( 3 Bardağı da bulabilir.)
2 adet Yumurta
1 Su Bardağı Pudra Şekeri
1 Paket Mısır Nişastası  (200gr)
1 Paket Şekerli Vanilin
1 Paket Hamur Kabartma Tozu

Üzeri için;

Kakao (2 - 3 çorba kaşığı)

Mantar Kurabiye Tarifi ;



* Kakao haricinde ki tüm malzemelerimizi geniş çaplı bir kaba koyup yumuşak ve ele yapışmayacak şekilde hamur haline getirene kadar yoğuruyoruz .



 * Hamuruzumu elde ettik.



  *Daha önceden yağlanmış tepsimize (veya siz yağlı kağıtta kullanabilirsiniz ) hamurdan küçük parçalar kopararak elimiz de yuvarlıyoruz.

Not :
İsterseniz çok daha büyük parçalara ayırabilirsiniz.Ama benim size önerim çok küçük parçalara ayırmanız.Fırında pişerken zaten kabarıyor ve genişliyor.Bu yüzden küçük parçalara ayırırsanız hem daha çok kurabiye yapmış olur , hemde daha lezzetli olmasını sağlayabilirsiniz.


                                                                                                      


Hamurumuzu top haline getirdik ve yağlanmış tepsimize yerleştirdik

Sıralama tıp ki yukarıda ki resimlerde olduğu gibi ;
*Kakaoyu ister çay tabağı altı isterseniz özel olarak kullandığınız altlıklar varsa 2 veya 3 kaşık kadar koyun.
*Küçük su kapağı,kola kapağı, fanta kapağı v.s. hangisi varsa , kapağımızı kakaoya bastırıyoruz.
*Kakoya batırdığımız kapağımızı alıp hamurun üzerine hafifçe bastırıyoruz. 

Ortası hafiften çıkacaktır size mantar görüntüsünü verecektir :)


* Tüm işlemleri yaptıktan sonra dilerseniz önceden ısıtılmış 200 C' lik fırına atıp yaklaşık 30 dakika arasında pişirebilir,dilerseniz de hiç ısıtılmamış olan fırında 190 C'yi ayarlayıp 40 dakika bekleyebilirsiniz.
Siz ara ara gözlemleyin :)

Not : Etrafımda yapan bir kaç kişiden daha duydum bu tarifi.Ama yapanların çoğu hafif rengini aldıktan sonra fırından çıkardıklarını söylediler.Bense , hafif rengini aldıktan sonra bir kaç dakika daha bekliyorum.Bu şekilde daha lezzetli oluyor :)



                                                      Herkese Afiyet olsun :)

                                                             Saygılar

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Üsküdar Sahilinde Yürüyüş ve Dinlenmece


3 Ağustos Pazar günü hava " ha yağdı ha yağacak " dedirtiyordu. Balkona çıkıyorsun sıcacık ama kara bulutlar "hazırlıklı ol İstanbul geliyorum :)" diyordu.Nitekim bizim oraya yağmasa da bazı yerlere yağmış :) Sevgili mışıl mışıl uyuyordu.Bende Sevgili uyanana kadar daha önceden denediğim Mantar Kurabiyeden yaptım. (Detayları farklı bir postta yayınlayacağım.)
Sevgilim uyandı. "Ne yapalım Aşkım" dedi.Bu "ne yapalım" sorusu bir plan yapmadıysak muhakkak her görüşeceğimiz gün sorulur."Ne yapalım ,nereye gidelim,nereye gitmek istersin" deriz en sonunda plan yapamayıp kürkçü dükkanı Çengelköyde takılırız :)
Ben mis gibi kurabiyelerimi fırından çıkardım.Serhatımın 4 kişilik ailesine de özellikle ayırıp bir kenara koydum.O sırada Sevgilim arıyor " ben evden çıktım geliyorum " diye."Eee aşkım ben daha hiç hazır değilim ki" dedim.Kapattık.Yani nasıl hazırlandığımı bilmiyorum bile.Önüme gelen pantolonu giydim,önüme gelen tişortu geçirdim.Makyaj bile eyeliner,çok hafif far ve çok hafif allıkla geçiştirdim.Diyeceksiniz ki " ee tamam bu kadar yeterli ".Yok bana göre yeterli değil.Ben günlük hayatımda işe giderken bir eyeliner,bir ruj tamam.Ama Sevgilimle buluşacağım zaman (ki makyaj çantası her daim çantam da ) sanki düğüne gider gibi bayağı bir yapıyorum :) Fondöten,Pudra,Allık,Göz altı kapatıcısı,Far,Eyeliner,Göz kalemi,Ruj sürüpte sürüştürüyorum..Hadi makyaja biraz daha vakit ayırıyım dedim ama Sevgili " Otobüsteyim hayatım birazdan gelirim Üsküdar'a gidelim mi" deyince.Evden nasıl çıktım,nasıl durağa gittim bilmiyorum.Ben sevmem bir de böyle pat diye geliyorum denmesini.Bunu da Sevgilim biliyor ama evden canı sıkılmış çıkmış birşey diyemedim :)


Hava yine fenalardaydı diyebilirim çok sıcaktı 10 dakikalık yürüme mesafesi resmen bana eziyet olmuştu. Neyse ki Sevgilimin bindiği otobüs çok vakit kaybetmeden geldi.Ah ah geçen senelerde araba vardı =( o kadar büyük bir rahatlıkmış ki insan kaybedince anlıyor =D neyse kısmetse ilerde tekrar olur.Sevgilinin ilk göz ağrısı Motor'u vardı şimdi tekrar Motor almaya karar verdi :)
Üsküdar çok kalabalıktı.Bu kalabalık artık bana normal geliyor,hem vapur iskelesinin olması hem de bir çok otobüsün tam merkezden kalkıyor olması Üsküdar'ı kilit yapıyor.Biz merkezden Salacak kısmına doğru ilerlemeye başladık..Balık tutanları, denize girenleri bile gördük..


Sıcaktan bunaldık iki su ve iki tane de dondurma alıp yürümeye devam ettik. Üsküdar Evlendirme Dairesinin önünden geçtik Burada Kır düğünü yapmak istiyoruz ama kısmet artık.. 

Üsküdar'ın Salacak kısmını seviyorum..Merkez'in kalabalığı gibi burası da kalabalık ama daha çok Kız kulesi için gelenler var ve yine Kız Kulesi manzaralı sahil şeridince sıralanmış şemsiyelerin altında , taşlara yastık konmuş çay kahve çekirdek v.s. yiyebileceğiniz bir alan var. Ticaret böyle birşey anlaşılan :)



Biz Sevgiliyle bir süre daha ilerlerdik.Çok güzel evlere rastladık.Ah ah diye de iç geçirdik. Gerçekten zamanında almışlar yaptırmışlar ya :) Eski binalar , yeni binalar..Sanki farklı bir dünyanın içindeydiler :) Kendime ait bir Villa'm olsa önüne havuz muhakkak yaptırırdım. Havuzsuz Villa mı olurmuş :) 


Salacak'a geldiğimizde hemen Simit Sarayının önünde Çim, taş , toprak karışımı yere küçük masalar ve sandalyaler koymuşlar. Burası da Ticaret açısından bayağı geliştirmiş kendini :) Manzara güzel,kalabalık,hatta bir çok kişi dışardan yiyeceğini alıyor orada içeceğini söylüyordu. Adını hatırlamıyorum ama sadece hatırladığım simit sarayının önünde olmasıydı.Sevgilim " istersen simit sarayında da oturabiliriz" dedi.Ama ben pek istemedim.Uzaktan bir süzdüm , kalabalıktı." Burada oturalım değişiklik olsun" dedim.


Sevgilim Elmalı Gazoz söyledi bense Çay :) 

Açık havadan mıdır bilinmez üzerimize bir rehavet çöktü. Hatta bir ara Sevgilim de ben de hiç konuşmadan öylece uzağı izledik. " Ne düşünüyorsun " dediğimde " hiiiç boş boş bakıyorum " diyordu."Sen ne düşünüyorsun " dedi. " Bende aynı aşkım öyle boş boş bakıyorum " dedim

                               

             İyice bir dinlendikten sonra kalktık. Saat neredeyse 20.00'a geliyordu.

             Sevgilime " Aşkım simit alalım mı yiye yiye gideriz" dedim. Simit sarayına gittik. Çok aç değildim. Bu yüzden sadece 1 tane aldık ve ortadan ikiye böldük yiye yiye dolanmaya başladık.

                              

Güneş yakıcılığını yitirmişti , yavaş yavaş batıyordu , hafif bir rüzgar da vardı.Harika bir manzarayla karşı karşıyaydık.. İstanbul güzel şehir..! Tarihi güzellikleri başlı başına harika zaten..Ama bir çok şehire göre gerçekten pahalı. Hani kötü demiyimde bir çok yere uzak,daha yeni yeni adını duyurmuş yerlerin bile kiraları 600'den aşağı değil düşünün bir de en iyi yerlerin kiralarını. Çengelköyde sırf boğaz manzarası görüyor diye ev kiraları 1.750-2.000 ortalamasında :) O kadar para vereceğine gidersin kredi çeker ev alırsın..Trafiğini hiç sormayın bile yazın 15 dakika da gideceğiniz yer size oluyor kışın 45 dakika bir de Yağmur yağıyorsa oluyor sana 1 saat :) Eee İETT tarifeleri de ucuz değil ki bir otobüse biniyorsun 2.15 TL basıyor.Aktarma 1.45 TL :) Sevgilimle konuşuyoruz da evlenince tasımızı tarağımızı toplayıp gidelim başka bir şehirde yaşayalım diye ama bu sefer de iş imkanları var. İstanbul'da ki gibi iş imkanı nerede bulacaksın ki ?

Ayy kendi ruhumu kendim daralttım valla :)

Bir sonra ki yazım da görüşmek üzere..

Saygılar.

Share