26 Haziran 2014 Perşembe

Yıldönümü ve Büyükada Kaçamağı


   Sevgilime farklı bir sürpriz yapmak istedim.

  Adalara ve özellikle Büyükadaya küçüklüğümde çok giderdim. Okullar kapanır kapanmaz cümbür cemaat toplanıp , denize girilecek koylarına gider Büyükadanın keyfini çıkarırdık. 4-5 yıldır gitmiyordum hem Büyükadaya özlemim artmıştı hem de Sevgiliyle farklı bir yerde yıldönümü kutlarız diye düşündüm. İlk başlarda Sevgilime söyliyim mi , söylemiyim mi diye çok tereddüt ettim ama en sonunda " Aşkım ya ben sürpriz yapacaktım ama tepkini bilemedim. Yıldönümüzde Büyükadaya gidelim mi " dedim. Sevgilim de "olabilir " dedikten sonra hemen araştırma yaptım :)

  15 Haziran Pazar günü sabah 07.00'da kalktım . Evet Evet doğru duydunuz sabahın 07.00 da kalktım :) Normalde saatlerimizi daha ileri bir saate kurmuşken ben heyecanmıdır nedir uyandım direkt. Hemen hazırlanmaya başladım, güzel güzel yaz havasında giyindim , aslan yelesi saçlarımı bir güzel taradım , makyajıma başladım derken baktım saat neredeyse 08.00 'a geliyordu hemen Sevgilimi aradım " Aşkım uyan uyan hadi ben erken kalktım sende kalk hazırlan çıkmamız lazım " dedim. Büyükada'da kahvaltıya gidecektik ve kahvaltı saati de 11.00'a kadardı.Ben makyajımı yaptım güzel güzel parfümümden sıktım Sevgilimi tekrar aradım adam uyanmamış " Aşkııııım uyan bak ben evden çıkıyorum şimdi haydi uyan" dedim ve zarla zorla uyandırdım :)


     Evden çıktım hemen Ümraniye minibüsüne binip 15 dakika sonra Sevgiliyle buluştuk :) İkimizde açtık ve vapurda bizi tutabilirdi bu yüzden ufaktan birer poğaça yedik vee İstikamet Kadıköy :) Adalar'a gitmek Avrupa yakasından Kabataş , Anadolu Yakasından Kartal, Bostancı , Kadıköy iskelelerinden birini kullanmak gerekiyor. Adalar'a çabuk gitmek isterseniz  eğer Bostancı vapur iskelesini kullanabilirsiniz. Yarım saat içinde Adalarda oluyorsunuz.Bizim Bostancıya gitmemiz bir yarım saat daha uzayacaktı bu yüzden Kadıköyden binmek en mantıklısıydı. Velhasıl kelam koştur koştur Sevgiliyle vapura yetişmeye çalışıyoruz. Bu arada ben internetten baktığımda 09.50'de vapur seferi vardı artık saatlermi değişti bilinmez çünkü İskeleye gittiğimizde büyük bir hüsrana uğradık vapur 20 dakika önce kalkmış.Sevgilimle birbiririmize baktık daha bir saat vardı ve kahvaltıya da geç kalacaktık hatta yetişemeyecektik. Sevgilim " gel beklemeyelim Turyol' a bakalım saatler uygunsa ona binelim " dedi saatlere baktığımızda 5 dakika sonra kalkan bir Vapur vardı . İki kişi toplam 10 TL verip bindik. En azından kahvaltı rezervasyonumuza yetişecektik bu beni sevindirdi :)

     Dikkat ! Ufak bir bilgi 15 Haziran Pazar günü otobüs,vapur v.s zam gelecekti bizde tam o günü bulmuşuz  gidecek =) Otobüs Tam : 2.15 TL (Eski fiyatı 1.95 TL'di), Adalara geçiş Akbil Tam  : 3.85 TL (Eski fiyatı 3.50 TL'di )









Sevgiliyle bir hışım vapura bindik hemen üst katlardan yer kapıp fotoğraf çekme niyetindeyim. Üst kata önce bir baktığımızda sanki yer yok gibiydi zaten direkt kenarlar dolmuş bizde ortalarda bir yer buldukta oturabildik. Vapurumuzun hareket saati geldi bir deli rüzgar esti hemen üzerime hırkamı giydim ama yetmiyor enseme enseme vuruyordu resmen rüzgar hemen sevgiliye sarıldım. Sevgilimde kalın polarlı hırka almışta çok şükür hastalanmaktan kurtulduk.(en azından o zaman hasta olmamıştım.Yıllık iznimin son günlerini hastalıklarla boğuşarak geçirdim) En az 1 saat 15 dakikalık yolumuz vardı bu yüzden Sevgilimle bol bol fotoğraf çektik üzerine yanımıza yük ettiğimiz İpad'le karşılıklı tavla oynadık. Teknolojinin gözünü seviyim :)
Güzergah tüm Adaları dolaşıp en son Büyükadaya gidecek diye biliyordum ama öyle olmadı biz özelle gittiğimiz için önce KınalıAda sonra BüyükAdaya vardık yaklaşık 1 saat içinde BüyükAdaya ayak basmıştık.




Vapurdan iner inmez ( Normal BüyükAda vapur iskelesinin solunda kalıyor.) hemen bir sıcak vuruyor insanın yüzüne. Üzerimizde ki hırkaları attık çantalara , Sevgilim sağolsun yanına şapka almış onları da taktık (Fotoğraflarda şıklığımızı bozmamak için takmadık :)) Mis gibi bir deniz havası eşliğinde sağlı sollu cafeler, restauarantlar , martıların uçuşmalarını izleye izleye Sevgilimle yürüyorduk. Bu arada İstanbul'a bağlı olsa da Adalar daha sıcak..Resmen insan yürüdükce ayaklarının yandığını hissediyordu. Çok pişman oldum sandalet giymediğime =(











Sevgilimle Büyükada Princess Hotel'in yolunu tuttuk. Otel, Büyükada iskelesinden indiğinizde hemen karşı sokağına doğru çıkarken sağ tarafta kalıyor. Saat kulesinin de sol çarprazında. Arkadaşım'ın tanıdıkları sayesinde otel'in kahvaltısından yararlanabildik.Fırsat sitelerinde konaklama ve kahvaltı dahil fırsatları takip edebilir,Büyük Adanın en güzel otellerden biri olan Princess Hotel' de konaklayabilirsiniz.(Otel yukarıda ki son iki fotoğrafta kırmızı tentenin hemen üstünde  )



Otele vardığımızda  resepsiyonda ki bayan samimi bir şekilde " Hoşgeldiniz " dedi ve bizi kahvaltı salonuna yönlendirdi. Kahvaltı salonu girişte sağ taraftaydı. Hatta lobide diyebilirim. Küçük sıra sıra dizilmiş masalar, beyaz sandalyeler çok tatlı bir görünümü vardı sanki Çeşmeye gelmiştim :) 
Sevgilimle eşyalarımızı bıraktık ve açık büfe alanına yöneldik. Evet kahvaltı menüsü açık büfeydi ve inanın domatesinden salatalığına peynirinden salamına herşey taptazeydi. Bazı yerlerde domates nebilim salam kurumuş oluyor ama burada taptazeydi hemde çok lezzetliydi.Eminim ki bilindik markaların ürünlerini kullanıyorlar çünkü yediklerimin tadları (salamı, kaşarı v.s) kendi evimde yediğimle aynıydı.Ayrıca ekmeğinden simidine , açmasından poğaçasına yine çeşit çeşit sıralanmıştı.
Kahvaltı için benden 10 puan aldılar :) 
Karnımızı doyurduktan sonra Sevgiliyle lobinin balkonuna çıkıp Sevgilim çay ben ise sütlü kahvemi yaptım ve birer karşılıklı sigara içtik.Hatta bir süre oturup ne yapsak diye düşündük.Aslında bu" ne yapsak " biraz bahane oldu hem çok sıcak (bayağı sıcak İstanbul'un Anadolu yakası bile bu kadar sıcak değildi) hem sırt çantalarımız var en azından biraz da dinlenmiş olduk. 

Sevgilimle güzel bir kahvaltının ardından otelden çıktık . Tam karşımızda bir kargaşa vardı " noluyor orda ya " demeye kalmaya  fayton kuyruğu olduğunu anladık.Kuyruğun sonu gözükmüyordu sanki bedava biniyordunuz. Bu arada fiyatı da öğrenmiş olduk 70 TL 'cik :) Peki bu 70 TL kişi başımı yoksa 4-5 kişinin toplamı mı onu soramadık. Yahu o kadar da para vermeye gerek yok Birkaç kişinin toplamıysa amenna da kişi başıysa diyecek birşey bulamıyorum :) Onun yerine bisiklet kirala daha iyi.Bir yere sorduğumuzda sınırsız 25 TL dedi kişi başı. İki kişi toplamı 50 tl. Yine fayton parası kadar değil :) 70 TL kolay kazanılmıyor canım..
Sevgilimle ver elini tabanvay :) Yürümeyi seviyorum ama sıcakta yürümekte insanı belli bir süreden sonra pes ettiriyor. Bir tekel'e girip hemen iki tane su aldık.Yol boyunca hem içtik hemde kendimizi yıkadık :)


Kahve Dünyasının önünden geçiyorduk canım dondurma çekti ee daha yeni kahvaltı yapmıştım. Ama bir o kadar da canım çok çekti ki anlatamam. Sevgilime minnoş gözlerle baktım ve sonunda içeri girdik :) 2 katlıydı biz üst katında oturduk gene şansımıza köşe masalar doluydu ama oturduğumuz yerden de deniz manzarasını rahatlıkla görüyorduk. Huzurdu burası resmen ya. Büyük Ada'da yaşamak istedik. Çok huzurlu buluyorum burayı. 
Sevgilimle menüye bakarken, bardak içinde ki özel yapılmış specialleri gördük. Sevgilim Karamel,Vanilya, Çilek ben ise Çikolata,Karamel,Vanilya siparişi verdim. Üzerinede bolca fındık fıstık döktürdük. Sonuç yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi enfess bir lezzet ortaya çıktı.Tıka basa dolu olmamıza rağmen bir güzel mideye hepsini indirdik.
Hesap olarak :18 TL verdik.





Dondurmalarda yenildi.Sırada Ada turumuz vardı. Şunu söylemem gerekiyor ki bu akşam son sefer saatine kadar Sevgilimle Büyük Ada da olcaktık Ada'nın gecesini hep çok merak ederdim , akşamları da ayrı bir güzel oluyormuş canım . 

Büyük Ada'nın simgesi Nam-ı diyar Faytonlar..


Büyük Ada'nın en sevdiğim özelliklerinden biri de (daha doğrusu tüm adalar için geçerli ) Motorlu taşıtların kullanılmaması. Bisiklet ve Faytonlarla ulaşımı sağlanıyor. Ne güzel değil mi ? İstanbul 'un o meşhur trafiğinden uzak en çokta arabalardan uzak bir yerde yaşamak harika ya :) Tabii ki insan düşünmüyorda değil hani acil birşey olsa ; mesela Adalarda yaşıyorum acil birşey oldu burdan Çengelköye gitmem gerek gecenin 02.00'sında nolcak ? :) Allah göstermesin de. Yinede Huzur bulacağınız bir yer. Sevgilimle yaklaşık 1 saat yürüdük. Faytonlar yanımızdan geçtikce atlardan çıkan o gübre kokusuna " ıyyy" desekte gene de yürümeye devam edip o anların keyfini çıkardık.Çok güzel evler gördük " Aşkım şu ev benim olsa önüne bir de havuz yaptırırdımm ohh gel keyfim gel " , " Aşkım ya baksana bildiğin Şato gibi " . Sürekli bu şekilde yorumlarda bulunarak yolumuza devam ettik.Bu arada Denize giden insanları görüncede içim acımıyor değildi hani =( Bizim gibi başka delilerde yoktu o sıcakta yürüyen :) Ya faytonla yada bisikletle gidiyorlardı. Olsun biz spor yaptık yediklerimizi erittik dimi ya :)

 Plajın adını unuttum ama Nakibey Plajının bayağı ilerisinde bir plaj vardı. Oraya kadar yürüdük Serhatımla.Denize doğru şöyle bir baktım ah ahhh dedim bu sıcakta yapılacak en güzel şey =(  Artık bayağı bir yorulmuştuk yol üzerinde durup dinlendik lıkır lıkır sularımızı içtik yolumuza devam ettik daha doğrusu dönüş yoluna doğru devam ettik. Güzel evlere bakarak, hatta hayaller kurduk.. " Çok zengin olursak burada ev alıp önünede havuz yaptıralım aşkım " dedim.Sevgilim " tamam aşkım tamam" dedi :) Haklı çocuk bir laf vardır " zenginin malı züğürdün çenesini yorar"mış diye. Valla doğru. Sonrada diyorum ki " Herşeyden önemlisi sağlık hayatım param olsa da sağlığım olmasa ne yapayım o parayı ben "Doğruya doğru herşeyden önemlisi sağlık. Param olmasın ama sağlığım yerimde olsun yeter..!

 
Artık yavaştan karıncıklarda acıkmaya başladı . Güzel bir kahvaltı sonrasında dondurma yedik ama o kadar çok yürüdük ki gidiş dönüş 2 saat insan ister istemez acıkıyor. 


Sevgilimle merkeze geldiğimizde saat kulesinin sağ sokağında , ilk değil ikinci restuaranttı diye hatırlıyorum.Sultanahmet Köfte Piyaz yazıyordu ama bu bizim bildiğimiz Sultanahmet Köftecileri değil bunu özellikle belirtmek isterim..!  Nedeni ise ; Sultanahmet köftecisinin bir ünü var ve köfteleri gerçekten çok lezzetli. Bizim girdiğimiz yerde de ben Izgara köfte , Serhatım Tavuk şiş söyledi yanınada iki ayran.Meze olarak biz sipariş vermedik masaya kendileri getirdiler.. 
Yemek geldiğinde resmen hayal kırıklığı yaşadım, bir keresinde ızgara köfte veya her ne yiyorsan yemek büyük tabakta gelir.Bu tabak bildiğiniz kahvaltı tabağıydı..! Pilav desen , kurumuş hatta dibine tutmuş sertti resmen. Yiyemedik..! Ben bu tür şeylerden dolayı normalde kavga ederdim ama hem sevgilim vardı hemde mutluluğumu bozmak istemiyordum..! Köfte derseniz kendilerinin yapmadıkları kesin, hazır köfte. Neyse zar zor yemeğimizi yedik hesap : 45 TL ödedik. Mezelerden de 8 TL almış.Normalde bir yere gittiğinizde gelen mezeler ücrete tabi olmaz.Zaten ücrete tabi olsa sen kendin istediğini seçersin değil mi ? Masaya konan mezelerden de birşey anlamadık. Ama bir daha oraya asla gitmem..! Bunuda yazdım bir kenara.

 

Yemeğimizi yedikten sonra sahile indik.İskelenin soluna doğru ilerledik.


                     Bir kalabalık gördük baktık Transformers geliyor :) " Aşkım içinde sence biri varmıdır yoksa gerçek robot mu " diye soru soruyorum " Vardır aşkım içinde biri " dedi. Ama o kadar sahici bir robot ki hani içinde gerçekten biri var mı yok mu belli değildi. Hatta hala daha muallakta :) Kameraları görünce kaçtım zaten. Şimdi gelirler birşey falan sorarlar biz hemen Sevgilimle ilerlemeye başladık.


Sahile indiğimizde çimenlik alanda bir sürü mis gibi kokan çiçekler, çimenlik dışındaki alanlarda banklar v.s. var yalnız buralara akşam üzeri hatta akşam saatlerinde gelmek çok daha mantıklı olacaktır. Sıcak olduğu için banklarda oturma süren sadece 5 dk hatta o kadar bile değil.


Sahilde Deniz manzaralı yine bir çok otel var. Prince Hotel ve Panaroma Hotel gibi. Konumları gereği çok güzel bir yerdeler denize bir kaç adım yürüme mesefesindeler. Düşünüyorum da deniz manzaralı odalardan birinde kalacaksın , akşam el ayak çekilince güzel bir kahve yapıp balkonuna çıkıp Adanın , Denizin ve Uzaklara bakıp İstanbul'un keyfini çıkaracaksın.

                                       

                       Yolun sonunda Büyükada Terminali karşıladı bizi . İskelesinden balık tutanlar vardı. İskelenin başladığı yerin yan tarafında çoluk çoluk bir aile gelmiş. Araplardı anladığım kadarıyla. Bir de yabancı turistler vardı. Anne kız boylu boyunca uzanmış güneşleniyorlardı..!! Sevgilim " aşkım ayaklarımızı denize sokalım mı " dedi . Şimdi orda bir hatun var. Tamam yüzü güzel değildi ama fiziği 10 numara 5 yıldızdı. Tamam desem sinirlerim zıplayacak, hayır desem yapacak birşey yok zaten gezdik dolaştık yorulduk ee bir de akşama kadar burada olacaktık.Ayacıklarımda pişmişti.Ne yapsam ne yapsam derken en sonunda kıskançlıktan silkelendim bugün bizim yıldönümümüzdü herşey istediğim gibi olmalıydı " tamam hayatım olur " dedim.


                                   



Yukarıda ki resimde Sevgilimin durduğu alanın yan tarafına geçtik. Ayakkabılarımızı , çoraplarımızı çıkardık. Denize ayaklarımızı soktuk. Daha doğrusu Sevgilim " oyyy , offff , çok soğuk , aşkım çok soğuk be " diye söyleniyordu. Bense " ohh ne güzel ya " diyordum. Denize baktıkca da canım denize girmek istiyordu. Serhatım Deniz Şortunu yanına almıştıı bende bikinimi..ama sadece aldığımızla kaldık .Adanın suyu soğuk olduğunu ve Serhatımın da soğuksudan nefret ettiğini bildiğim için Denize girmek benim için hayal oldu..Serhatımı ikna etme çabasına girsemde ı ıh başarılı olamadım. Bende sıkıntı yoktu Altınoluk'un buz gibi sularına alışık olduğum için ben girebilirdim ama Sevgilim sadece ayaklarını sokar sonrada çıkardı..

Güneş nasıl yakıyordu anlatamam. Sevgilimin omuzları kızarmaya başlamıştı bile. 
Sağ tarafımızda ki hatun boylu boyunca uzanmış güneşlenmeye devam ediyor, sol taraftaki aile babası 2 yaşlarında ki kızının kollarından tutmuş suya sokuyor kız çok mutlu gülücükler saçıyor.Hiç sesinide çıkartmıyor o soğuk suya. " Aşkım şu küçük kız gibi olamadın" diyorum bende :)






Küçük bir dosttumuz geldi . Adı Jimmy :) Denizde yüzecekmiş bizde Sevgilimle toparlanmaya başladık. Köpeğin sahibi olan hanımefendi " aaa nereye bekleyin Jimmy denizde yüzecek " dedi. Bizde beklemeye başladık. Çok tatlı ya fotoğrafları Sevgilim çekti tam da havada atlarken yakaladı. İyi hoş atlıyor yüzüyor pet şişeyi alıp getiriyor ama denizden çıktıktan sonra gelip yanımızda bir de silkelenmese :) O silkelendikce biz ıslanıyorduk ama olsun ferahlıyordukta :)

Sevgilimin oturduğu yer ıslakmış bizde sonradan fark ettik bir de beyaz renk olunca giydiği şort kirlendi doğal olarak :) oraya yakın bir cafeye girdik Sevgilim yanına yedek aldığı şortunu giydi. Biraz cafede oturduk ben Sprite Sevgilim Cola derken bayağı bir dinlenmiş olduk. Hatta ben yanıma kitap almıştım denize nazır oturarak kitabımı bile okudum Sevgilim ise ipadle , telefonuyla oyuna daldı.


Hava kararmaya başlamıştı. Kalabalıktan eser kalmamıştı diyemem hala daha kalabalık vardı ama izdihan şeklinde değil :) Ertesi gün işe gidecek insanlar büyük olasılık pılısını pırtısını toplayıp evine dönmüştür. :) Bu arada karınlar yine acıktı bizde Sevgilimle uzun süredir yapmadığımız birşeyi yapmak istedik. Beraber pizza yedik :) Dominos Pizzaya girdik ortaya karışık, elma dilim patatesli ,cola'lı bir menü seçtik afiyetle yedik.




Akşam Ada farklı bir güzel oluyor. İnsanın gerçekten huzur bulabileceği bir yer. Sürekli " keşke burada otursam " diye söylenmiyorda değildim hani. Sahil kısmı biraz esiyordu , Allahtan hırkalarımızı almıştık.





Sevgilimle elele sahili boylu boyunca gezdik.
Akşam Adayı muhakkak görün derim :)










Saat 21.50 vapuruna bindik ve günü bitirdik.Çok yorgunduk ama çok güzel bir gündü.
Vapura bindiğimizde terasa çıkacak halimiz yoktu içerde oturduk bütün adaları geze geze ilerledik. Bir ara uyuduk uyandık bile diyebilirim :)


3 yıl önce hayatıma dahil olan Sevgilim. Sana aşığım sensiz bir günüm bile geçsin istemiyorum. Seninle yaşlanmak ve yine senin kollarında ölmek istiyorum.Seni hayatıma dahil ettiğim bugün ben dünyanın en şanslı insanıymışım bunu gün geçtikce anladım.. 3.yılımız kutlu olsun Sevgilim. İyiki varsın, iyi hayatımdasın..Seni çok ama çok seviyorum..

23 Haziran 2014 Pazartesi

Huzur'un yeni adresi : Anadolu Kavağı

 
                                         Huzur'un yeni adresi : Anadolu Kavağı

        Nurayla ikimiz daha Serhatım askerdeyken konuşup bir program yapmaya çalışıyorduk. "Serhatla  Bir gün sizin oraya gelelim , bizi gezdirirsiniz " dedim.Nurayda " tamam önce Beykoz Merkezden yemekleri alıp , sonra Anadolu Kavağına gideriz " dedi. Bende daha önce hiç gitmemiştim iyi oldu yeni yerler görmeyi seviyorum.

     Yıllık izne çıkacağım için ertesi gün rahatlık olması adına 13 Haziran Cuma günü iş çıkışı gitmeye karar verdik.Sevgilim iş çıkışıma gelmişti.Şirketin direkt Beykoz'a servisi olduğundan ve Nurayda Beykozda oturduğundan gönül rahatlığıyla Beykoz servisine bindik. Yollar bana bitmiyor gibi geliyordu. Alışmışım ya işten eve yürüyerek gitmeye , 15 dakika da evde olmaya..Bir de acıktım..Velhasıl kelam Beykoz ' a geldik.

       





 Servisteyken yemek siparişi vermiştik. Ben , Nuray, Serhat İskender (burnumda tütüyordu) Nuray'ın eşi Ömer abi ( Beyti . Ömer abi bu arada bizi Beykoz'dan alacaktı)
Servisten indik.Baktım önden Nuray hızlı adımlarla yürüyor bende peşinden koşturuyorum. Nuray Paşa Sofrasının içine girdi ardından hızlı adımlarla bende girdim. beni dışarı çıkartıyor " Ya dur kızım hepsini sen ödeme " diyorum . " Yok sen buraya geldin sen misafirsin " diyor ben ise " kızım biz istedik diye geldiniz zaten " derken Nuray kazandı. Bizde dışarıda  beklerken Selfie fotoğrafı çekmeye çalışıyorduk ( Bu arada telefondan değil , fotoğraf makinasından çekmeye çalışıyorduk ) Bir bayan geldi " aaa isterseniz ben sizin fotoğrafınızı çekebilirim " dedi. Bizde Serhatla birbirimize bakıp " olur teşekkür ederiz " dedik. Yukarıda ki fotoğrafımız kızın karesinden :) Serhatla teşekkür edip fotoğrafa bakmaya çalışıyorduk ki Nuray" Yağmurrr Ömer gelmiş korna çalıyor bak orda, duymuyormusunuz " diyor . Bende " Hadi ya hiç farketmedik fotoğraf çekme derdine düştük " dedim :) Bir hışımla arabaya bindik Merhaba Merhaba muhabbetinden sonra kızları Ecrinle konuşmaya başladım. Serhat " Ecrin " diyor bizimkisi " hıh" yapıyor ama benle konuşuyor :) Seviyor beni bende onu seviyorum tabi bilmiş cimcime :) Anadolu kavağına doğru yol alıyoruz. Yüşa Tepesini görüyoruz(detaylı bilgi vermiyorum başka birgün gideriz diye) aslında gitmek istiyoruz ama vakit kısıtlı olduğundan başka bir gün gitmek için söz alıyoruz ve Anadolu Kavağına ilerliyoruz. Ecrinle konuştuğum için yollara pek hakim olamıyorum. 


Dere tepe düz gittik derken baktık Muhteşem bir manzarayla Anadolu Kavağı bize gülümsüyor. Beykoz'un incisinden biri olan Anadolu Kavağı görülmeye değer bir yer.Sahilde insanlar mangal yapıyor , çekirdek çitliyor , parkta çocuklar oyun oynuyor hatta öyle ki denize girenler bile var :) İstanbul'da yaşıyorum diye geçiniyorum ama burası farklı bir yer. Sanki İstanbul dışında bir yere gitmişsin gibi hissettiriyor kendini.Şiddetle tavsiye edilir. Manzara 10 numara 5 yıldız, hava desen ılık.İnsan huzur buluyor. Ben hemen fotoğraf çektirme derdine düşüyorum. 


                                   



Ecrin hanım

Fotoğraflar iyi hoş güzelde alnımın ortasında duran o küçük Emrah saça ne demeli bilinmez. Allaha şükürler olsun saçlarım düz olduğundan anlaşılmıyor olabilir ama gür ve kalın telli saçlarım vardır üstüne üstlük bir de yeni saçlar çıkmaya devam ediyor.Bu durumda o yeni çıkan saçlar bende küçük Emrah imajı veriyor =) Fotoğraf çekerkende hiç farketmedim , evde fotoğraflara bakarken fark ettim :)




Bu arada ben misafirim dedim ama misafir de böyle olmaz =D sonuçta eve gitmiyoruz dışarıda yiyecektik. Nurayların açılıp kapanabilen masası ve sandalyesine öncelikle söylemem gerekiyor ki bayıldımmm. Çok portatif ve ciddiyim her yere taşınabilir.Aynısından bende almayı düşünüyorum. Ayrıca Meşhur Semaverimizde vardı. Serhatım ve Ömer abi çay yapmak için Semaveri ayarlarken Nurayda masayı hazırlıyordu. Ben ise Ecrinle konuşuyor , fotoğraf çekiyordum. Serhatım " Aşkım yardım etsene " deyince bir an fark ettim =D Valla çocuk doğru söylüyordu ben Ecrinle oynamaya , manzaraya , bol oksijene fazlasıyla kendimi kaptırdığım için bir an içimden hiçbirşey yapmak gelmedi.Daha doğrusu birşeyler yapmak aklımın ucundan bile geçmedi.Serhatım söyledikten sonra şöyle bir silkelendim ve Paşa Sofrasından aldığımız yiyecek ve içecekleri çıkartıp masaya yerleştirdim. Yemekler de sıcacıktı " beni yeee, beni yeee " diye bana bakıyorlardı :)  bu arada Nuray hanım gitmiş bir de Paşa Sofrasının yanında gene kendilerine ait olan Paşalılar marketten cips ve çekirdek almış bu kız beni öldürecek :)





Güneşin batışı , deniz , en bir sevdiğimden İskender, yanımda canım Aşkım ve çok sevdiğim arkadaşlarım,küçük kızları Ecrin bu mutluluk paha biçilemezdi. Ramazan da gelip , iftarımızı burada yapalım diye de düşündük .


Yemeğimizi küçük dostlarımızla paylaşmayı da unutmadık.. Unutmayın onlar da bir canlı ve yardıma ihtiyaçları var..
                             
                                                        Orda duran bizim semaverimiz :)



 Yemekler yenildikten sonra çay keyfi başladı daha doğrusu ben Ecrinle oynarken bizimkiler Semaver başında çayın olmasıyla uğraşıyorlardı. Nurayların Semaverini kullanmakta ilk bize nasipmiş. Semaverde olan çayda bir başka oluyor be açıkcası kötü değildi ben beğendim.Sadece benimki biraz soğumuştu nedeni ise Ecrin hanımın fotoğraflarını çekmekle uğraşıyordum =)


                                                                Pozlara bak pozlara :)
                                     

Çaylar içildi , cipsler yenildi , çekirdek çitlendi .Hatta Sevgilimle Ömer abi tavla ,bizde Ecrinle telefonla oyun oynadık derken Sevgilime bir telefon geldi." İnşaallah evden aramıyorlardır " diyorum bende :) Eee Sevgilim sonuçta askerden geldi,geleni gideni eksik olmuyor ki.. Kuzeni Mert aradı.Hararetli bir konuşmanın ardından Sevgilim "Aşkım bizim işimiz kaçta " biter dedi.Bende "bilmiyorum noldu " dedim. "Mertler görüşmek istiyorlarmışta Çengelköyde oturalım falan dediler sen ne dersin " dedi. "Aşkım buraya yakınlarsa gelsinler " dedim.Sanki ev sahibi benim =D  Nurayda " gelsinler gelsinler " dedi.Zaten bulunduğumuz yeri de Mert avucunun içi gibi biliyordu. Nişanlısı Hülya ile de tanışma fırsatını bu sayede bulduk :)  Eskiden bizim Şirkette çalışan Arzu diye bir arkadaşımız vardı evlendi ve Beykozda oturuyor. Onu da eşiyle birlikte çağırdık ama müsait olamadıkları için gelememişlerdi.Nurayda ne olur ne olmaz diye iki tane yedek sandalye almış ve bu sayede kime niyet kime kısmet dedik ve onların da bize eşlik etmesini sağladık :)











Bugün için  Nuray ve Ömer abiye sonsuz teşekkürler.
İyiki varsınız :)


          Eğer ki gitmek isterseniz bir kaç bilgi ;

- Bulunduğumuz alanda kurulu masalar var ama hepsi dolu olduğu için giderseniz yer bulmak zor olabilir.Bu yüzden sizde portatif açılabilir kapanabilir masalardan alabilirsiniz. Nitekim yer bulursanız şanslısınız demektir :) Olurda " aman onla mı uğraşcam , hem benim arabam da yok , otobüste taşımakta zor olur " diyorsanız çimlerde veya kayalıklarda oturup bu güzel manzaranın keyfini çıkabilirsiniz

- Çoluk çocuk gitmek isterseniz eğer çocuklar için park alanı mevcuttur.
- " Ay çok yedim ya , bu kalorileri nasıl vericem " diye dert etmeyin yetişkinler için spor aletleri mevcuttur.
Yemek işini bizim gibi dışarıdan alabilirsiniz . Hatta dilerseniz mangal bile yapabilirsiniz.Bizim oturduğumuz yerin biraz ilerisinde yemek yenilecek yerlerde varmış ben görmediğim için Nuraydan aldığım bilgiyi size iletiyorum :)
-Akşam üzeri  veya bizim gibi saat 20.00 ve sonrası gidiyorsanız muhakkak yanınıza hırka alın derim. Ne kadar sıcak olsa da deniz kenarı olduğu için esebiliyor benden söylemesi.
-Anadolu Kavağına gelmeden önce Yüşa Tepe'sine ve Anadolu Kavağı merkezi geçtikten sonra Yoros Kalesine gitmeyi unutmayın.(Biz Nuray ve Ömer abiden söz aldık. Kıyamam, onlarda nereye gitmek istersek " tamam " diyorlar. )
 - Ulaşım :Üsküdardan veya Kadıköyden Kavacık'a direkt olarak gidebilir oradan da 15A otobüsüne binip direkt önünde inebilirsiniz..Avrupa yakasından gelecekler için bildiğim kadarıyla Sarıyerden vapur'a binip Anadolu Kavağı merkezine gelebiliyorsunuz.


Saygılar..

Share