31 Aralık 2015 Perşembe

Güle Güle 2015 ! Hoş geldin 2016 !


Yeni yılınız da sağlık, mutluluk , huzur , para hiç eksik olmasın :)

Rabbim tüm istediklerimizin gerçekleşmesini nasip etsin..

Kurtköy'de ilk Kar yağışını da gördük :)


Ve son olarak Yeni yıl , Yeni yıl , Yeni yıl, Yeni yıl herkese kutlu olsun :)


28 Aralık 2015 Pazartesi

2015 Nasıl Geçti ? / 2015 Değerlendirmesi

       Yeni yıla 3 gün kala bu yılı Ocak ayından Aralık ayına kadar değerlendirmek istedim.Genel anlamda güzel bir yıldı lakin unuttum sanmayın çok sayıda kadın cinayetlerini çok sayıda şehit haberlerini.Umarım kadın cinayetlerinin , şehit haberlerinin olmadığı güzel bir 2016 yılı geçiririz..Allah hayırlısını versin ! Amin.

          Kırmızıyla işaretlediğim yerlere tıklayarak bütün yazılarımın detaylarını okuyabilirsiniz ben sadece kısa bir özet geçeceğim :)


26 Ocakta ailelerimiz tanıştı. O gün ki heyecanı daha önce hiç yaşamamıştım. Nişanım da bile o gün ki kadar heyecanlanmamıştım..Valla aileleri tanıştırma,söz,nişan,düğün bunlar pek koşturmacılı işler.İşin içine girmeden kimse anlamıyor söyleyeyim :) Ben bile " aman ne olabilir ki " diyordum ama işin içine girince koşturman ayrı ,  her kafadan bir ses çıkması ayrı , kavgalarınız bile daha ayrı oluyor .. Şimdi düşünüyorum da eski kavgalarımız hiçbişeymiş :)


14 Şubatta Nişan törenimiz oldu.Daha doğrusu isteme,söz ve nişan bir arada oldu.Ay harbiden bayağı zayıfmışım o zaman ki kilomla bu zaman ki kilom arasında neredeyse 5-6 kilo var :(


Nişan törenimizin ardından 17 Şubatta İstanbul yine kar yağışına teslim oldu. Neden yine dedim? Çünkü Nişanım dan önce de kar yağıyordu sonrasında da. Allahtan o gün yağmadı :) Yoksa millet o kar da kışta gelemezdi.


30 Martta Kocan Kadar Konuş filmine gittik pek bir güldüm. Bunu yazmamda ki amacım ise sene de bir kere sinemaya gitmemiz :) İlk başlarda daha çok gidiyorduk zamanla ona da gitmemeye başladık. Nedenini bir türlü anlayamadım :)


5 Nisan ' da  Kız Kulesine gittik.Daha önceden ben gitmiştim ama bu sefer Nişanlıcığımla gidelim dedik :) Bir kaç kere gitmeye gerek görmüyorum açıkcası çünkü değişen birşey yok.İstanbul'a il dışından geliyorsanız veya İstanbul'da yaşayıpta hiç görmediyseniz muhakkak 1 kere gidin ama ikinciye pekte gerek görmüyorum yine de siz bilirsiniz :)


26 Nisan da Göztepe 60.yıl Parkı Lale Festivaline gittik.Burayı seviyorum.Hem elit bir yer , hemde parkın içi gerçekten insanı büyülüyor diyebilirim. Nisan ayında evleniyorsanız eğer Laleler varken burada dış çekim fotoğraflarınızı çektirebiliriz :)


17 Mayıs ' da bebekliğimi , çocukluğumu , genç kızlığımı geçirdiğim 20 yıl boyunca yaşadığım , ömrümün sonuna kadar oturabileceğim tek yer Suadiye'ye gittik.Bağdat caddesine sadece iki sokak vardı. 29 Ekim'de yürüyüşlere, konserlere az gitmezdik . Ah ah burnumda tütüyor :( Burada tekrar oturmak için piyangonun en az 1 Trilyonluk kısmının bana çıkması gerekiyor :)

Mihrabat Korusu

Yine aynı ay içerisinde 24 Mayıs'ta önce Mihrabat Korusuna çıktık ardından da Kanlıcada yoğurt yedik. Zaten Mihrabat Korusu'da Kanlıca da olduğu için sıkıntı olmadı :) Kanlıca denilince 'de ilk akla gelen Yoğurt olduğundan "yemeden de gitmeyelim " dedik .



1 Haziran itibariyle 5 yıl boyunca yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen Sevgili arkadaşım Nuray'ın görev değişikliğiyle farklı departmana gitmesinin ardından yine aynı iş yerinde çarprazım da oturan çok sevdiğim arkadaşım Nilüfere Merhaba dedim :)


Ramazanın bitmesinde sayılı günler kala Sevdiceğimle güzel bir yerde yemek yiyelim dedik ve 8 Temmuz da Üsküdar Filizler Köftecesine gittik. Ana yemekten daha bir iki lokma almıştık ki garsonun yapmış olduğu yanlış bir hareket sonucu Sevdiceğimin başından aşağı tavuklar, pilavlar döküldü bu hareketten dolayı biz kalktık hesabı istedik adamlar bizden hesabı almadılar :) Ay aklıma geldikçe hala gülüyorum ya.


Ah ah Kalbim Ege de kaldı. 

Bu yıl sadece üç güncük denize girebildim o da 16-17-18 Temmuz Didim'de Bayram tatilindeydi.Bence Didim gerçekten güzel bir yer suyu, havası.. Ne bileyim daha detaylı gezmek lazım diye düşünüyorum :)


Yıllık iznim devam ediyordu evde de kös kös oturmaktan sıkılmıştım hoop Teyzemlere gittim..
Hep beraber ne yapalım diye düşünürken 25 Temmuz'da uzun zamandır da gitmediğim Bab Bowling'e gittik.Çok eğlendim stres atmıştım resmen :)


2 Ağustosta Nikah şahidi bile olduğum evli çiftlerimizin evine ziyarete gittik :) Çekmeköy'de oturan arkadaşlarımızla önce kahvaltı yapıp sonrasında Lunapark'a gittik.


20 Eylül 'de can ciğer kuzu sarmam ,  kankam, dosttum , kardeşim dediğim arkadaşımı evlendirdim. Şimdi Ankara'da yaşıyor ve onu çok özledim :(


Kurban Bayramının 2. günü 25 Eylül'de ilk defa bir bayram da ailecek (gerçi eksiklerimiz vardı ama ) Acıbadem Saray Muhallabecisinde yemeğe gittik. Ortaya karışık ızgara söyledik ve tadı hala damağımda :)


16 Ekim 'de iş arkadaşlarım, Nişanlıcığım ve Ailemle kutladığım Doğumgünüm.


26 Ekim'de nikah tarihimizi aldık.Hangi tarihte evleneceğimi hala daha bir sır gibi saklıyorum sizlerden :) Valla ben söylemek istiyorum ama Nişanlıcığıma söz verdim..


                            Kadın cinayetleri ve şehit haberlerinden sonra beni bu yıl derinden yaralayan diğer bir konu ise iş yerinin 18 Kasım itibariyle Kurtköye taşınması oldu :( 1.5 Ay oldu ben hala alışamadım :(



              Kasım ayın da Kurtköye taşınmakla benim KPSS'ye asılmam arasında ki bağ iyice büyüdü. Yani bende anlamadım aklımda vardı aslında hazırlanmak ama kendim de -evlilik sürecindeyken- o gücü bulamıyordum ilk 1 ay her gün hergün neredeyse çalıştım (ama sadece iş yerinde) şimdiler de bu sayı düşüyor. Çünkü aklıma evlilikle ilgili birçok şey takılıyor onlara koşturuyorum ders çalışmaya kafa yoramıyorum ama yine de aksatmamaya da çalışıyorum. Türkçe'de 9 konuyu bitirdim bile..


18 Aralık da şirket içi gerçekleştirilen Yeni Yıl Eğlencesi / Silence Otel Ataşehir'de oldu. Şirketçe eğlendik :)

Aslında daha bir çok şey var ama içlerinden anca bu kadarını eledim :)

2016'ın bize sağlık , huzur , mutluluk ,  az biraz paralı, bol bol seyahatli, bol bol gezmeli bir yıl olmasını temenni ediyorum :)

Sizde 2015'i değerlendirmek ister misiniz ? 
Mim şeklinde yapmıyorum kimseyi zorunlu tutmak istemem ama olur da sizde yaparsanız yorum bırakın hemen okurum :)

Saygılar..

25 Aralık 2015 Cuma

Hangi Filmi İzledim ? "Ters Yüz (Inside Out)"


Kafanızın içindeki küçük seslerle tanışın

Filmin Konusu: Riley'in hayatı babasının işi nedeniyle San Francisco'ya taşınmasıyla baştan aşağı değişmiştir. Bütün hayatını geri de bırakan Riley'i yeni bir ev , yeni bir okul ve yeni arkadaşlıklar beklemekteydi..Peki ya o içinde ki duyguların cevabı neydi.? Zihninin içinde yaşayan, ona günlük tavsiyeler veren bu duygular (Neşe , Üzüntü, Öfke v.s.)Riley'in yeni hayatına alışmasını sağlarken işleri daha karışık bir hale getireceklerdir..Neşe,Riley'in her defasında olumlu düşünmesini sağlayan en önemli özelliğidir.Neşe'nin bile bu karışıklığı düzeltmesi beklediği gibi kolay olmayacaktır.

Filmin Türkçe Seslendirenleri: Aysun Topar (Neşe), Gupse Özay(Üzüntü), Engin Alkan(Bing Bong),Murat Şen(Korku),Ercan Demirel(Öfke),Suzan Acun(Tiksinti),Mısra Balkan(Riley)

Benim film hakkında ki yorumum: Öncelikle gerçekten son zamanlarda izlediğim en iyi anismasyon filmlerinin başında Ters Yüz geliyor diyebilirim. 

Filmin ilk 10 dakikası geçti.Sevdiceğimle birbirimize  baktık" çok mu çocuksu, başka film mi açsak" dedik.Sonra da "neyse başladık madem bitirelim "dedik izlemeye devam ettik.Ondan sonrasını sormayın inanın o kadar sardı ki beni ne çocuksu filmi, çocuğu koy benim gibi heyecanlı izlemez :)

İnsan beyninin nasıl çalıştığını o kadar iyi tanımlıyor ki , sevindiğimiz zaman,öfkelendiğimiz zaman, üzüldüğümüz zaman ki duyguları o kadar gerçekçi yansıtmışlar ki kendinizi bu filmin içinde bulabiliyorsunuz.Sanki gerçekten beyninizi yönlendiren birilerinin var olduğuna inanıyorsunuz..Bilinç altına itilen duyguları,hayali kahramanları v.s. gerçekten çok iyi anlatmışlar çok başarılı bir film..
Gupse Özay'ın Üzüntü'yü seslendirmesi kesinlikle çok yerinde olmuş. Çok beğendim gerçekten çok yakışmış ! 

Aslında bu filmi bayağı bir önce izlemiştim ama bir türlü yazma fırsatı bulamamıştım.Film bir çok dalda ödüle layık görülmüş ve izleyeciler tarafından puanlama oranı da bir hayli yüksekmiş.En iyi 250 Filmin arasına da girmiş.İzledikten sonra bayağı bir araştırma yaptım :) Ne yalan söyleyeyim en başta da dediğim gibi son zamanlarda izlediğim en iyi animasyon filmin başında gelir.

Çok fazla detay veremiyorum  sadece şunu söyleyeyim son sahne de Riley bir erkekle çarpışıyor erkeğin beyni " kız , kız , kız " diye bir o yana bir bu yana kaçışıyor çok güldük ya :)

Saygılar..

23 Aralık 2015 Çarşamba

Uzun Saç mı ? Kısa Saç mı ?


Bana göre bir bayanı güzel yapan tek şey elbette ki saçlarıdır. Uzun , kısa , boyalı , boyasız , katlı , katsız , kahküllü , kahkülsüz, önü kısa arkası uzun , kapalı bir bayan dahi kendi için, eşi için saçını boyatabiliyor, kestirebiliyor.v.s. çok çeşitliyiz biz bayanlar:) Kişisel mailime aldığım bir kaç mailden sonra bu konu hakkında bir post hazırlayayım dedim gelin hep beraber ölçelim tartalım..


Kısa saçlı olan fotoğraf 2012 yılından en son o zaman kestirmiştim.1.5 yıl kısa kullandım her üç ayda bir gider saçlarımı kestirirdim. Önleri uzun arkaları kısa modeldi.Nitekim Nişanlıcığım bile beni kısa tanıdı uzun saçıma pek alışamadı :) " Kestir şu saçlarını " deyip duruyor " az kaldı az evlenince ilk işim kestirmek olacak " diyorum. Etrafımda ki arkadaşlarımdan kimisi " sana uzun yakışıyor " diyor kimisi de " sana kısa çok yakışıyor " diyor. Valla kimisi de " her ikisi de yakışıyor karar veremiyorum "diyorlar. . Bana sorarsanız kısa saç her zaman daha modern gözükmektedir ve bir insan saçını bir kere kısa kestirdim mi alışıyor sürekli kestirmek istiyor..

Bir de çok soran var ama saçımda boya yok. Bir dönem saçımın aralarında kızıl vardı ardından siyaha boyatıp aralarına patlıcan moru attırdım. Sonrasında baktım ki olmayacak önce mavi siyah ardından siyah yaparak kendi saç rengime geri döndüm . Saçımda 7 yıldır boya yok. Kısa saçlıyken daha koyu gözükmesinin sebebi saçlarımın uçlara doğru gittikçe renginin açılması.Koyu kestaneyken açık kestane oluyor..Seviyorum saç rengimi ama boyatmam lazım. Yıllardır saçımda bir iki beyaz vardı bir şekilde kapatmayı beceriyordum ama şimdiler de sormayın daha da çoğaldı saçımı ayırdığım yerin hem sağında hem solunda önde iki tane kabak gibi parlıyor arkada aralarda kalanları hiç söylemiyorum bile...Esmer olduğum için ne renk boyatacağım bilmiyorum :(

Şimdi uzun saç ve kısa saçın artılarını eksilerini inceleyelim;


Saç Yıkamak : Uzun saçı yıkamak en az 20 dakika sürmektedir. Ben minimumu söylüyorum benim 25-30 dakikayı bile buluyor. Yani saçlarımı köpürtmek için bir hayli uğraşıyorum bir de gür ve kalın telli olduğu için köpürmesi de bir hayli fazla zor oluyor. (-)
              Kısa saçta böyle bir dert yok. Kısa kullandığım zamanlarda en fazla işim 15 dakika sürüyordu ve şampuanı az sıksam bile hemencik köpürü veriyordu. (+)



Saç TaramakUzun saçı (hele de benim gibi gür ve kalın telli saçlarınız varsa )taramak tamamen bir kabus oluyor.Banyo sonrasında resmen saçlarımı açarken ağlıyorum. Ne ara o kadar dolanıyor bu saç anlamıyorum ki. Her gün her gün olmasa da iki günde bir yıkanıyorum ve bu iki günde bu saç niye bu kadar dolanıyor. Resmen saçlarımı tararken kollarımın ağrıdığını hissediyorum.. Bir de banyodan banyoya da taramam ben saçlarımı. Her gün her gün tararım.Yazın biraz daha rahat ediyorum her gün yıkanınca o kadar sıkıntı olmuyor ama kışın hele ki iş yerinin Kurtköy'e taşınmasından sonra resmen nevrim döndü. Artık iki gün de bir 'e döndüm. (-)
               Kısa saçta ise böyle bir dert yok en azından küt kullanılan bir saçsa iki dakika da rahat rahat tarayabiliyorsunuz. (+)

Fotoğraf Kaynağı : KadinLive

Saç Kurutması : Bana sorarsanız en kabusu da bu !

                  Uzun saçı kurutmak resmen bir facia dönüşüyor diyebilirim. Hele de 2200-2300 W fön makinası kullanmıyorsan bu daha da facia. Bizim evde 2300 W bu kuaförlerin makinalarından vardı bozuldu yenisini alana kadar idareten küçük 1300 W olanı kullanalım dedim ama ne hacet yok yani yarım saat oluyor saç kurumuyor nemli kalıyor artık yoruluyorum bırakıyorum ertesi gün kalktığımda saçlarımın yarısı dalgalı yarısı düz ilginç bir şekil almış oluyor..Geçen gün hiç üşünmedim ve 40 dakika da saçımı kurutmakla uğraştım.Sonuç tamamiyle kurumuştu!Ben Kuaföre gidince kuaförler fenalık geçiriyor zaten :) yani kısacası kurutmak en az yarım saatimi alıyor. Bir de şunu düşünün eve gidip yemek yiyorum duşa giriyorum çıkıp oyalanmadan saçımı kurutuyorum bir bakıyorum ki saat 21.15-21.20 olmuş ee bana vakit falan kalmıyor ! (-)
                Kısa saçı kurutmak o kadar kolay ki anlatamam ya en fazla 10 dakika içinde saçların kup kuru oluyor kendine de fazlasıyla zaman ayırmış oluyorsun (+)


Saç Yağlanması Uzun saçta saç daha çabuk yağlanıyor en azından ben öyle düşünüyorum.Zaten hem cildim hem saçlarım yağlı gibidir.Bugün yıkanayım yarına yine yağlanıyor bir çözüm üretemedim şu saçlarımın yağlanmasına. Bu yüzden her gün her gün duş alıyordum ama her gün her gün yıkamakta önerilmiyormuş daha çabuk yağlanmaya yol açıyormuş.Artık zaten buraya taşındıktan sonra iki günde bire döndüm yapacak birşey yok. (-)
               Kısa saçta ise saçı sürekli düz kullanmak zorundasın. Evet saç düzleştiricileri, fön makineleri saçları daha çabuk yağlandırsa da kısa saçta bu o kadar da belli olmuyor. (+)



Saç Şekillendirme :  Uzun saçın herhalde tek güzel yanı saç sekillendirmesine müsait olması. Düğün dernekler de istersen düz fön çektir , istersen bukle yaptır , istersen topuz bu konuda kesinlikle uzun saça artım var. Ama uzun saça bakmak gerçekten çok zor ben saçıma hiçbirşey yapmıyorum yıkanıp kurutuyorum uğraşmıyorum uğraşamıyorum. Ama kısa saçta öyle değil kısa kullanacaksan düz kullanmak zorundasın.Bir de düğün dernekler de yaptırabileceğin saç modeli çok az ..(+)
Kısa saçın daha demin de belirttiğim gibi tek kötü yanı belli çeşit model yaptırmak oluyor.En fazla maşa oluyor oda benim saçım eskisi gibi çokta tutmuyor.(-)

Aklıma şu an bu kadarı geliyor :) Saçımla uğraşmayı pek sevmiyorum bakım falan da yapmıyorum.Evlendikten sonra balayına gidip dönelim ilk işim saçlarımı kestirmek olacak. Eski küt haline geri döndüreceğim Allahın izniyle :) Bu zamana kadar bekleme sebebim de evleneceğim zaman saçlarımı açık bıraktıracak olmamdı ama asıl kararımı gelinliğime göre karar vereceğim. Açık saça uygun bir gelinlik giymezsem ahdım var kına gecem de açık bıraktıracağım. Yoksa boşu boşuna uzattığıma yanarım :)


Saygılar..

21 Aralık 2015 Pazartesi

Yeni Yıl Eğlencesi / Silence Otel Ataşehir

Biz Şirket olarak yeni yıla 13 gün önce girdik :) 


Bu yıl ki eğlencemizin sunucusu Toprak Sergen'di ve unutulmaz şarkılarıyla da Six Pack eşlik etti.


18 Aralık Cuma günü saat 16.00'da mesaiyi bitirdik. Eğlence Ataşehir Silence Otel'de yapılacaktı. Otel büyük bir otel beğendim. Her ne kadar sadece giriş kısmını görmüş olsakta kendini belli ediyordu ve en güzeli de ana caddenin üzerinde olmasıydı. Brandium Avm'nin yanındaydı. AVM yakınlarında olmasının gerçekten büyük bir avantajı vardı ara servis olmadığı için (yani 23.00'dan önce servis olmadığı için ) erken gitmek isteyenler için önünden bir çok otobüs geçiyordu..
Benim pekte içimden gelmiyordu gitmek.Neyse ki kılık kıyafet serbestti yoksa klasik giyinilseydi hiç gitmeyecektim. 
Otele gittiğimiz de saat 17.00'a geliyordu. Herkes toplandı eğlencenin yapılacağı kapının önünde beklemeye başladık. Neredeyse 20-25 dakika bekledik. Erken kalkacaktım çok vaktim de kalmıyordu beklemekten de sıkılmıştık.


Kapı açıldı herkes hurrrraaa diye içeri girip yer kapmaya çalıştı. Yer kapsan ne hacet zaten kokteyl olacaktı her türlü ayakta kalacaktın ama bazıları yani önden girenler en arkalarda olan koltukları keşfedip kapmışlar ohh ne güzel valla.Biz iki saat ayakta kaldık :(

Salon gerçekten büyüktü çok fotoğraflayamadım.Sıkış tıkış olmamak güzeldi. Biz kızlarla hep bir masada toplandık.
Dediğim gibi kokteyl olduğu için kanepeler (yemedim zaten bir ucundan tadına bakayım dedim beğenmedim) , kuruyemiş , havuç salata bir ara dağıtılan tavuk parçaları (daha başka dağıtılmışsa da ben görmedim ) ve alkollü alkolsüz içecekler.


 Önce ödüller dağıtıldı 10 yıl ve 10 yılı aşkın çalışanlara plaket verildi bayağı uzun sürdü. Benim de az vaktim vardı iyice daralıyordu.

Biz Six Pack'i bekliyorduk ki bir baktık bizim şirket çalışanları çıkıp şarkılar söyledi. Bence çok daha güzeldi. Eski 45'likler den" hoş görsen affet gitsin aldırma " , " hür doğdum hür yaşarım "  Yeni şarkılar dan İK'da çok sevdiğimiz bir arkadaşımız var kendisi sarışındır " gel gel sarışınım" söyledi :) Ay çok tanımıyorum ama  biri çıkıp " içerim ben bu akşam " söyledi .. Hatta öyle ki en sonunda bu rock görünümlü ekibimiz " hayatı tesbih yapmışım " bile çalıp söyledi :)



 Yani fotoğraflar farkındayım aman aman değiller :) Ama o ortam da elimden anca bu kadarı geliyordu.

 
        Çekiliş yapıldı . İphone 6S' ler mi dersiniz , tablet bilgisayarlar mı dersiniz , bilmem ne oteller de kahvaltılar mı akşam yemekleri mi dersiniz. Benim hiç mi hiç şansım yoktur. Nitekim de öyle bir çöp bile çıkmadı :) Hatta bilmem farkında mısınız ama bloglarda ki çekilişlere bile katılmam şansım yoktur gerçekten.Emin olun bir yerde iki kişi olalım diğerine çıkar bana çıkmaz :) O kadar şanssızım anlayacağınız..

      Arkadaşımın eşi bizi almaya gelmişti tam da o sırada giriş Six Pack grubu çıktı.Apar topar çıktık pek dinleyemedim..Ama günü özetlersek güzeldi ve eğlenceliydi :) Geçen sene ki gibi Grup 84 çıkaydı daha iyiydi ama olsun buna da şükür :)


Saygılar..

15 Aralık 2015 Salı

Gelinlik Seçimi / Önerisi / Tavsiyesi


Her genç kızın en güzel rüyasıdır gelinlik giymek..

Biz bayanların eminim ki yıllardır aklında " nasıl bir gelinlik giyeceğine " dair  hep bir hayalleri vardır..Ama kimse istediği gibi bir gelinlik bulamamıştır daha doğrusu bulmuştur da başka gelinlikleri denerken fikirleri değişmiştir. Nitekim etrafım da çok arkadaşım var bu şekilde fikri değişen :)

Fotoğraf Kaynağı: Modabulutu

Benim hayalim de hep taşlı modeller vardı. Aynı yukarıda ki fotoğrafta olduğu gibi . Ama sonra ne değişti , neden değişti bilmiyorum ama artık eskisi kadar bu modellere pek bakmamaya başladım. Galiba o genç kızlığımda ki "gösteriş meraklılığı" sona erdi daha sade , daha zarif modellere bakmaya başladım..

Fotoğraf Kaynağı: Kadinlopedi

Mesela bu üstte gördüğünüz fotoğrafta ki gelinlik çok zarif , çok şık ve çok sade. Yalnız bu hatun kişisinde güzel durduğu gibi bende de güzel durur mu onu bilemeyeceğim :) Eskiden kesinlikle straplez bir gelinlik olsun istiyordum ama galiba zaman geçtikte onu da istememeye başladım :) Yaş ilerliyor diye mi böyleyim acep ?

Fotoğraf Kaynağı: Hanzade Moda

İşte bu gelinlik beni benden aldı ! Bu tarz bir gelinlik istiyorum. Straplez ama üstü tüllü. Oynarken falan aman düşecek sorunu yaşamam. Gerçi onu ona göre ayarlıyorlar biliyorum.Ama giyen bir kaç arkadaşım da dikkat ettim de oturdukları zaman biraz açılıyor yani göğüs kısmı biraz da olsa gözüküyor. Ben öyle şeylere gelemem takıntılıyım arkadaş :) Bir arkadaşımın görümcesi gelinlikçi dükkanında çalışıyor arkadaşım sordurdu bu gelinliğe" 2.000 tl "cik demiş.Aslına bakarsanız piyasaları düşününce normal geliyor bana bu fiyat. Eylül'de arkadaşım evlendi o da 2.000 TL'ye kiralamıştı.Bir de gerçekten straplez ile üsttü tüllü , işlemeli gelinliklerin fiyatları arasında fark var. Straplez gelinlikleri 1500-1800 TL arasında bulabiliyorsunuz ama bu tarz gelinlikler en az 2.000 TL'den başlıyor.

Gerçekten bende gelinlikçiye gittiğimde fikrim değişir mi bilmiyorum ama bu en sonda ki gibi bir gelinlik bulursam hiç kaçırmayacağım  :) Kafama belli ki takmışım ve rüyamda da bu tarz bir gelinlik giydiğimi görüyorum. Bir de nedense artık bembeyaz bir gelinlik görmüyorum modası mı geçti ne ? Ben esmer olduğum için bembeyaz olsun istiyordum ama artık neredeyse bembeyaz gelinlik giyen çok az . Gelinlikçilerin önünden geçerken bile hep kırık beyaz gelinlik görüyorum.

Eğer bu sonuncusu gibi bir gelinlik giyersem 3 yıldır uzattığım saçlarımı açık bıraktırma ihtimali olmayacak. Çünkü böyle bir gelinliği giyip üstüne saçımı açık bıraktırırsam gelinlik kendini göstermeyecek. Neyse bende o zaman saçımı kına da açık bıraktırırım :)
Saç toplanmasından gerçekten hoşlanmıyorum hatta bazen saçlarımla ilgili kişisel mailler de alıyorum " boya var mı , bakım yapıyor musunuz " diye. Hayır hiçbirşey yapmıyorum :) Bununla ilgili de farklı bir post hazırlayacağım..

Sizin de fikirlerinizi , önerilerinizi ve nereden alabileceğim konusunda yorumlarınızı bekliyorum :)

Saygılar..

14 Aralık 2015 Pazartesi

Sevgili Günlükcüm / 33 "Kurtköy de İlk Cumartesi "

                                                                     12.12.2015


Sevgili Günlükcüm ;


Aslında bu postu cumartesi günü yazmıştım ama maalesef o kadar yoğun oldum ki paylaşmaya bile fırsatım olmadı..

Eminim ki sizde benim gibi cumartesi mesailerinden nefret edenlerdensinizdir.. Hatta belki şimdi birileri bu yazıyı okuduğunda " oda birşey mi benim hafta sonu iznim bile yok hafta da bir kere oda hafta içi" diyordur.Hak veriyorum. Ama benim bünyem buna pek alışık değil. Özellikle şu taşınma sürecinden sonra hiç değil..Çengelköydeyken işe geç gidebiliyordum mesai saat 08.00 'da başlasa da hafta sonu biraz daha durgun olduğundan saat 09.00-09.30'da başlıyordum ama bugün yine 08.00'da mesaiye başladım. Hafta içi sabahları 06.00'da uyanırken bugün 06.20'de uyandım. arada dağlar kadar fark yok anlayacağınız.. Akşam çıkışı zaten muallakta ! Çengelköy de çalıştığım da 13.00-14.00 yani yoğunluğa bağlı erken çıkıyordum burada erken çıkış ihtimali o kadar yüksek gözükmüyor saat 15.00'dan önce çıkamam diye tahmin ediyorum. Malum sanayi bölgesindeyiz ve erken çıkışlar için tek bir saat var oda 15.00. He bu serviste seni kartal metrosuna kadar bırakıyor sonra başının çaresine bakıyorsun. Zaten metroya bin , oradan otobüse bin derken saat oldu mu sana 17.00 ! Pek moralim bozuk. Ne aileme , ne Nişanlıcığıma hiçbir şekilde vakit ayıramıyorum.Akşam 22.00 oldum mu benim gözler kapanıyor. Hafta içi kendime dair yaptığım hiçbirşey yok. Bütün işler hafta sonuna kalıyor. Eee gördüğünüz gibi çalıştığım için de tek dinlenebilecek noktam pazar günleri onda da hiçbirşey anlamıyorsunuz !

Kurtköye taşındıktan sonra ki değişimlerim ;




* Kilo oranım ! Taşındığımdan bu yana (3 hafta da) 1.5 kilo aldım. Bu gidişle gelinliğin için duba gibi görünücem. Ben stres yaptıkça daha çok yemeğe başladım. Bir de düşünün sabahın 06.30'unda evden çıkıyorsunuz. Annem sağolsun bana sandviç hazırlıyor onu şirkete gidince yiyorum oluyor size saat 08.00. Öğle arası 12'de veya 13'de o zaman da öğle yemeği yiyorsunuz ki ben evden zeytinyağlı getiyorum. Eee akşam saat 20.00'dan önce evde olamadığınız için gün içinde meyve , çubuk kraker , çoğunlukla çikolata tüketiyoruz. Akşam da pertim çıkmış şekilde eve giriyorum.Yemek yemeğe halim yok ama karnımda şimşekler çakıyor.20'den sonra yemeği yiyorum iki saat sonra uyuyorum bunu her gün tekrar ettiğimi düşünün. Belki yürüme mesafem de sabah 10 dakika akşam 10 dakika. Onun haricinde yürüme mesafem de yok ! Eee ben almıyım da kilo kimler alsın ?



* Uyku düzenim ! Saat 07.00'da kalkmaya alışmışım ve 18.30 da eve girmeye alışmış olduğum için tamamiyle farklı bir düzen oldu . Daha doğrusu düzensizlik ! Oysa eskiden de servis yokken Suadiyeden kalkıp işe gidiyordum. Ama o zaman daha gençtim.Böyle deyince herkes gülüyor "sanki çok yaşlısın " der gibi. Ama doğru daha atiktim, daha hızlı hareket ediyordum en önemlisi kafam şimdilerde ki gibi dolu değildi. Sürekli baş ağrısı yaşamıyordum , sürekli burun akıntısı ve boğaz ağrısı çekmiyordum.Sürekli uykusuz modda gezmiyordum.Şimdilerde hem erken yatıyorum uykusuz oluyorum hemde evlilik sürecindeyken sürekli birşeyleri düşünmekten başıma ağrılar giriyor kafam çok meşgul.Öyle sabahta akşam da serviste uyuma alışkanlığım yok. Nasıl alışkanlık edeceğim bilmiyorum.

Fotoğraf Kaynağı : http://www.indigodergisi.com


* Kendine vakit ayırma ! Aslında bunu yazıp yazmama konusunda kararsız kaldım çünkü kendime hafta içi hiçbir şekilde vakit ayıramadığım gibi aileme de , nişanlıma da vakit ayıramıyorum. Evet Nişanlıcığımla hafta da bir de olsa hafta sonu görüşüyoruz. Ama şu an için ailemi daha ön plana tutmak zorundayım. Bir kaç ay sonra evleneceğim ve onlardan ayrı bir hayat süreceğim belki hafta da bir belki iki hafta da bir göreceğim.Annem akşamcı olduğu dönemde ben o gelene kadar uyumuş oluyorum ve birşey diyeyim mi geçen hafta annemin yüzünü iki gün hiç görmedim.

* Sigara içme oranı ! Her ne kadar övünelecek birşey yapmıyor olsam da buraya taşınmanın belki de tek artı yönü bu ! Gün içinde içtiğim sigara oranı değişmedi ama akşam eve gidince içme oranım değişti. Eskiden eve gittikten sonra 4 tane içiyorsam şimdi 1 veya 2 oluyor. Bu durum beni  sevindirmiyor değil belki bu gidişle bırakmam da daha kolay olur hem de maddi açıdan da cebe rahatlık oluyor.

Daha anlatmak isteyipte anlatamadığım çook şey var..Mesala cumartesi günü çıktım ya işten güya erken çıktım 15.00'da ama neredeyse saat 18.00'dı eve gittiğimde yani sadece 1 saat erken gelmiş oldum o kadar.

Siz siz olun kesinlikle evinizin bulunduğu yerden çok uzak bir yerde çalışmayın. Ne kendinize , ne ailenize , ne de sevdiklerinize vakit ayıramıyorsunuz..


Saygılar...

10 Aralık 2015 Perşembe

Hangi Filmi İzledim ? "Kara Bela"



Filmin Konusu: Hayatını hep kurallarına göre yaşayan Kudret , art arda yaşadığı tatsız olaylardan sonra intihar girişiminde bulunur ve rüyasında Annesini görür. Annesinin Kudret'e verdiği bir görev vardır ve bu görevi yerine getirmek için İstanbulda ki hayatını bırakıp "Kara Bela " ismini verdiği arabasıyla birlikte Gaziantep'e doğru yola çıkar.Yolculuğu boyunca Kara Belanın da Kudret'in de başına gelmeyen kalmaz.Ama en sonunda Kudret hem dostluğu hem de kuralsız yaşamanın ne demek olduğunu öğrenecektir..

Filmin Oyuncuları: Cengiz Bozkurt (Kudret) , Seda Bakan (Burcu) , Erkan Kolçak Köstendil (Güven) , Cihan Ercan (Efkan)

Benim film hakkında ki yorumum: Kesinlikle sıkılmadan izleyeceğiniz Türk Komedi filmi diyebilirim :) Öyle küfürlere yer yok ne bileyim ailecek bile oturupta izleyebilirsiniz.Her yaşta insanı güldürebilecek bir potansiyele sahip.

Senaristliğini ve yönetmenliğini Burak Aksak yapmıştır.Burak Aksak deyince eminim ki birçoğunuzun aklına Leyla ile Mecnun geliyordur..Oyuncular çok iyi seçilmiş öncelikle bu konuda tebrik etmek lazım. Çünkü hepsi rolünün hakkını vermiş. Cengiz Bozkurt, Seda Bakan , Erkan Kolçak Köstendil hepsi rolüne yakışmış diyebilirim.

Film güldürüyor güldürmesine de filmin ortasında sonunu düşünmeye başlıyorsunuz "kesin böyle olacak "diyorsunuz nitekim öyle de oluyor. Yani abartılacak , esrarengiz bir konusu yok sadece gülmek isteyenler için güzel bir komedi filmi,tavsiye ederim :) Yalnız iki sahneye dikkat  !  Bir tanesi " kamu spotu" sahnesi diğeri de  " barda dans ederken ki cengiz bozkurt'un halleri " :) Ay ben çok güldüm özellikle bu sahneler beni benden aldı diyebilirim :)

İyi Seyirler.
Saygılar...

7 Aralık 2015 Pazartesi

Çimen Pasta Cafe / Üsküdar

Daha önce ki bir post'umda burayla ilgili hani "bir geçerken uğrayalım hesabı yapmışım" kısaca bir bilgi vermişim. Ama o günden sonra çok değişiklik olmuş bunla ilgili biraz bilgi vereyim size.

21 Kasım Cumartesi günü Annemle birlikte Üsküdar'a yemek takımı bakmaya gitmiştik. Dolandık ettik yemek takımını aldık onu farklı bir postta yazacağım.Ardından baktık ki karınlar acıktı Çimen Pasta Cafe'ye gittik.

 Çimen Pasta Cafe ; Üsküdar Ahmediye'ye doğru çıkarken sağ da Hacıoğlu ,  Burger King var biraz ilerisinde kalıyor.


En üst katına geçtik. Eskiden sadece asansörden indiğiniz zaman sol tarafta açık alanı vardı şimdi ise sağ tarafına da yapmışlar hatta o kadar genişletmişler ki ben bile " burası bu kadar büyük müydü " dedim. Yani ne bileyim arkadaşlarla toplanmaca , aile yemekleri falan rahat yapılır o derece söyleyeyim..
Isıtma açısından da gayet iyi oturduğun yerde üşümüyorsun. Yalnız çok kalabalık oluyor onu söyleyeyim. Ki biz havanın bir öyle bir böyle olduğu bir zamanda gitmemize rağmen o kadar kalabalıksa yazın hiç düşünemiyorum :)

                              

Aslında acıkmıştık ama ne yememiz gerektiği konusunda  bir fikir edinemedik. Bir yandan açım bir yandan değilim yani ilginç bir mide çatışması yaşıyordum bizde en sonunda ortaya söyledik ;
Paçanga böreği , ızgara köfte ve soğan halkası. Annem asitli içecekler içmez ayranı da uykusu gelir diye içmedi. Yemeğin yanında çay içti , bende ayran.

Paçanga böreği güzeldi ve dolu doluydu zaten onu yiyince midenizin yarısı doymuş oluyor :)
Soğan halkalı da fena değildi. Izgara köfteye gelecek olursak yani köfteler sanki çok pişmemiş gibi geldi bana. Bu yüzden yerken pekte keyif almadım yalan yok :)


Yemek sonrası da annemle birlikte birer çay daha içtik ama tatlı yiyemedik.. Zaten bir hayli fazla doymuştum.
Yalnız size tavsiye edeceğim tek şey buraya geldiğiniz de ve eğer seviyorsanız muhakkak Ek'lerden yerin derim. Gerçekten çok ama çok güzel bir tadı var :)

Toplam 47 TL verdik. Yemek kartları da geçiyor haberiniz olsun .

Saygılar..

Share