21 Nisan 2014 Pazartesi

Sevgili Günlükcüm / 8

                      21.o4.2o14/ Pazartesi

Sevgili Günlükcüm ,

         Cumartesi (19.o4.) ve Pazar (20.o4) iki günde Sevgilimin , Askerimin , Bitanecik Aşkımın Çarşı günüydü.2 günde de Sevgilim için fedakarlık yapıp sabahları erken kalktım. Güzel güzel konuştuk bitanemle .."Gelmek istiyorum " dedi " Az kaldı sabret aşkım " dedim.. Bende kendimi az kaldı diye avutuyorum, evet aslında hesaplayınca az kaldı sayılır 49 veya 50 gün sonra geliyor..Ama sorun o 50 günü bana ve Serhatıma ? O burun kıvırdığımız 50 gün bile insana bir ömür gibi geliyor.Kimse başına gelmeden bilemez.. " Ne kadar kaldı Serhatın " diyorlar " 50 gün " diyorum " aaa az kalmış ne kadar da çabuk geçti " diyor herkes , bende bir başlıyorum çıldırmaya (=  "ee tabi size göre hava hoş , siz beklemiyorsunuz , size göre göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor , bide bize sorun "  diyesim geliyor ama diyemiyorum. Daha önceden Asker yolu bekleyenlerden başka kimse beni anlamıyor (= Şu Askerliğin özlemek dışında ki  en kötü olayı da ne biliyor musunuz ? Yanında olmasını isteyipte yanında olamaması.. Evet uzaktan uzağa birbirine özlemi oluyor insanın , aşkı kuvvetlendiriyor bu özlem.. O seni aradığında eskisi gibi değil daha çok heyecanlanıyorsun , O sana mesaj attığında eskisi gibi şu işimi bitireyim sonra mesaj atıyım demiyorsun anında cevap vermek istiyorsun çünkü özlemişsin ve ondan gelecek bir telefona , ondan gelecek bir mesaja bakıyorsun artık..Bir çok kez " Keşke yanımda olsaydı " dedim.Kuzenlerimin doğumgünü oluyor, arkadaşlarım nişanlanıyor , evleniyor " Keşke yanımda olsaydı   "diyorum . İlla özel zamanlar için de değil. Molaya çıktığımda elele gezen çiftleri görünce, sinirlendiğimde , duygusallaştığımda , birileriyle tartıştığımda "yanımda olsaydı elimi tutsaydı , beni sakinleştirseydi "diyorum..Bana sadece " Geçecek aşkım " demesini bile o kadar özlüyorum ki. İstanbuldayken " geçecek geçecek diyorsun geçmiyor ama " diyordum şimdi ise yanımda olsa da sadece " Geçecek " dese. O hayran olduğum gülüşüyle bana baksa , o tok ses tonuyla beni tekrar aşık etse kendisine..Ben bu aralar gerçekten çok duygusallaştım. Zaman daraldıkça duygusallık ikimizde de ön planda.Biz Sevgilimle sabretmeyi , birbirimizin ayrılmaz bir bütün olduğunu Askerlik sayesinde öğrendik..Elbette ufak çaplı kavgalarımız oluyor ,Sevgilim askerdeyken bile benim alttan almam gereken konularda alttan almamakla direniyorum , Sevgilim de bazı şeyleri gereğinden fazla sıkıyor ama yinede biz ayrılmaz bir bütün olmuşuz birbirimizden kopmuyoruz. Zaten Sevgilimin bende en çok sevdiği huy. Her ne kadar kavga etsekte , her ne kadar kızgın olsakta , kırılmış olsam da kırılmış olsada beni aradığında veya mesaj attğında "telefonum açıktır" hiç kapanmaz. Hayatta kapatmam veya hayatta cevap vermemezlik yapmam , aradığında açmamazlık yapmam..Bu Serhatım içinde geçerli , oda kapatmaz, oda mesaj atar , o da açar..Biz birbirimizi tamamlıyoruz...!
      İşin içinde Sevgilim varsa sayfalarca onunla ilgili yazı yaz deseler hiç düşünmeden yazarım (=

         Cumartesi günü Sarı Kuzumun doğumgünüydü.. Normalde 23 Nisan ama bütün aileyi anca haftasonuna topladığımız için Cumartesi günü yapalım dedik bu hafta sonu da diğer Kumral Kuzunun doğumgünü (= Onunda normalde 24 Nisan onunkinide Allahın izniyle bu hafta Pazar kutlayacağız.






                         


         Kuzularımın ikisinede Lego aldım (= Emre ve Ekrem Lego istiyorlarmış biri Ev 'li Lego biri Arabalı Lego. Küçük Teyzem onların istediğini aldı eh bende farklılık yapıyım dedim Uçaklı Lego aldım (=

Ada kuzuma içimden geldiği için  Barbie aldım.Özel bir sebebi yok hatta verdiğimde hediyeyi " Neden aldın Yağmur Abla" dedi.Çocukta şaşırdı bayram değil seyran değil Yağmur Ablam neden Barbie aldı diye.. bende "içimden geldi " dedim.. Açtı hediye paketini " Gerçekten çok teşekkür ederim " dedi bende " Gerçekten çok beğendin mi " dedim. (= Teyzeme sordum da çok beğenmiş ama utanmış.10 yaşında ki cadı kız kendini borçlu hissetmiş  (= Emrecikte ogün açmadı hediyesini dün açmış , oda çok beğenmiş..Çocukları sevindirmek kadar güzel birşey yok..

                         

Doğumgünü Süslemeleri :)


                         

     Menümüz ; Gül Böreği , Pizza , Makarna Salatası , Kısır , Zeytinyağlı Yaprak Sarması ve Kurabiye :) Kurabiye dışındaki tüm yiyecekler El yapımıdır :) Özellikle Anneciğimin yapmış olduğu Pizza dillere destan oldu.2 tepsi Pizzadan tek bir tane bile kalmadı. 


                        

           

        Sarı kuzumun bebeklik hallerine her baktığımda keşke bu çocuk küçülse diyorum o kadar tatlıydı ki ısırıyordum. Maşallah benim Sarışınama.Ablası onun gülüşünü yer yer..



Pastayı getirme işi bana düştü.Pastanın üzeri ; Futbol sahası ve futbolcular var.Mumlar , futbolculara değmesin diye ağır ağır yürüyordum :)



Burada dilek tutuyor :)

                                 

                                           





       








          
                      Küçükler büyüdükçe bende anlıyorum ki yaşlanıyorum artık :) Hepsi elimde büyüdü sayılır. Onların büyümelerini görmek güzel de kendi yaşının ilerlediğini bilmek kötü . Küçükken her çocuk gibi  bende çok meraklıydım doğumgünlerine..Şimdi ise , olsa da olur olmasa da diyorum.Hatta " doğumgünü kutlamasını sevmem " diyenlere çok şaşırırdım. Doğumgünü ya bu , senin doğduğun gün derdim şimdi ise onları anlıyorum yaşlandıklarını söylememek için doğumgünü kutlamasını sevmiyorum diyorlarmışta daha yeni anlıyorum :)

                                                        Saygılar...

                                                        Şafak : 50 /Nevşehir


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Share