27 Mart 2014 Perşembe

Ben Bir Ceviz Ağacıyım Gülhane Parkında :)

                              Sonbaharın ortasında , güneşin yaktığı şu son yazdan kalma günlerin tadını çıkaralım dedik.Sevgiliminde askerliğine son 2 ay vardı , doğumgünüme de sadece iki güncük kalmıştı , o sıralarda yoğun bir iş temposundaydım.. Mesailer, haftasonu full time çalışmalar derken  Kurban Bayramı öncesinde kafa dağıtmak istedim. Sevgilime " Aşkım vapura binelim, Eminönü oradan da Gülhaneye geçelim mi " dedim oda el mahkum kabul etti.  İçinden de diyordur " bu kızın istekleri bitmiyor " diye. Haklı da :) hele bende ki vapur sevdasına ne demeli bilinmez.Herhalde denizsiz bir yerde yaşayamam ben ya..Balıkesire bile gittiğimde " ya aşkım ilçelerinde ne güzel deniz var ama merkezinde deniz yok çok ilginç dimi. En azından deniz olsaydı bir sahil havası alırdık " demiştim.
14 Ekim 2o13 Arefe günü Millet 9 gün izin yaparken biz çalışıyorduk neyse ki yarım gün çalıştım Sevgilimi aradım " Aşkım ben çıktım sende hazırlan otobüse bin bende buradan binerim" dedim. Vapur denilince aklıma ilk gelen şeylerden biri Simit- Ayrandır :) Pastaneye gittim hemen 3 tane simit aldım birini kendime birini sevgilime birini ise Martılara :) Ciddiyim martılara özel simit aldım.. İki tane de ayran.. Pastaneden çıktım bakkala uğrayıp çikolata , sakız v.s aldım ve otobüs durağında Sevgilimi beklemeye başladım. Yaklaşık bir 10 dakika sonra 15B otobüsü geldi Sevgilimle kapının girişinde buluşup arkalara doğru ilerledik. Hemen yer boşalıncada karşılıklı oturduk. Üsküdara indiğimiz de Eminönü Vapurunun kalkmasına bir 15 dakika vardı birer sigara içip beklemeye koyulduk. Vapur geldiğinde ise hemen binip en üst kata çıktık.. Tek tük martılar vardı simit atıyordum beğenmiyorlardı . Burun kıvırıp gidiyorlardı.Vapur daha hareket etmediği için denize düşen simitleri balıklar yiyordu bizde madem martılar yemiyor balıklar yesin diye denize attık . " Of aşkım ya ben ne güzel martılara simit atcaktım " dedim Sevgilim " göç etmişler aşkım " dedi ben ise " Onlarda belki akrabalarına Bayram Ziyaretine gitmişlerdir " dedim :) Sevgilim suratıma uzun uzun bakmakla yetindi .. Martılar simitleri yemeyince balıkcıkların karnı doydu bu arada öğle yemeği yememe rağmen ben bir tane simiti daha mideye indirmiş oldum :)








Vapurdan indik yürümeye başladık.. Eminönünün vazgeçilmezlerinden biri tam karşımızdaydı ; Eminönü Yeni Camii .. Kuşların yem savaşı , çoluk çocuğun koşturmacaları , yabancı turistlerin fotoğraf çekimleri derken müthiş bir manzaraya şahit oluyor insan.. Ve düşünüyor kimbilir eski zamanlarda buralar nasıldı ?

Bu manzara eşliğinde bizde hemen kendimizi Selfie 'liyoruz :)


Eminönünün vazgeçilmezlerinden diğeri ise Kapalı Çarşıdır . Yalnız biz Aşkımla, Kapalı Çarşıya gitmedik ama Eminönüne gelen Kapalı Çarşıyı görmeden gitmesin :) İncik boncuk , halılar , hediyelik eşyalar ve daha bir sürü şeyi muhakkak görmeniz ve hatıra olarakta almanız gerekmektedir. Nokta.! :)


Sevgilimle Eminönünden Gülhaneyiye kadar yürümeye karar verdik. Zaten hava da pek güzeldi bu yüzden yürümek en doğru karardı :) Bugün bayram öncesi olduğu için etraf bayağı kalabalıktı. Sevgilimle ara sokaklara girdik yürüyorduk. Önümde turist bir kız yürüyordu saçları upuzun ve kıvırcıktı. Serhata " Tutup saçını çekesim geldi " diye elimle gösteriyordum kız arkasını dönünce benim elim hava da kaldı sonra hemen indirdim :) kız Allahtan turisti de bir şey anlamadı.. Serhatada baktım kıs kıs gülüyor bende başladım gülmeye :) Aslında kötü bir niyetim yoktu saçınıda çekmicektim sadece içimden geleni söyledim o kadar :)


Gülhaneye geldiğimizde miss gibi mısır kokusu karşılıyor bizi tıka basa doluydum ve sadece 1 tane Mısır aldık ortadan ikiye böldürdük. Daha önce yediğim Mısırların tadı bir başka güzeldi de bu yediğimiz ne bileyim yahu çok kuruydu yiyemiyordu insan. Normalde ısırdığında koçanından akan sudan eser yoktu. Zar zor yedik.





Küçükken annem beni Gülhane Parkına getirirdi tabii şimdi parktan eser yok :)

Şirket masamda bu fotoğrafım asılıdır. Sürekli olarak raptiyelerle sabitlediğimden resmin altı yıpranmış :(  Değişmemişim galiba ? Bir çok insan öyle diyor . O zamanlar saçlar lüle lüle şimdi ise düzleşmiş o kadar :) Bazen kendi fotoğraflarıma baktıkça kendimi ısırasım geliyor :)
Bu fotoğrafa bakınca hep şu soruyo soruyorum : Arkadaki çoluk çocuk şimdi ne yapıyordur acaba ? :) Düşünsenize arkadaki balonlu kız " aaa o benim " diye ortaya atılıyor falan =D sanırım fazla hayal kuruyorum..Konudan uzaklaştım iyice..



 Sevdiceğimle Gülhanenin içini turluyorduk. Baktım Gökkuşağı çıkmış " Aşkım sen geç elinide uzat bakalım nasıl duracak " dedim çokta güzel bir fotoğraf olmuş. Normalde benim profesyonel makinemle çekiliyordu fotoğraflar ama apar topar işten çıkıp direk gittiğimiz için ve aslında planlı olmadığı için telefondan bu görüntüyü yakaladık.Sevgilimin İphone'u sağolsun görüntü kalitesiyle güzel bir fotoğraf yakalamış olduk :)



Benimde gökkuşağı sanki içimden çıkmış gibi duruyor :) Sevgilimin ki bence daha güzel olmuş :)







Şu havuzun önünde o kadar çok fotoğraf çektiren insan var ki . Bizde birinden rica ettik onlar çekti fotoğrafımızı ve tabii karşılığı olarak bizde sizin fotoğrafınızı çekebiliriz dedik :) Bizde onlarınkini çektik ve beraberliği sağladık =D




Etrafı gezdikçe sağlı sollu çiçeklerin sıralanışı , arkasında ise sıra sıra dizilmiş ağaçlar , ağaçların arasında güneşin ara ara bizi yakalaması , temiz hava..Yanımda sevgilim , huzur bulduğum insan..Mutluluğum , ışığım , aydınlığım..Herşeyim.. Seni çok seviyorum..


Gülhane Parkının içinde ;  İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi var ama biz ziyaret edemedik başka bir gün gitmeyi düşünüyoruz. İstanbulda yaşıyoruz diye geçiniyoruz daha gitmediğim o kadar çok müze var ki.. Sevgilim gelsin de bir :) Zavallım benden çekeceği var.


Şafak : 75 / Ardahan

Saygılar...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Share