30 Mayıs 2015 Cumartesi

Bugün 30 Mayıs 2015 !



4 yıl önce " yoğun ısrarların" sonucunda beni dışarı çıkarmaya başladığın tarih bugün.. 30 Mayıs..
O günü hala daha ilk gün ki gibi hatırlarım öncesinde Çengelköy Çınaraltına gitmiştik sonrasında ise Kahverengi cafe'ye :) Daha önce bugünle ilgili o kadar çok post yazdım ki.Artık bizi herkes tanımaya başladı.

Ömrüm,nefesim, herbirşeyim.
Canım Aşkım benim ,  bugünümde de yanımda olamayacaksın..Ama kalbimdesin , kalbindeyim..
İyi ki varsın , iyi ki seninleyim..
Seni Çok Seviyorum..!



29 Mayıs 2015 Cuma

Nuray'a Veda Nilüfer'e Merhaba

Sevgili blogger arkadaşlarım. Daha önceden farklı postta belirtmiştim 5 yıl boyunca yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen Sevgili arkadaşım Nuray'ın farklı bir departmana yükselmesiyle yanıma gelecek olan kişinin sevdiğim bir insan olmasını ümit edip durdum :) Nitekim öyle de oldu.


Nuraycığım hala daha gitmedi ama pazartesiden itibaren yok. İkimiz de şakaya vursakta pek bir hüzünlüyüz " gitme aklım sende kalır uyuyamam geceleri " şarkısını söylüyoruz.. Gözlerim dolu dolu oluyor fakat ağlamak yok dedik . Hatta Nuray'a " Sen git bende gelcem yanına bak " diyorum. Kısmet bu işler.. Ya bir düşünün haftanın 5 günü 10 saatinizi yanyana geçiriyoruz . Üstüne üstlük haftasonları da sürekli telefonla konuşuyor bazense yüzyüze görüşüyorsunuz. Ben Annem'i bile günde 2 veya 3 saat ya görüyorum ya görmüyorum. Sevgilimi zaten sormayın sadece hafta sonu oda işi falan yoksa... İnsan çok alışıyor ve nedense gideceğine inanmıyor. Sanki yıllık izne çıkacak bir hafta sonra gelecekmiş gibi hissediyorum. Gerçekler acıdır öyle birşey olmayacağını ikimizde biliyoruz. Anca molalarda görüşürsek görüşürüz. Oda bizim sınırsız bir mola saatimiz de yok.. Bugün son kez beraber yemeğe de çıktık hatta diyorum " son kez şunu yapalım " , " son kez bunu yapalım " diye.. İşten ayrılsa ne olurdum bilmiyorum..


Gelelim diğer habere :) Allah gönlüme göre verdi de yine iş yerinde çok sevdiğim arkadaşım Nilüfer geliyor..1 yıl boyunca birbirimize çarpraz oturduk. Ne dedikodular döndü aramızda. Nitekim sadece iş yerinde değil , dışarda da görüşüyorduk artık. Kendisini gerçekten çok seviyorum iyi ki de Nilüfer geliyor diyorum. En azından işi bilen biri ve çabukta kavrayabiliyor ben onu 1 ay içinde canavar yaparım :) 

Ah ah herşey iyi hoş güzel gidiyor da bir de Kurtköy'e taşınma olayı olmasaydı :(

Saygılar..



27 Mayıs 2015 Çarşamba

Doğup Büyüdüğüm Suadiye'm

Başlıktan da anlaşıldığı gibi çocukluğumun geçtiği mahalleme Suadiye'ye gittim. Ne çok özlemiştim anlatamam.


Anadolu Yakasının en gözde , en elit , en güzel yerlerinden birinde doğup büyüdüğüm , 20 yılımı geçirdiğim için o kadar mutluyum ki. Hatta bir şarkı vardır bilir misiniz bilmem  " Burası Suadiye kızlar Kurabiye " diye :)

Suadiye : Kadıköy ilçesine bağlıdır.Meşhur Bağdat Caddesinin üzerinde Bostancı ve Erenköy arasında kalmaktadır. Suadiye ismi ; 1905 yılında Suad hanım adına yaptırılan tarihi Suadiye Camii tarafından verilmiştir.


17 Mayıs Pazar günü Suadiye 'ye gideceğim için çok mutluydum. 1 Hafta öncesinden bugünün planını yapmıştım.Sevgilim de sağolsun beni kırmadı , hava da pek güzel pek sıcaktı. Hoop motorumuza bindiğimiz gibi Suadiyeydik.

İşte bu gördüğünüz bina (yeni haliyle )  bebekliğimin , çocukluğumun , genç kızlığımın kısacası 20 yılımı geçirdiğim bina..tabi o zamanlar giriş katı da sayınca 6 katlıydı şu an giriş katta daire var mı bilemem ama buradan bakınca 8 katlı olduğunu görüyorum.


Palmiyenin hemen arkasında ki o ağacın yerinde ,  malta eriği ağacı vardı.. Yaz gelince hemen toplardım. Bazen sokaktan geçenlerin kopardığını görünce de hemen dış kapının oraya doğru çıkar " Onlar bizim bahçenin koparmayın " derdim :) Çocukluk işte...Ne olacak ki koparsalar :)



Evet eskiden de burası otoparktı ama böyle değildi. Düzlük değil yokuş aşağıydı..Burada çok anımız geçti. Nitekim iki kere kolumu da bu arka bahçe sayesinde kırdım :) Diğerini evde kırmıştım masadan atlayıp.. Yaramaz bir çocuktum ama ne yalan söyleyeyim çok güzel bir çocuktum. Çok güzel çocuktumdan kastım çok güzel bir çocukluk geçirdim.Ön bahçemizde futbol oynar ,  istop oynar , ip atlardık çok ses çıkardığımızdan dış kapı sesini duyduğumuz an ( bu arada bizim iki tane girişimiz vardı. Bir ön giriş caddeye doğru , bir de yandan giriş arka bahçeye doğru ) hemen yan tarafa doğru saklanır kimin indiğini kontrol ederdik. Rahmetli Zehra Teyzeyse eğer hemen arka bahçeye koşar gelir mi diye kontrol ederdik geliyorsa arka bahçeyi turlar ön tarafa doğru çıkar başka yerlere dağılırdık :)


Ön bahçe de oynadığımız da Zehra teyze vardı , arka bahçede oynadığımız da İnci Teyze :) Yarabbim oynayacak yer bırakmıyorlardı. Evet bizde pek yaramazdık ama çocuktuk..akşam eve giremiyorduk , gireceğimiz zamanda bir düşünün 5-6 çocuk dizilmişiz sağ da ki sol da ki karşımızda ki hangi binadaysa arkadaşı İstiklal Marşı eşliğinde bırakıyorduk :) Bizim apartmanda en üst katta bir kız arkadaş vardı (unuttum adını ) 6 kat boyunca apartmanın ışığı hiç açmadan o arkadaşı evine kadar bırakmaya çalışıyorduk. Bir gün bir baktım tak tuk ses duymaya başladım apartmanın ışığı açtım ki millet üst üstte düşmüş ama hala daha ses çıkarmıyorlar. Eee malum İnci Teyze her an çıkabilir :) ki çıkıyordu da. Çok şikayet ettiler Annem'e benim :) Zavallı Anneciğim pek çekti benden küçükken ya...Bende az değildim Zehra Teyzenin balkonunun altına geçip 1-2-3 deyip " Çalgıcı karısı Zehra , Esnaf karısı Zehra " şarkısını söyletiyordum herkese :) Fenaydım ben ya , benimde çocuğum bana benzerse çok çekerim. Gerçi şimdi ki çocukları dışarda görmek pek mümkün değil..




Artık bahçeden baktık ki kovuluyoruz.(Bu arada hani zile basıp kaçma , saklambaç onları saymıyorum :)) En son Bakkal'ın yan sokağı Sevgili arkadaşım Mehtap'ların oraya kaçıyorduk..


Mehtapcığımın evlerinin önü..
Zamanla değişmiş buralar bazı binalar yenilenmiş bazıları hala daha olduğu gibi duruyor..Bol yeşillikli , sessiz bir yerdeydi benim mahallem. Hala daha öyle bol yeşilliği , sessizliğini koruyor. Her ne kadar Bağdat Caddesinin iki üst sokağında olsa bile sessizliğini koruyor..

Anılarım bir bir canlandı.. Ne iyi oldu da geldik.. Duygulandım , güldüm , hüzünlendim , tebessüm ettim. Sevgilime " Şurada şunu yapardık , bak burada geçip dans ederdik " falan diye bir bir anlattım...Mehtapcığım o gün evde olmadığından göremedim ama binasını görünce içim cız etti.. Buralardan 5.5 yıldır uzağım. Ben buradan taşındığımda Mehtap daha Üniversitedeydi. Ona telefonla haber vermiştim.. Taşındığım zaman çok kötü oldum. 20 yıllık geçmişim vardı hani İstanbul'un neresinde olursam olayım Suadiye benim için ilk ve tek kalacak.  Bağdat caddesinde hemen iki sokak aşağımızda olduğu için millet taa nerelerden buraya geliyor ben ise iki sokak aşağımda olmasına rağmen değerini bilmiyordum.. Ama şimdi "keşke hala daha Suadiye de otursak "diyorum...


25 Mayıs 2015 Pazartesi

Hangi Filmi İzledim ? " Çarşı Pazar "


Bu aralar film izlemeye pek bir merak saldım ne yalan söyleyeyim..Bazen bu güzel havalarda bile evde cipsimi kolamı alayım film izlemeye dalayım diyorum..


Bugün yerli film izleyelim dedik. Bazen yabancı film izlerken Türkçe dublaj olmadığı zamanlarda her ne kadar hızlı okuma konusunda iyi olsam da yine de kaçırdığım noktalar oluyor. Bazen okuduğumu anlayamaya da biliyorum :)

Filmin konusu Kahraman,(Erdem Yener ) geçimini aile büyükleriden kalan hamamda kese yaparak kazanmaya çalışmaktadır. Oldukça iyi yürekli bir tellak olarak tanınan Kahraman'ın işleri Tuncay yüzünden tehlikeye girer. Varlıklı bir müteahhit olan Tuncay, (Muharrem Gülmez ) İstanbul'dan gelmiştir ve Kahraman'ın ekmek kapısı olan hamamı, içinde bulunduğu çarşıyla birlikte yıkmak ister. Amacı yıkılan yere alışveriş merkezi yapmaktır. Esnaftan hiç anlaşamadığı Cemil (Ayhan Taş) bunu Kahraman'ın işini bozmak için fırsat bilir ve Tuncay'la işbirliği yapmaya karar verir. Cemil, esnafı da ikna ederek alışveriş merkezi için destek toplamaya çalışır. Kahraman, Tuncay'a inanmamakta ısrarlıyken, diğer yandan da başı babasından kalan borçlarla büyük derttedir. Borcunu ödemek için tek yol, hamama daha fazla müşteri çekmektir. Eğer yeterli parayı toplayamazsa hamam elinden gidecektir. Parayı bulmak için elinden geleni yapan Kahraman, bu sırada Bahar (Elif Nur Kerkük ) adında bir tarih öğretmeniyle tesadüf eseri tanışır ve birlikte hamamı kurtarmak için kolları sıvarlar.

Filmin oyuncuları : İlker Aksum , Emin Olcay , Erdem Yener (Kahraman ) , Tarık Papuçcuoğlu , Suzan Aksoy , Elif Nur Kerkük ( Bahar) , Ayhan Taş


Benim film hakkında ki yorumum :

Film Tokat'ta geçmektedir. Tokat'ın o tarih kokan taş evlerini gösterince pek bir hoşuma gitti.. Evet filmin konusu sıradan , fakat güldürüyor . Bir sahne vardı . Hamam'da herkes köpükle kalıyor , su çalışmayınca millet kendini dışarı atıyor. Gözlerinde dahi köpük olduğundan ve önlerini göremediklerinden , kollarını da bir o kadar düz tuttuklarından sanki zombieler yürüyormuş gibi bir imaj verilmiş. Ay ne güldüm anlatamam size.Yerli film ve komedi izlemek isteyenler için tavsiye edebilirim... He şunu da belirteyim " Şeftali " denilince içiniz gacur gucur , gıcır gıcır oluyorsa işte o zaman sakın ama sakın izlemeyin. Çünkü baş kahramanızın Şeftali'ye olan tiki yüzünden en son bayıldığını gördüm ellerinde poşetlerle bir de sevdiği kızın yanında :)

                                                  Saygılar..

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Hangi Filmi İzledim ? " Autómata ( Otomat ) "


Pazartesi görünümlü Çarşamba gününe Merhabalar :)
Yeni bir filmle karşınızdayım..
Filmle ilgili detaylara başlayayım :)

Filmin konusu : 2044 yılında robotlar artık heryerdelerdir.İnsan ve robotlar arasındaki bilinç yarışında, robotların bir adım öne geçtiği bir zamandayız. Öyle ki artık yapay zekanın, kendi kurallarını da yaratmaya başladığı bu zaman diliminde, robotlar da kendi türlerini kontrol altında tutmayı amaçlamaktadırlar. Diğer robotların uyması gereken prensipleri ortaya atan da yine bir robottur ve emsallerinin aksine; insanoğlunun asla ulaşamadığı bilgelik seviyesine adım atmalarına çok az kalmıştır.

Filmin oyuncuları :Antonio Banderas  (Jacq Vaucan ) , Birgitte Hjort Sorensen , Dylan McDermott , Robert Forster , Tim McInnemy ,  Melanie Griffith

Benim film hakkında ki yorumum :

Fantastik - Bilim Kurgu filmi olan Automata , bundan 29 yıl sonrasında dünya da robotların normal karşılandığı bir filmi anlatmaktadır.. İyi hoş robotları gayet güzel yapmışlar , hatta dilenci bir robot bile var. "Bayım sahibim aç " diye dileniyor. Düşünün artık. Fakat çok durağan bir film yani sürekli aynı şeyler tekrarlanıyor. Hiç bir atraksiyon yok " Ha şimdi atraksiyon olacak " diyorsun aynı durağanlık devam ediyor. Sonu zaten bir çok filmde olduğu gibi mutlu sonla bitiyor. Fakat o mutlu sona gelmek için bütün filmi izlemeye değer mi bilemiyorum.. Ben pek anlamadım açıkcası... Film dediğin seni sürükleyecek , yaa acaba ne olacak diyeceksin , yerinde duramıcaksın . Açıkcası Antonio Banderas 'ı karşımda gördüğümde pek yakıştıramadım bu role.. Bana sorarsanız Antonio Banderas benim gözümde Aşk adamı :) Aşk filmlerinde daha başarılı. Yani bu tür Bilim Kurgu filmlerine yakıştıramadım ne yazık ki.. Hatta Tom Hanks ile birlikte bir filmi vardı " Philadelphia" o filmde oyunculuğunu bence konuşturmuş her ne kadar Eşcinsel bir rolde oynasa da bence adam bu tarz filmlerde gayet başarılı veya ne bileyim Cehennem Melekleri filminde falan en azından bir aksiyon var.. Bu filmde ki durağanlık beni de bitirdi :) İzlemeyi tavsiye ediyor muyum ? Pek değil.. Eğer ki sırf Antonio Banderas için izlemek isterseniz o zaman izleyebilirsiniz ama ben izlerken sıkıldım haberiniz ola :)


Saygılar..

19 Mayıs 2015 Salı

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu Olsun..!



 Gençler!
 Cesaretimizi takviye ve devam ettiren sizsiniz.
 Siz almakta olduğunuz eğitim ve kültür ile, insanlık meziyetinin, vatan, fikir hürriyetinin en kıymetli sembolü olacaksınız.  

 Ey yükselen yeni nesil!
 İstikbâl sizindir.

                                                     Mustafa Kemal Atatürk 

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Biraz Alışveriş / Capitol AVM

4 Mayıs Pazartesi günü arkadaşlarımızın nikahı'ndan sonra eve gelip güzelce bir dinlendim. Annem 'de işten erken çıktığından bugünü alışveriş günü ilan ettim.

                                     

Annemle Çengelköy 'de buluştuk öncesinde Gratis'e uğradım. 319 almam lazımdı french yapmak için. He sorarsanız pek beceremiyorum French yapmasını ama yine de iyi kötü idare ediyorum :) Aslında alıştırsam kendimi sürekli yaparım da. Eskisi gibi sürekli oje de sürmüyorum. 3 Al 2 Öde kampanyası vardı.5.küsür tl (üzerinden 14 gün geçtiği için şu an için pek hatırlamıyorum ) diğerlerini de sırf tamamlamak için. Pembe olan çok uçuk bir pembe French bile yapılabilir veya sırf tırnaklarım bakımlı dursun diyorsanız o zaman da kullanabilirsiniz. Vişne çürüğü aslında pekte sevdiğim renk değil ama dursun Kırmızı'm biterse o zaman yedekte bulunsun diye aldım :)

Velhasıl Kelam Annemle otobüse atladığımız gibi hooop Capitol AVM'ye geldik. Anadolu yakasında kurulan ilk Alışveriş merkezi burası diyebilirim. Çünkü ben kendimi bildim bileli burası var.Biraz araştırma yaptım da 1993 yılından beri varmış :) Ben daha 4 yaşındaymışım..

                                               

Boyner , Mavi , Koton , Beymen v.s. bir çok bilinen markaları bu AVM'de rahatlıkla bulabilirsiniz. Pantolon konusunda özellikle kot tarzı pantolonlarda kesinlikle tercihim MAVİ oluyor. Daha doğrusu ben bundan 1.-1.5 yıl öncesine kadar kot giymeyen bir insandım.. Aklımdan zorum varmış gibi. Nedense bana çok rahatsız geliyordu. Sonra şirketimiz normalde hafta sonu kot giyilmesine izin vermenin yanına Cuma günü'de kot günü ilan ettikten sonra kendime kot pantolon aldım. O gün bugündür de vazgeçilmezim oldu. Şimdi "keşke her gün kot günü olsa " diyorum :) Maviye girdik hemen. Ben Beyaz Pantolon istiyordum. Beyaz dar capri tarzında pantolonum var , bir de keten şeklinde pantolonum var. Ama dar paça istiyordum. En azından birinin kınası , düğünü olduğunda araba bulamayınca , motorla bile gittiğinde , üstüne siyah bir gömlekle altına siyah topuklu bir ayakkabıyla süper durur :)


                                               

Bahsettiğim gömlekte bu :) Yarım kollu , siyah (hafiften tül içini gösterebiliyor ben zaten içime muhakkak birşey giydiğim için sıkıntı yok ) , ön kısmına göre arka kısmı biraz daha uzun. Pantolon giydiğinizde arkanızı rahatlıkla kapatabilir. Yani ben bu tarz sevdiğim için güzel kombin yapmış oldum :) Her ne kadar Koton'dan almış gibi gözüksem de aslında Boyner'den aldım. Oysa ki Koton'a da uğramıştım orada bulamadım..

               

Yeni bir ayakkabı arayışına girmiştim . Şimdi ki spor ayakkabılar pek bir renkli ya . Ben renk uyumu konusunda biraz takıntılı olduğum için aldığım spor ayakkabıların çoğu , siyah, beyaz veya krem rengidir. Bu yüzden Superga tercih ettim rahat bir ayakkabı. Her ne kadar ilk günlerde ayacıklarımı vursa da şu an için pek bir sıkıntı gözükmüyor.
Daha önceden telefonuma şu meşhur reklam varya " Hoopiii" o programı indirmiştim.İlk 1 milyon kişiye 25 TL paracık veriyordu. Bende indirmiştim ama hani nedir ne değildir diye indirmiştim. Kasaya gittiğimde Barkod'u okutmam gerekiyordu. Barkod'u okuttum 25 TL paracık geldi :) Çok şanslıyım normalde bu tarz şeylerde pek şansım yoktur hatta hiç şansım yoktur desem yeridir.Biraz da birikmiş worldpuan'ım vardı bu sayede indirimli alışveriş yapmış oldum. Teşekkürler Hopi , teşekkürler Boyner :)

Aldıklarım bu kadar öncelikle ihtiyacım olan şeyleri almayı tercih ettim gerisi zaten geliyor. Sandalet , şort , terlik , babet v.s. o tarz şeylerim de var..bir de zaten bu sene tatile de gidemicem :( pufff..

Saygılar..
           

14 Mayıs 2015 Perşembe

Mardin'den Hediyelerim Var

Blog yazmaya başladığım zamandan beri yeni kitaplar , yeni tad'lar , yeni tarifler , yeni yerler gördüm. Fakat ilk defa blog yazdığım için kendimi çok sanslı hissettim. Evet yazdığım bloglar çok keyif veriyor bana , arkadaşlarımın yorumları v.s. çok güzeller.Yeni yeni insanlarla tanışmak , onların bloglarını takip etmek çok hoş ama benim bu aralar yaşadığım stres ve sıkıntılardan bir nebze de olsa sıyrılıvermemi sağlayan Sevgili İlknur hanıma çok teşekkürler..
                               
                             

İlknur hanımla hiç tanışmamış olsam da kendisinden bana bir mail geldi. Daha önceden Dibek Kahvesi istediğimi bulamadığımla ilgili bir post yazmıştım.İlknur hanım da bana ulaşıp adres bilgilerimi istediğini dibek kahvesi gönderebileceğini söyledi.. Haklısınız elbette kimse kimseye bu zamanda güvenmiyor ama ben İlknur hanım'a o ilk mailinde güvendim.Beni samimi yazısıyla kendisine inandırdı.. İş yerimin taşınma sürecinde olduğundan kargoyla ilgili sıkıntı yaşamak istemiyordum. Bazen kargoların elime ulaşmaması beni pek bir sinir etsede en güvenilir yer Annem'in çalıştığı yer olduğunu düşünerek adresi belirttim. İlknur hanımla konuşurken " çarşamba günü elinizde olur diye düşünüyorum " dedi gerçekten de öyle oldu.
Annem "paketin geldi " dedi ama başka birşey demedi. Eve gelir gelmez " Yağmur koş koş neler gelmiş baksana " dedi.


Biz tabi Annemle Dibek Kahvesi beklediğinden kutuyu açar açmaz şok oldum :) Annem iş yerinde o şoku yaşamış zaten. Ben bir süre kendime gelemedim.

Neler neler gelmiş bir bir yazayım ;


İstediğim Dibek Kahvesi. Evet budur ! O kadar aradım taradım , Eminönüne bile gittim yok arkadaş bulamadım.Mardin'den gelen bu Dibek Kahvesine bittim. İstediğim bu olduğu içinde o kadar mutlu oldum ki. Çocuk gibi sevindim. Zaten kokusundan " ben Dibek Kahvesiyim " dedirtiyordu.

Dibek Kahvesi ; Normal Türk Kahvesi gibi yapımı ama sanki içine süt eklemişsiniz de o şekilde içiyormuş gibi bir tad veriyor insana.


Bu Badem Şeker'lerinin tadı da o kadar güzeldi ki . İlknur hanım'a sorduğumda (çünkü ben hep beyaz gördüm bu badem şekerini )" Burada Hayalet Badem Şekeri deniliyor çünkü renk değiştirip beyaz'a dönüşüyor " dedi. İlknur hanımın da dediği gibi renk değiştirmeye gerek kalmadan insanın yedikçe yiyesi geliyor kalmıyor. Doğruya doğru yarısı bitti sayılır :)


Şahmeran Badem Sabunu

Kuru , hassas , yıpranmış ciltler için ideal bir sabunmuş :)
En kısa sürede denemek için sabırsızlanıyorum fakat nasıl kıyıcam kullanmaya bilemiyorum.


Çeyizim için Havlu , Lif ve Mendil. Hepsi çok güzel ve çok kıymetli. Zaten bende şimdiden kullanmaya kıyamadım direkt çeyizime koydum. Özellikle Havlu'nun rengi çok hoşuma gitti pembiş pembiş çok cici :)


Çok değerli kitaplar...


Akşam saat 22.30 olmuştu Annemle ikimize Dibek Kahvesi yaptım yanına da Badem Şekeri. Çok güzeldi ya :) İstediğim lezzeti buldum yanına da çok lezzetli Badem Şekerlerinden.. Mis mis..

İlknur hanıma tekrardan çok çok çok teşekkürler. Beni hem çok mutlu etti hem çok şımarttı hemde çok mahcup etti.

                    Allah gönlünüze göre versin , kesenize bereket İlknur hanım.

                                                                     Saygılar..

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Ümraniye Evlendirme Dairesinde Arkadaşlarımızın Nikahı

4 Mayıs Pazartesi günü  Emrullah ve Pakize arkadaşımızın nikahı için yıllık iznimden 1 günümü düşürmüştüm. Sabah erkenden kalkıp hazırlanmaya başladım. Sevgilim Motorla beni aldı hoop Ümraniye Evlendirme Dairesine.


Biz gittiğimiz de çiftimiz daha gelmemişti. Sevgilimle birer çay içtik bir 10-15 dk içinde çiftimiz geldi.


Arkadaşlarımızı böyle görünce pek bir imrendim açıkcası.Aslında Sevgilimin arkadaşı damat beyimiz Emrullah. Bende Emrullah'ı daha önceden Sevgilim sayesinde tanışmıştım.. Doğumgünümde hatta o gün Evlenme teklifi de aldığım için onlar çift olarak bizim yanımızdalardı ve bende onlar için bu mutlu günlerinde yanında olmak istedim. İkisi de hem çok iyiler hemde çok cana yakınlar ikisini de seviyorum. Hatta Pakize'nin bir arkadaşının ablası bizim şirkette çalışıyormuş.Gerçi şimdi işten ayrılmış olsa da onu da tanıyordum böylece güzel bir ortak nokta da buluşmuştuk.


Emrullah ve Pakize'nin 5. yıl dönümleriymiş bugün . Bu yüzden de bugünü özellikle tercih etmişler. Düğünleri 1 ay sonra olacak Allahın izniyle.




Velhasıl kelam nikah öncesinde bol bol fotoğraf çektirdik. Emrullah benden kimliğimi istedi. Kimliğimi verirken " Allah Allah neden istiyor ki acaba " dedim. Sevgilime sordum  "Nikah şahitliği için " dedi.Neeeeeee Nikah şahidi mi olacam şimdi ben dedim :) Onlardan daha heyecanlıydım. Hayatımda ilk defa Nikah şahidi olacaktım. Kendimi çocukluk arkadaşım Mehtap'ın nikah'ı için saklıyorken bir anda böyle damdan düşer gibi olunca pek bir heyecan yaptım ne yalan söyleyeyim :)



Nikah salonunun içine girdik. Saat 11.00'a geliyordu ve saat 11.30''u geçe kıyılmıştı nikah. Bu süre içinde 4-5 tane nikah gördük. Hele bir tanesini unutamıyorum . Nikah Memuru soruyor " .... beyfendi ... karılığa kabul ediyor musunuz " diye. Çocuk ne cevap verdi " HAYIR " herkes bir etrafına bakındı. Sus pus oldu salon ve çocuk devam etti " hayırLISIYLA EVET " diye. İşte herkes alkışladı falan Nikah Memuru " Sen bizi kalpten mi götüreceksin " dedi :) Ben Nikah Memurunun adını bilmiyorum ama çok esprili bir adamdı. Bizim Nikah'ımızı da onun kıymasını isterdim.


Sıra bize gelmişti.  Biz oturduk nikah masasına :) Pakize'ninkini ben ve kız arkadaşı (ay adını unuttum) , Emrullah'ın ki Serhat ve Eniştesi oldu.Nikah Memuru herkese teker teker"  hoşgeldiniz "dedi.. Ad soyad kısımları soruldu. Pakize'ye dönerek" Siz yakışıklı ve karizmatik olan Emrullah beyefendiyi kocalığa kabul ediyor musunuz " dedi. " EVET " sesi yükseldi. Ama dikkatinizi çekerim yakışıklı ve karimatik çok tatlı bir nikah memuru ya :) Emrullah'a dönerek " Siz zerafet ve nezaket abidesi Pakize hanım efendiyi karılığa kabul ediyormusunuz " dedi. " EVET "dedi ama pek duyulmadı.3 kere evet dedirttirdik. Sıra bize geldi işte biz evet evet evet diye ilerledik. Emrullah'ın Eniştesi " Çıkışta yemek ısmarlarsa EVET " dedi :) Nikah Memuru " Sen bize şart koyuyorsun " dedi :)


Nikah defteri verilirken Nikah Memuru " darısı " dedi. Ben hemen yüzükleri gösterdim " Bak hemen nasıl da anlıyor. Darısı sizin başınıza sizi de görmek isteriz " dedi  ve klasik " Defteri kime vereyim " muhabbeti oldu. Elbette defteri Pakize aldı :) Hep de gelinler alıyor..


Benim kendi fotoğraf makinamı da götürdüğüm için sağolsun Pakize'nin eniştesi sürekli fotoğrafımızı çekmiş. Güzel fotoğraflarımız oldu.



Güzel bir Selfie'yle de herkes dağıldı :)

 Sevdiceğimin işe gitmesi gerekiyordu ben rahattım ama yorulmuştum. Topuklu ayakkabı giymeye pekte alışık olmadığımdan ayakta duracak halim kalmamıştı bir de o gün alışverişe de gidecektim.Eve gider gitmez direkt dinlenmeye geçtim..

Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine..
Darısı bizim başımıza hatta darısı tüm bekarların başına :)

Bu arada soranınız olur mu bilemem ama o topuklu ayakkabıyla motora binmedim. Converse'lerimle gittim sonrasında bir yere oturup topuklu ayakkabıyı giydim.. Anaam bayan olmak pek zor be :)

Saygılar..

12 Mayıs 2015 Salı

Sevgili Günlükcüm / 24



       12.o5.2o15 / Salı


Sevgili Günlükcüm ,

Yazacağım bir iki post daha var fakat pek yazasım yok. Daha doğrusu bu aralar herşey üst üste geldi.. Soğutma sezonu (klima Sezonu ) açılmadan ve yeni gelecek arkadaşa işi öğretmeden bir an önce yazsam iyi olacak...Böyle gizemli gizemli konuşmayı bırakayım da neler oldu onları yazayım..

2010 yılından bu zamana kadar beraber çalıştığım Sevgili arkadaşım Nuray ay sonu itibariyle farklı bir departmanda çalışmaya başlıyor.Cuma günü bu haberi aldığımızda Nuray dahil diğer arkadaşlarla sus pus olduk üzerine Zeki Alasya'nın öldüğünü de duyunca ben artık gözyaşlarımı tutamaz olmuştum.Yediğimiz içtiğimiz bile ayrı gitmezdi Nurayla..Nitekim şirket dışında bile çokça kez görüşüyorduk..Evet farklı bir departmana gidiyor farklı bir kat'a gidiyor.Bu görüşmemize engel değil ama yanyana olmanın yerini tutmaz ki.Şimdi bir diğer sorun ise yanıma gelecek olan insan. Şirket içinden birini arıyorlar fakat şirket küçük bir şirket değil belki tanımadığım biri gelecek , belki sistemi hiç bilmeyen biri gelecek.Benimle anlaşması herşeyden önemli. Eskisi gibi sabırlı bir insan değilim bir anda parlayadabiliyorum.Bana Nuray iyi dayanıyordu.Hatta ben her seferinde derim. "Ben yardımseverim ama Nuray benden daha yardımsever , daha sakin " . Yalanım yok..Zaten Nuray'a da triplerdeyim " insan bady'sini bırakıp gider mi " diye...
İşte bu nedenlerden dolayı hafta sonu evden dışarı çıkmak bile istemedim. Öyle evde oturayım, film izleyeyim,yemek yiyeyim ,boş boş bakıyım isterdim.



Sevgilim "ne yapmak istersin , gel dışarı çıkalım " dese de benim içimden gelmiyordu. En sonunda pazar günü beni Çengelköy Çınaraltına çıkarmayı ikna etti. Annemde Çengelköy'de çalıştığından önce yanına uğrayıp Anneler Gününü kutladım. Bir Galete bir Gazete Çınaraltına gelmiştik. Daha önce ki postlarımda ( TIK TIK ) burayla ilgili yazı yazdığım için çok detaya girmeden atlıyorum.
Sevgilinin eğitimi devam ettiğinden oda yazdığı notları getirdi ben gazete okurken o da ders çalıştı. Gazete,Galete,Çay bir de temiz hava. Aslında temiz hava iyi geldi fakat içimde ki mutsuzluk hala devam ediyordu.1 saat sonra canım sıkıldı kalktık.

Evet onca haberin arkasından bari güzel bir haber alayım.Yok ama nerdee? Çalıştığım yer Kurtköy'e taşınıyormuş. Yani İstanbul'da yaşayanlar veya İstanbul'a gelenler bilir. Sabiha Gökçen Havalimanı var ya heh işte oraya komşuyuz. Molaya çıktıkça öyle uçakları seyrede seyrede dururum. En az 1 saatlik yolum var. Oda İstanbul trafiğini de bilen bilir.Eğer herhangi bir kaza olursa eyvah eyvah kaçta başlarız mesaiye bilmiyorum.! Dünden beri de bunun derdindeyim..Allah'ım sen bana bir yol göster diye sürekli dua ediyorum.Nuray gidiyor , yanıma yeni gelecek in midir cin midir, bayan mıdır erkek midir belli değil , üstüne üstlük bir de taşınma durumu...Temmuz sonu Ağustos başı deniyor 3 ay var diyorsun koskoca 3 ay ama o 3 ay o kadar çabuk geçiyor ki. Hele bir de yaz... Yaz ayı daha çabuk geçiyor.Dua edin. Hayırlısını isteyin benim için.Yoksa 7 yıllık emeğimi bir an da silip atabilirim..O duruma kadar geldim.

                                                       Saygılar..

10 Mayıs 2015 Pazar

Anneler Gününüz Kutlu Olsun..!


Kendi Annem başta olmak üzere , tüm Annelerin ve Anne adaylarının , tüm Anne olmak isteyenlerin Anneler Gününü en içten dileklerimle kutluyorum..!


Bu küçük çirkin şey ben ve Canım Annem..

İyi ki varsın Annecim,
İyi ki yanımdasın,
Seni çok seviyorum..!

8 Mayıs 2015 Cuma

Hangi Filmi İzledim ? " Jüpiter Yükseliyor "

Sevgilimle havaların soğuk ve yağışlı olduğu zamanlarda yaptığımız aktivitelerden biri de film izlemek :) Cipsimizi , colamızı alıp , yanına da benim yoğurtla hazırladığım güzel bir sos eşliğinde film izlemeye dalarız. Sevgilim aksiyon ben daha çok bilim kurgu ve dram sevdiğimden ortak nokta da buluşmak zor oluyor :) Öyle " romatik olsun ya " diye ısrar eden bir kız da değilimdir.Romantik filmleri daha çok tek başıma izliyorum..Ama vurdulu , kırdılı filmler izlemeyi de hiç sevmiyorum. Bu yüzden çocukca olmadığı sürece "Animasyon " filmlerinden bile izleriz. Bazıları çokta güzel oluyor , animasyon deyip geçmemek lazım :)


3 Mayıs Pazar günü hava kapalıydı Yağmur yağdı yağacaktı bizde Sevgilimle Çengelköy'e gider birer kahve içer , tavla oynarız diye düşünmüştük. Sevgilim motor'una atlayıp yanıma geldi ben tam dışarı çıktım bardaktan boşalırcasına Yağmur yağmaya başladı. Annem pencereden çıkmış " eve gelin bu hava da motorla bir yere gitmeyin Allah korusun motor kayar falan düşersiniz " deyince bizde koştur koştur eve çıktık :) Dışarıda içeceğimiz kahveyi ben evde herkese yaptım. Sonra Sevgilimle hangi film'i izlesek diye düşündük.

Jüpiter Yükseliyor diye bir film dikkatimizi çekti fragmanını da izledik. Ben beğendim , Sevgilim'de beğendiğinden okeyledik.

Filmin konusu İnsanlığın bu dünyada tek olduğunu düşündüğü bir zamanda, kendi halindeki genç bir kız, Evrenin Kraliçesi tarafından suikaste gitmek üzeredir. Ancak dünya dışından başka birisi onu kurtarır. Ve Evrenin Kraliçesi'nin hükümdarlığını sona erdirmesi için o kıza ihtiyacı vardır.

Filmin oyuncuları ,Channig Tatum (Caine Wise) , Mila Kunis (Jupiter Jones ), Sean Bean (Stinger), Eddie Redmayne (Balem Abramax)

Benim film hakkında ki yorumum ;

Öncelikle Channig Tatum 'u , Rachel Mcadams 'la oynadığı Aşk Yemini adlı filmde  keşfetmiştim. Tabi daha önce ki filmlerini de izlemişim ama ilk kez orada dikkatimi çekmişti. O filmde çok güzeldi. Aklınızda bulunsun derim..Romantik bir adam olarak izlediğim o filmden sonra Bilim kurgu dünyasında karşıma çıkınca her role yakıştığının kanıtına vardım. Fakat Mila Kunis ( Yani filmde ki Jüpiter) için aynı şeyi söyleyemeceğim. Mila Kunis'in de daha önceden Justin Timberlake'le oynadığı Arkadaştan Öte filmini izlemiştim orada çok beğenmiştim. Hatun güzel hatun ona lafım yok ama Bilim Kurgu gibi bir filmde oynamasını açıkcası ben pek yakıştıramadım.. Bu role Angelina Jolie yakışırdı diye düşünüyorum.

İleri derecede teknolojiyi , aksiyon sahnelerinde , sonuna kadar kullanmışlar diyebilirim..Görsel efektler falan da gayet iyi hatta bir ara havada falan savaşıyorlar insan o kadar heyecanlanıyor ve o kadar stres yapıyor ki anlatamam..

Orta seviyeli bir film Bilim Kurgu'nun bütün filmlerini izlemeye razıyım derseniz izleyin derim.Bilim Kurgu sevmeyenlerdenseniz o zaman biraz sıkabilir.. Ben , daha önce de dediğim gibi bazı aksiyon sahnelerinde hop oturup hop kalktım ama kafamda ki "Bilim Kurgu "filmini pekte tatmin etmedi..

Saygılar..

7 Mayıs 2015 Perşembe

Sarı Kuzum Emre'nin Doğum günü



Sarı kuzum Emre ailemizin en küçük üyesi :) 23 Nisan'da tam 8 yaşına girdi.Bu çocuklar ne ara bu kadar büyüdüler anlamadım ki :)
Bazı nedenlerden dolayı aynı hafta içerisinde doğumgününü kutlayamadık. Teyzem, 2 Mayıs Cumartesi günü yapacağını söyledi.


Cumartesi günü öncesinde Sevgilimle görüştük. Daha sonrasında Annemle buluştuk ve Anneannemlere gittik. Eve gittiğimde tüm süsler hazırlanmıştı. Yengemler ve dayımları beklemeye başladık.


Bu süre içerisinde Sarı Kuzu'nun fotoğraflarını çekmeye başladım. Şu elinde ki " konuşma balonunu" bir türlü istediğimiz şekilde tutamıyordu. Ya yanağına değdiriyor , ya tersini tutuyor en sonunda oda gülme krizine tutuldu daha da fazla zorlamayalım dedik ortaya bu fotoğraf çıktı :) Yerim yanaklarını senin ya..

Benim için gerçekten çok değerli , gerçi bütün kuzenlerim benim için çok değerliler ama Emre en küçük olduğu için ve o doğduğunda ben tam bir genç kız olduğumdan neyin ne olduğunu bildiğimden , küçükken sapsarı ve tombik bişey olmasından , kendini sevdirmesini bilmesinden dolayı biraz daha farklı oldu benim için . Abileri ablaları görmeniz lazımdı küçükken. Altın sarısı saçlar , yanaklar tombik tombik dayanamıyor ısırıyordum zaten.. Bir de Teyzem , Serdar Ortaç hayranı olduğundan hep onun şarkılarını dinlerdi Emre o kadar alışmıştı ki 3 yaşındayken falan Serdar Ortaç'ın çoğu şarkısını söyleyebiliyordu.Çocuk , Anne, Baba, Dede dedikten sonra Serdar demeyi öğrendi =D videoları var. " serday serday" diyor. 


Misafirlerimiz geldi direkt pasta üfletelim sonrasında yemek yer pastayı da üzerine yeriz dedik. Pastasını görüyorsunuz BEŞİKTAŞ 'lı :) Afferin kuzuma benim ..

Yemek menümüzde ; Kısır , Gül böreği , Mercimek köftesi , Poğaça, Hamur Kızartması (yengem getirmişti) , tatlı , tuzlu kurabiyeler :) "Eeee makarna salatası yok " dedim. Teyzem " bu sefer mercimek köftesi yaptım yerine " dedi :) Makarna salatasının yerini tutar mı ki ya ?


Dilek tut deyince Emre'ciğim direkt olarak dua etmeye başladı. Çocuk işte :) Umarım bütün dilekleri kabul olur..Çaktırmadan da " benim yerime de dilek tut bol keseden paralar gelsin " diyorum."Kendi doğumgünün de tutarsın " diyor. Yavrum , evladım ben artık koca kazık oldum sen daha meleksin sen benim yerime dilek dilersen en azından tutma olasılığı daha yüksek :) Herşeyin hayırlısı.. Allah en iyisini bilir..



Pastamız üflendi , kesildi. Çocuklar yemeğe başlamadan fotoğraflayım bari diyerekten herkesi sıraya dizdim..

Elif Teyzeciğim ve Ailesi (sanki düğün davetiyesi yazıyorum :))


Anneanneciğim..


Emine Teyzeciğim..


Annem ve ben :) 

Dayımlar o sırada başka yerde olduklarından onları çekemedim. Çocukları da bekletmek istemedim :) Bende acıkmıştım. Zaten fotoğraf çektikten sonra yemek faslına direkt atladım..

İyi ki doğdun Sarı Kuzum
Saygılar..

Share