31 Ağustos 2017 Perşembe

Hayırlı Bayramlar..!


Öncelikle 30 Ağustos Zafer Bayramınız Kutlu Olsun..!
(Malum dün bloga girmek nasip olmadı da bugün paylaşayım dedim)



Sevdiklerinizle beraber geçireceğiniz mutlu,huzurlu bir bayram diliyorum☺

Umarım keseceğiniz hayvanları " emin ellere " bırakırsınız.

Bir keresinde hiç unutmam Anneannemlerin orada kesiyorlardı daha da küçüktüm yani liseye geçmemiştim. Hayvan nasıl acıdan kıvranıyordu nasıl acı çekiyor anlatamam size oturup ağladığımı biliyorum .. Yahu siz o hayvana acı çektirdikten sonra nerde bunun sevabı ? O yüzden bir bilene bırakın ..!


29 Ağustos 2017 Salı

Çanakkale / Saros Tatili Part / 1

Tatilimi iki part şeklinde yazmayı planlıyorum 4,5 gün kaldık daha doğrusu dolu dolu geçirdiğimiz 4 gün vardı pazar günü saat 15:00 gibi koya koyulduk ve o gün hiçbir şey yapmadık. Saros'da kalmamıza rağmen Tekirdağ / Şarköy ve Çanakkale / Gelibolu'yu da gezdik bu yüzden iki part'a bölmeye karar verdim.Aslında Çanakkale merkezi gezip şehitliğe falan gidecektik ama maalesef vaktimiz yoktu hoş ben şehitliğe çok eskiden gitmiştim ama merkeze gitmedim aslında ben en çok Gökçeada ve Bozcaadayı merak ediyorum.

Önce ani kararımızdan bahsedelim 1 Ağustos Salı günü işten ayrıldım,eşimi aradım durumu anlattım eşim de " Gülay yengem aradı, dayım pazar günü arabayla İstanbul'a dönüş yapıyormuş gelin diyor ne yapalım "dedi ben " benim için artık hava hoş sen izin alabileceksen al gidelim" dedim ve Serhat iş çıkışına 15 dakika kala 3 gün izin aldı hafta sonları zaten çalışması yok. Ben koştur koştur eve gittim saat 19:00 falandı evde yemek var ama yanına makarna yapmam lazım su ısınıncaya,işte haşlayana kadar bavulu hazırlarım dedim ama önüme geleni koyuyorum düzenli de koymuyorum atıyorum üst üste sonra toparlarım önemli olan unutmayayım alacaklarımı diyorum Serhat geldi " yemek hazır değilse gidip otobüs bileti alayım"dedi bende "bir 10 dakikaya hazır olur ama sen istersen git" dedim gitti almaya geldiğinde bende bavul işini bitirmiş , toparlamıştım da güzelce..

Saat 23:30'a almış ama bizim 22:00'da yazıhane de olmamız lazımmış kısacası 3 saat içinde ne yaptıysa yaptık yani.Evden çıktık yazıhaneye gittik neredeyse 40 dakika sonra servis geldi , otogora gittik saat 00:00'da otobüs geldi bir de asker uğurlaması vardı o yüzden iki katı trafik oluşmuştu neyse o kadar bekledik ama değdi otobüsün koltukları inanılmaz rahattı Truva Turizm tercih ettik eskisi gibi daracık rahatsız edici koltukları yoktu çok rahat ettim ben..Bilmiyorum diğer otobüslerde artık böyle mi ben yaklaşık 3-3.5 yıldır hiç uzun yol yolcuğuna çıkmadım da..


Uzun zamandır otobüsle yolculuğa çıkmamıştım iyi de oldu 6-6.5 saat sürer demişler yalnız biz 5 saatte vardık bende hani otobüsle yolculuğu özlemişim ya uyuyayım sonra sabaha karşı kalkar biraz izlerim etrafı dedim ne hacet mola haricinde hep uyudum şaka değil ya Serhat orada film falan izlemiş çocuk hiç uyumamış ben bildiğiniz fosur fosur uyumuşum ☺

Eve vardık hemen uykuya geçtik. Sabah ben çocukların sesiyle uyandım ikizlerimiz var 3.5 yaşında ama biri sanki deyin 5 yaşında gibi..ikiz oldukları hiç belli değil benzerliği geçtim o yok , onu anladım da Elif hem toplu hem daha uzun , Ela daha kısa daha zayıf  Ela yaşıtlarına göre iyi de Elif yaşıtlarını geçmiş durumda. Onlarla falan oynadım onlar beni çok seviyorlar zaten alışıklar bana..Bir de o kadar komik konuşuyorlar ki mesela bir sabah uyuyoruz bunlar oyun oynuyor Ela " şalak" dedi Elif'de " Bana şalak deme düzgün konuş" dedi ben gülmeye başladım bir döndüm ki Serhat'ta uyanmış o da gülüyor. Her sabah bizim odaya çıkıyorlardı yani iki kat merdivenleri çıkıyorlardı ama sesimi duyarlarsa mesela biz uyurken hiç gelmiyorlardı bir gün Ela " Anne kalkmaylar"dedi ben başladım gülmeye.Bir de ela y'leri L olarak söylüyor mesela düşmüş bacağı kanamış diyor ki " acilo geçmilo" benim ağzıma dolandı gitti bu karşıdan karşıya geçerken " araba gelilor" diyor " istemilom istilom" böyle konuşuyor. Aklıma direkt " delilo" geliyor ya ☺

(Bazı fotoğraflarım bulanık , kaymış olabilir benim telefon bozuktu ne yapayım☺ )



2 Ağustos Çarşamba günü çocukların sesiyle uyandım aşağı indim onlarla biraz oynadık herkesin kalkmasını bekledik.Gülay yengenin her gün hazırladığı kahvaltı bir öncekinden de daha güzeldi yedirmeyi içirmeyi gerçekten çok seven biri gerek sabah kahvaltısı gerek denize giderken hazırladıkları (makarna salatası,poğaça vs) gerek akşam yemekleri harikaydı.

 

Kahvaltımızı yaptık,arabaya bindik Güneyli Sahiline indik.


Biraz da bilgi vereyim size; Gülay Yengenin Annesinin burada yazlığı var yazlık şöyle diyeyim yol kenarında , sitenin içinde , 3 katlı bir ev. ( biz otobüsle direkt sitenin önünde indik ☺)Bol yeşillikli , bol bol sebze meyve yetiştirilen herkesin kendine ait bir bahçesi var ama tek sıkıntı inanılmaz sessiz ☺buraya emekli olunca"kafa dinlemek" için gelebilirsin o da bizde ikizler var arada başka çocuklarda dışarı çıkınca biraz ses oluyordu onun haricinde mesela akşam balkonda oturuyorsun o kadar sessiz ki kendin ses çıkarmaya korkuyorsun milleti rahatsız ederim diye. 

Sitenin karşısı tarla gibi zaten burada en çok Ayçiçeğini görüyorsunuz. Etrafta bakkal yok ve bakkala gitmek için araba şart burada herkesin arabası var zaten arabasız çok zor. Denize bile yaklaşık 10 dakika uzaklıkta bir yere gidiyorduk aslında siteden çıkınca , sağa dönünce orada da denize girilen bir yer var görüyordum ama Güneyli sahilinin denizi daha temiz diye oraya gidiyorlarmış.

Tarık dayı - Elif - Gülay yenge - Ela
Güneyli sahilinde şezlonglar çok uygun kişi başı olarak değil şezlong başına alıyorlar fiyatı , istersen 4 tane kirala istersen iki tane hiç problem değil ve sadece 5 TL biz ilk gün 20 TL verince çok şaşırdım Şile'de kişi başı 20 TL veriyorsun burada 4 tane şezlong için bu fiyatı veriyorsun şaşırtıcı..
Biz ağustos'un başında gitmemize rağmen çok kalabalık değildi. Elbette cumartesi günü gittiğimizde diğer günlere göre daha kalabalıktı ama şu yoktu "iğne atsan yere düşmez". Bu yüzden rahatlıkla denize girebiliyorduk. Deniz buz gibi Elif bile ilk denize girdiğinde " buş gibi" dedi ki onlar sanki sıcak suya girer gibi direkt giriyorlardı suya Serhat " Yenge sen bunları soğuk suyla mı yıkıyorsun " diyordu hele Serhat'ı sormayın biz hep beraber denize girer yüzer takılırdık Serhat hala kıyıda daha ayak bileklerinde girmeye çalışırdı.


İlk denizle buluşmam biraz acı ama güzel oldu. Özlemiştim en son geçen sene Ağustos'ta Şile'ye gitmiştik.Elif 3.5 yaşında olmasına kolluksuz simitsiz giriyor bir de mesela gidiyor gidiyor baktı ki yere basamıyor " ben basamıyom" diyor biraz daha ileri gittikçe deniz seviyesi yine azalıyor alıp götüyorum Elif'i " ben basabiliyom" diyor ya konuşması bir yandan İzmir'liler gibi bir yandan Ankaralılar gibi hoş Yozgatlılar o ayrı☺ Mesela der ki " kuşura bahma" o bakmayı bahma olarak söylüyor ya o kadar komik oluyor ki.




Akşam sofrada yok yoktu Gülay yengeler balkonlarına küçük şömineler var ya onlardan yaptırmışlar orada mangal yaptık .


Akşam da Gülay yenge komşunun adını unuttum dedi ki " Şarköy'de pazar varmış ona gidelim " dedi saat 21:30 mu neydi çıktık hani ben şöyle düşündüm pazar herhalde böyle fuarlar oluyor ya öyle diye düşündüm bizimkiler de bildiğin pazar sanmış oysa neymiş bildiğiniz çarşı. Hani incik boncuk,kıyafet satılan vs yerler var ya öyle bir yermiş :)  Bu bayan Makedonyalıymış galiba orada bu tarz yerlere " pazar " diyorlar biz olsak çarşı deriz ☺ Hatta Gülay yenge gecenin sonunda eve geldiğimiz de dedi ki " ben böyle bir yer olduğunu bilseydim gitmezdim tamam güzel yer ama ben pazar var sandım " dedi ☺


Bizim ikizler park alanı gördü orada oyalandılar Serhat ve Tarık dayı da langırt oynadı .








Şarköy'e bayıldım diyebilirim çok güzel bir yer çok eğlenceli ve evleri böyle Adalar'da ki evlere benziyor hepimiz oraya bayıldık . Bayıldık bayılmasana da keşke gündüz gelseydik dedik çünkü giderken öyle ara yollardan gittik ki bildiğiniz ışık falan yok yol da hepimiz Allah'a emanet gittik
Dondurmamızı aldık gezindik gerçekten çok güzel bir yer buraya gündüzden gelmeli önce denize girmeli sonra ise akşamına gezmeli biraz Kadıköy , biraz Adalar karışık her gördüğümüz yere " bak buraya benziyor bak şuraya benziyor " diye söylendik durduk.

Altını çizerek tekrar söylüyorum Şarköy'ü gezmenizi tavsiye ederim.Gündüzden gidin denizinize girin akşamına da gezin. 

 
.
Çocuklar faytonu gördü binmek istedi ben dedim " Ben binmem atlara zarar veriyoruz " dedim binmem de binmem diye inat ettim ama sonunda beni bindirdiler.



Neyse ki at yavaş gidiyordu. Adalar'da ki gibi değil hayvanlara eziyet ediyorlar Adalar'da ama burada onu görmedim çünkü dümdüz bir yol ve sakin sakin bir tur attık ama yine de fayton'a binilmemesi taraftarıyım çünkü o hayvanlara yapılan eziyet ve sonrasında onların ölmeleri beni inanılmaz üzüyor.



3 Ağustos Perşembe günü bugün deniz bisikletine bindik ☺En son yıl bilmem kaçken Altınoluk da binmiştim.




Kıyıdan uzaklaştıkça denizin daha da soğuduğunu hissediyordum yahu benim amacım açılıp denize girmekti ama hem soğuk hem de şimdi ikizler var benim ardımdan atlarlar falan diye sadece denize ayaklarımı soktum.


Plaj'da otururken bu bayraklı yere gelmek istiyordum Serhat ve Tarık dayı deniz bisikletini sürmeye başladı buraya geldik ne oldu dersiniz fark etmedik ama denizin içinde kocaman bir kaya vardı ve deniz bisikleti kayanın üstüne oturdu ☺ Bildiğiniz 15 dakika boyunca boşa dönüp durduk hayır bizimkiler aşağı inip bisikleti döndürecekler ama suyun altı deniz kestanesi kaynıyor . En sonunda atladılar artık ayaklarına bata çıka bisikleti döndürmeye başardılar.Sonra Tarık dayı arkaya geçti ben ve Serhat yola devam ettik aşırı akıntı vardı sürüklenip duruyorduk neyse bir şekilde kıyıya gelmeyi başardık.

1 saatliğine 20 TL verdik yarım saat 15 TL'di giderseniz aklınızda olsun ☺

Bu akşam evdeydik çocuklar uyuduktan sonra bayağı bir sohbet muhabbet ettik Gülay yenge ve Tarık dayıyla kah güldük kah şikayetlerimiz oldu falan filan ama tatil güzel geçiyordu. Tek sıkıntı hoş sıkıntı da denmez ama tanıdık yere gidince daha çok yoruluyorsun sofrayı hazırla,sofrayı kaldır bulaşıkları hallet bir yandan çocuklarla ilgilen bir de odaya çıkman gerektiği zaman iki kat üste çık. İstanbul'da ki misafirlikten tek farkım denize girmiş olmamdı ☺ Bence en güzel tatil ne biliyor musunuz ? Otel .. Gerçekten otel kadar rahat bir tatil yok hele bir de çalışan bir bayansan ve rahatlık istiyorsan , hizmet etmek istemiyorsan kesinlikle Otel'i tercih etmeli evet bir eve gittiğinde belki ödeyeceğin 6 gün 5 gece tatilin 4'de 1'ini ödüyorsun ama en azından plaj için ayrı para vermiyorsun yemek için ayrı para vermiyorsun ne bileyim herkesin zevki farklıdır ama ben otel tatilini daha çok seviyorum orası net !

3.ve 4. günü ayrı bir postta yazacağım.
Şimdilik hoşçakalın ☺

Saygılar..

16 Ağustos 2017 Çarşamba

Nikah Tazeleme - 16.YIL / Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri

Siz daha önce hiç nikah tazeleme törenine katıldınız  mı?  Valla bende duyduğumda inanamadım hani ünlüler falan yapar ya bende öyle televizyonda görmüştüm gerçeğine ilk kez şahit oldum ve sanki ilk gün ki gibi bir aşkla kutlandı ☺

Acıbadem'de oturduğumuz dönem de çok yakın komşumuz olan Sunay abla ve eşi Devrim abi ile sıkça görüşürdük biz oradan taşınmamıza rağmen Annem'le Sunay abla irtibatı hiç koparmadılar hatta evlendikten bir altı ay sonra da Sunay abla beni ziyarete geldi " hala inanamıyorum akşamları hep beraber oturup çay içtiğimiz kız şimdi evlenmiş evinin hanımı olmuş" demişti.



18.06.2017 Pazar günü Annem ben ve Serhat Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesislerine gittik mekana daha önceden eski çalıştığım yerle birlikte yeni yıl eğlencesi için gelmiştik hemde Grup 84 konseriyle birlikte ☺ Normalde havuz başı düğün olacaktı fakat yağmur yağdığı için iç kısıma alınmış konseri de burada izlemiştik ☺

Girişte bizi Sunay & Devrim yazılı banner karşıladı bir baktık 16 yıl olmuş vay be hemen Serhat'a döndüm " bizde 10.yılımız da yapsak mı " dedim bizimki bir şey demedi zaten bende öylesine söylemiştim ☺





Mekan'da her şey düşünülmüş sanki ilk defa evleniliyor hissi verilmişti nikah şekerleri bile vardı ☺
Ramazan ayında olduğu için yemekli bir düğün konsepti düşünülmüştü yalnız yemeklerini soracaksanız benim hiç damak zevkime uygun değildi aç kaldık diyebilirim ☺




Çıkış müziği : Fenerbahçe Marşı

Ciddiyim bende inanamadım romantik bir şarkı çalar diye düşündüm ama FB marşı çaldı önden Devrim abi çıktı , Sunay abla ise arkadan yakışıklı iki oğlunun koluna girmiş geliyordu.

 

Nikah kıyılma esnasına geçildi bildiğiniz gerçekten nikah kıyılıyordu Sunay abla eski kızlık soyadını falan söyledi , nikah memuru da gerçek nikah memuruydu sanırım çünkü " Bunca yıldır memurluk yapıyorum 16 yıl sonra hala daha ilk defa birbirlerine aşkla bakan iki insana denk geliyorum " dedi. Şahitler de oğulları Işık ve Ata oldu. Sunay abla " Eveeet " diye bağırdı güzeldi çok hoşuma gitti ya insanın tekrar evlenesi geliyor ☺


Nikah kıyıldıktan sonra ilk dans edildi sonra danşçılar çıktı bir kaç dakika oynadılar içeri geçtiler.


Sunay abla ve Devrim abi bütün masaları gezdiler ve tek tek fotoğraf çektirdiler.
Bende o gün tulum giymeyi tercih ettim yalnız o dönemler telefon bozuk olduğu için boydan fotoğrafım anca bu kadar ☺

Telefonu geçen gün yaptırmaya gittim 50 TL kamera + 150 TL ekran için verdim benim telefonda donma problemi vardı ve kamera da çalışmıyordu. Tamirden çıkarttım telefonu donma yok çok şükür dedim 1 saat sonra ekran karardı tabi aynı gün gidemedim bir sonraki günde iş görüşmesi vardı 2 gün sonra gittim 150 TL'sini geri aldım 50 TL kamera için vermiş oldum kamera lazım oluyor yani 8 aydır bu telefonu böyle kullandım kim kullanır ki şu zamanda böyle kamerası çalışmayan bir telefonu ? Hele bir de sosyal medya tutkunu ise anında yenisini alır. Neyse ki benim sosyal medya hesabım yok eşimin instagramını kullanıyorum arada sırada..O yüzden bu zamana kadar kamerasız kullanmayı  göze aldım. Ama yine de anladım ki kamera gerçekten çok lazım oluyor Serhat'ın da telefonunun kapasitesi dolu olduğu için fotoğraf pek çekemiyor. Bakalım çalışmaya başlayayım da yeni telefon alacağım yurt dışından getirme durumu da var ama artık iyice saçmalamışlar işleteceğimiz pasaporta 2 yıl hiç telefon alınmaması lazımmış ayrıca son 1 ayda yurt dışına gitmiş olması gerekiyormuş falan filan.

Böyle işte,ölmeden bir nikah tazeleme olayına da şahit oldum ☺
Darısı tüm isteyenlerin başına.

Saygılar..

8 Ağustos 2017 Salı

İşte geldim burdayım..!

 O kadar uzun zaman oldu ki buralara gelmeyi konular birikti de birikti. Daha Ramazan'da gittiğimiz yemeği bile yazamadım ne yapayım o kadar yoğundum ki haftanın bir günde izinli olunca neye yetişeceğimi şaşırır oldum.

Öncelikle belirteyim ki işsizler kervanına yine katıldım hiç mutsuz da değilim hem çok yorulup , hem 6 gün çalışıp , hem de kuş kadar maaşa değmezdi diye düşünüyorum zaten ben asgari ücretle çalışacaksam bir de 6 gün çalışacaksam evimin çok yakını yerler vardı ben kabul etmemiştim şimdi o kadar umursamıyorum valla. 5 gün çalışabileceğim işleri yine arayacağım ama 6 gün çalışacaksam evime yakın mümkünse trafik çekmeyeceğim bir iş istiyorum zaten haftanın 6 günü çalışıyordum bir günde evin işleriyle uğraşıyorum hiç dinlenemiyordum ki hayırlısı olsun hatta işten çıkıp gecesine Çanakkale / Saros'a tatile bile gittik eşimle .. Çok ani oldu da detayları sonraki postlara saklıyorum ☺

Bu süre zarfında gerek üzücü gerek sevindirici olaylar oldu gelin bakalım neler olmuş ;


Çalışmaya 29 Haziranda başlamıştım iki günlük param yattı sonraki hafta yani 8 Temmuz'da kendi kuaförüme gittim saçımı kestirdim ☺ İyi ki de kestirdim o o kadar sıcaklar var ki çok rahat ettim hem kendi kuaförüme gittim ya gözüm kapalı kendimi emanet ettim biraz tuzlu fiyatı ama geçen sene kestirdiğim yerden sonra tövbe dedim.


9 Temmuz'da Serhat'ın yakın arkadaşlarından biri olan Bahadır'ın düğününe gittik biraz farklı bir düğün konseptiydi yani damadın dayısı çıkıp "bir tek dileğim var mutlu ol yeter" şarkısını falan söyledi ☺


19 Temmuz'da Serhat'ın doğumgünüydü muzlu küçük bir pasta aldım ☺Çalıştığım için yoğun bir hazırlık yapamadım valla.

Yine aynı gün öğrendim ki KPSS'de atanamadım ☺Hiç şaşırmadım ki zaten 71'le atanamazdım.


Benim için en üzücü olay ise oğlum Trump öldü :( zaten hastaydı tedavisi için neler yaptık antibiyotik mi kullanmadık özel mamalar mı yapmadık aklınıza gelebilecek her şeyi yaptık ama yine de öldü :( ben var ya yıkıldım bir de her sabah bakardım o sabah bakmadım Allah göstermedi işte , Serhat'ta o gün hastaydı beni aradı " Aşkım Trump ölmüş " diye ben iş yerinde o gün bütün gün ağladım aklıma geldikçe ağlıyordum eve geldim ruh gibiydim hani bir kaç gün kendime gelemedim ya o kadar alışmıştım ki o da bize o kadar alışmıştı ki üşüyordu giriyordu içimizde uyuyordu bebek gibiydi.Serhat kendini hazırlamıştı "ölecek "diyordu ölmeden son iki gün ise ben bile " ölecek" dedim inandım öleceğine iyice durgunlaşmıştı dışarı çıkıyordu uyuyordu , kafeste uyuyordu adam akıllı yemek yemiyordu hatta ölmeden bir gün önce öyle bir hissetmişim ki " çıksın biraz kafesin dışında dursun özgürlüğünü yaşasın " dedim ertesi gün öldü :( 

Serhat iki tane eş olmuş kuş aldı oğlanın adını Çiko kızın adını Çakıl koyduk hatta onların üç tane yumurtası vardı ne oldu dersiniz şu inanılmaz bir yağmur inanılmaz bir dolunun yağdığı gün var ya o gün bir tanesi doğmuş adını Dolu koyduk ikincisi de iki gün sonra doğdu diğeri boş çıktı.Oğlanda bizim ölen kuşun koyu mavi ve koyu siyah tüylü olanı çok tatlı resmen çocuklar doğdu ya kuş nöbetteydi hiç uyuduğunu görmüyordum ağlıyorlar hemen içeri atlıyordu dişi kuş Çakıl da yuvalıktan hiç çıkmıyordu arada tuvaletini yapmak için yuvalıktan çıkıyordu o kadar ama şimdi yavrular biraz büyüdü biri 11 günlük diğeri 9 günlük artık daha çok dışarda duruyor ama görmeniz lazım tüysüz kuşlar o kadar çirkin oluyorlar ki ilk zaman.Şimdi tüylenmeye başladı hatta Dolu bugün gözlerini açtı diğerinin adını da Temmuz koyalım dedik hayır güneş koyacaktık ama iki tane daha ayrıca bir kuş var evde Miço ve Güneş onların da bekliyoruz ki eş olsun. Kuş ticaretine başlayacağız yakında yavrularla birlikte toplam 6 tane evde kuş var. Ama bunlara Trump'a bağlandığım gibi bağlanamıyorum belki yavrulara bağlanırım onları ele falan alıştırırsak bakalım. Onların fotoğrafları yok bende telefon bozuk yaptıracağım en yakın zaman da onları da eklerim.



Nasıl dolu yağdı ama? Bu teyzemin mutfağının balkonuymuş ay ne gündü ya. Hadi ogün çok şükür otobüsteydim ama ondan önceki hafta bir sabah çok felaket bir yağmur yağdı ya o sabah sırılsıklamdım ajans firmasında çalıştığım için üstümü onların bünyesinde ki firmaların kıyafetlerini giyerek değiştirdim.Ama renk uyumuna bakın üstüm kırmızı , pantolon pembe , ayakkabı siyah valla diyorum " renk uyumu benim için çok önemlidir şu an bütün renk uyumsuzluğunu göz önünde bulundurarak giyiyorum bunları " diye çok komiktim görenler beni gülüyordu.Ama çok şükür dolu yağdığı gün dışarı da değildim indiğimde de evlerin camları kırılmış korktum bizim evin camlarına bir şey olmuş mudur diye ama olmamış sadece apartman aydınlığının camları kırılmış orda ki camlar da direkt bizim evin önüne yığılmış bugün de yağdı yağacak gibi hava korkuyorum yine aynı şeyler olacak diye he..

Benim yazacaklarım şimdilik bu kadar tatil yazılarım daha sonra ki postlar da hoşçakalın.

Saygılar..

Share