21 Ağustos 2015 Cuma

Sevgili Günlükcüm / 27

                                                                                      21.08.2015/ Cuma




Sevgili Günlükcüm ;

İki haftadır blog'umu bayağı bir boşladım.. Yazacağım bir çok şey varken işlerin yoğunluğu , rahatsızlığım ve bazı sıkıntılarımdan dolayı buralara pek uğramaz oldum..Yıllık izin öncesi bir kendimi hatırlatıyım dedim.

Bu sıralar yaşadığım bazı sıkıntı ve stresten dolayı midem fena halde. Güya diyete başlayacağım diye bir adım atmıştım ama diyetten beter hale geldim. Yediklerimi ya sıkıntıdan çıkarıyorum yada çıkartacak gibi oluyorum. Az yemeye çalışıyorum yine de aynı sıkıntılar devam ediyor..Doktora gitmem lazım ama endoskopi diyecek diye korkuyorum  :(




Şu sıralar o kadar çok şehit haberi duyuyorum ki..İnanın artık ne haberleri okur oldum ne de televizyon izler oldum.. Ne çok ananın , babanın canı yanıyor. Ben izlerken duygulanıyor ve ağlıyorsam o ana babayı düşünemiyorum. Allah yardımcıları olsun..

Yıllık iznimde herhangi bir planım yok yani en azından tatile gitme gibi bir planım yok. İstanbul'un eşsiz güzelliğiyle başbaşayım.. Artık ne yapar ne ederim tatil dönüşün de konuşuruz..1 hafta sonra görüşmek üzere..

                                                                Saygılar..

8 Ağustos 2015 Cumartesi

Sevgili Günlükcüm / 26

                                                                                08.08.2015/ Cumartesi

Sevgili Günlükcüm ;

Kendime bile inanamıyorum hafta sonu blog yazmak pek alışkanlığım değildir :) Ama can sıkıntısı işte biraz da iç dökme diyelim :)


Didim'de geçirdiğim 3 günlük tatil her ne kadar sadece denize duyulan özlem duygumu biraz da olsa bastırsa da yine de çok kısa geldi be.. Daha tadına varamadan kendimi İstanbul'da buldum :( Ardından bir haftalık iznimde evde,anneannemde mekik dokuyarak geçirdim. Ama sıkıntı , stres kesinlikle SIFIR'dı. Çağrı merkezinin Back Office bölümünde çalıştığım için az biraz tahmin edebiliyorsunuzdur gün içerisinde gelen çağrılar,şikayet tüketicileri v.s. insanı gerçekten çok sinirli yapıyor. Eskiden bu kadar sinirli değildim en azından etten püften sebeplere sinirlenmezdim şimdi ise bazen hiç sinirlenmeyecek birşeye sinirleniyorum sonra da kendime kızıyorum.. Hadi ben yine Back Office bölümünde çalışıyorum sürekli inbound çağrısı alıp ve satış hedefi doğrultusunda çalışan müşteri temsilcesi arkadaşlarımıza Allah kolaylık versin diyorum( tabii başta bana da) İşte bu stresten uzak bir hafta geçirmek bile insana ne kadar huzur veriyor. İnanın tepkilerim bile değişiyor. Nişanlıcığıma, arkadaşlarıma , etrafıma daha ılımlı yaklaşıyorum kolay kolay sinirlenmiyorum..

Evet gelelim bu aralar neler yaptığıma şöyle kısa bir özet geçeyim ;

Tatil sonrası yani 27 temmuzdan bugüne kadar olan süreçte haftanın 6 günü çalışmak beni pek bir yordu. Şimdi cumartesi günü çalışanların " biz hiç hafta sonu iki gün tatil yapmıyoruz sadece pazarımız var" dediklerini duyabiliyorum ve çokta hak veriyorum. Haftanın bir günü izinli olmak çok kötü bir durum özellikle evliysen o günü gezmeye mi ayıracaksın yoksa temizlik, ütü, yemeye mi ayıracaksın ? Neyse tatilden geldikten sonra ki hafta okey anladım çalıştım da bugün niye çalıştırıyorsunuz kardeşim :( Zaten bu hafta arkadaşım Nilüfer izindeydi (Laf aramızda dün nikahını yaptı 1 ay sonra da düğünü yapacaklar .Umarım o günlerin de bloglarını yazmak nasip olur inşallah). Nilüfer izinde olunca doğal olarak iki kişinin yapması gereken herşeyi tek bir kişi yapınca ne ses kalıyor insan da ne de kafa .. Akşam ya boğaz ağrısı çekiyordum ya baş ağrısı..Şu anda bu blogu ara vermeden yazabiliyorsam pekte yoğun olmadığımdandır. Malum hafta içi bu kadar boş zamanım olmuyor. Hatta şu anda kulaklığımı takmışım bir yandan eski nostaljik müzikleri dinliyor (sevemedim karagözlüm , için için yanıyor ), bir yandan mailleri göz ucuyla kontrol ediyor , bir yandan da blog yazıyorum :)


2 Ağustos Pazar günü arkadaşlarımızın evine ziyarete gittik. Daha detaylı yazısını farklı bir postta yazacağım :)


Nişanımdan bu yana kadar bir hayli kilo aldığım için Pazartesi günü diyete başlama kararı aldım :) Bu arada çok iradeli olduğumdan (en azından diyet konusunda ) Pazartesi başlıcam dediysem başlarım tabii aksi bir durum olmadığı sürece.. He bu arada benim diyetim sadece abur cubur yememe diyeti olacak :) Yine farklı bir postta detayları paylaşacağım ..

Bu aralar bu 4 ana maddeyi kafamda çok sorguluyorum.. Sanki herşeyimiz tamam da bunlara gelmiş sıra :) Neyse bununla ilgili de farklı bir post yazacağım daha detayları orada konuşuruz..

Çeyiz alışverişine de başlamıştım onları da farklı bir postta neler aldığımı nerelerden aldığımı yazacağım :)

Şimdilik görüşmek üzere..

Saygılar..

6 Ağustos 2015 Perşembe

Anneanemde Kahvaltı ve Bowling

Yıllık iznimdeyken herhalde en çok gittiğim yer Anneannemler oldu :) Evde canım sıkılıyor hoop kendimi Anneannemde buluyordum.



21 Temmuz Salı günü aslında bir gün öncesinden " dışarda yiyelim " diye kararlaştırmıştık. Hem farklılık olur hemde temiz hava almış oluruz dedik. Ama Annem ve Anneannem sağolsunlar " ne gerek var " dediler.Bizde kendimizi Anneannemde mükellef bir kahvaltı yaparken bulduk .


Evet soframızda bir kuş sütü eksikti. Salamından sucuğuna , patatesinden pastırmasına herşey vardı.Ama her zaman için dışarda kahvaltı yapmanın ayrıcalığı farklıdır." Dışarda harcayacağımız parayı eve harcasak daha çok şey alırız " mantığıyla ilerlersek o zaman bütün kahvaltı mekanları kapansın :) İnsan biraz kafa dağıtmak , açık hava da birşeyler yiyip içmek istiyor.. Kahvaltı bahane aslında :) Bu aralar bende evden dışarı pek çıkamıyorum zaten. Nişanlımın dj lik işleri bir yandan , hava şartları bir yandan. Geçen cumartesi gezmeye gidelim diye heves ettim bir baktım ki şakır şakır yağmur yağıyor.Plan yapmıcam bundan sonra olmuyor ya :)


25 Temmuz Cuma günü yine evde canım sıkılmış hava da pek güzel nişanlıcığım , arkadaşlarım , annem hepsi çalışıyor . Evde otur otur nereye kadar dedim hoop kendimi yine Anneannemde buldum.
Fatoş Teyzem " Bowling'e gidelim " dedi.Bizde okeyledik. Ben , Emre, Fatoş Teyzem, Emine Teyzem Libadiye caddesi üzerinde ki Bab Bowling'e gittik.


15 dakikaya yakın yürüme mesafesi vardı. Soyak Sitesinin ve Migros'un hemen yan tarafında olan bu Bowling salonu çok aman aman büyük değildi. Hatta salonda sadece biz vardık diyebilirim. Eee hafta içi olmasına bağlıyorum. Fiyatı da kişi başı hatırladığım kadarıyla hafta içi 9 TL hafta sonu 10 TL Teyzemler ödediği için ( malum zorlasam da para almadıklarından ) hatırlardığım kadarıyla fiyat bilgileri bunlardı.Yine de pek uygun fiyatları ..


Bowling oynamayalı sanırım bir 3.5-4 yıl olmuştur. En son Nişanlıcığımla daha ilk flört dönemlerimizde Cevahir AVM ye gitmiştik orada oynamıştık :)


Çok inanarak atıyordum :) Şimdi şöyle gözlerim uzağı bulanık görüyordu. Gelen otobüsün numarasını , gelen minibüsün hangi yöne gittiğini , uzakta ki insanların bana mı baktıklarını anlayamayacak kadar gözlerimde birazcık bir bozulma var..Birazcık diyorum çünkü çok yüksek değil. Topları da görüyorum ama hafiften bulanık gördüğüm için kendimi odaklayamıyordum.. Numaralı gözlüğümü çıkardım gözlükle atıyordum doğru düzgün tutturamıyordum, gözlüksüz atıyordum en azında bir iki tane bırakıyordum :) Gözlükleyken gözlük düşecek diye korkuyordum bu yüzden kendimi odaklayamıyordum.


Skor gördüğünüz gibi :) Ben 1.yim. Fakat o 2. olan E var ya . o Emre'nin E'si yani aramızda 9 puan var. Aslında Emre önde gidiyordu  en son tur da o atamadı , ee bende en son tur da atınca puanlar otomatik benim oldu. Emre en son tur da atsaydı hepimiz 8 yaşında ki bir çocuğa yeniliyorduk :) Bu arada herkes Strike yaptı bir ben yapamadım yahu :) Bir günde ailecek gidelim diyoruz bakalım ..

Saygılar..

5 Ağustos 2015 Çarşamba

Blogger Life MİM


Sevgili Withoska beni Mim'lemiş kendisini daha fazla bekletmeden hemen cevaplarını yazıyorum :)

                       1-  Blogger denilince aklınıza gelen 3 şey nedir ?
                        Yeni yerler  , yeni keşifler , yeni tatlar :)

                       2- Kişisel blogları mı , yoksa gezi . güzellik , moda  bloglarını mı tercih ediyorsunuz ?
                         Gezi , seyahat yazılarını seviyorum :)

                       3- Blogger olmanızda etkili olan en önemli şey nedir ?

                         Nişanlım sayesinde blogger dünyasıyla tanıştım.  " gittiğimiz gördüğümüz yerleri  yazarsın " demişti. Benim bir kulağımdan girip diğerinden çıkmıştı. Sonra ne zaman ki Askere gönderdim o 6 ay boyunca benim yoldaşım oldu blog :) Sonrasında da neden daha önceleri yazmıyormuşum dedim..Yeni yerler , yeni yemekler , yeni tatlar keşfediyorum ..

                        4- Örnek aldığınız bloggerlar var mı ?
                         Çok beğendiğim blog tasarımları , blog isimleri olan arkadaşlarım var. Ama örnek aldığım yok :)

                        5- Şuanki mesleğin nedir veya hangi mesleği seçeceksin ?
                         Back Office

                        6- En sevdiğin blogger arkadaşlarını yazmanı istiyorum desem ?

                   Teker teker yazmam çok zor :) Çünkü çok sevdiğim ve hemen hemen her gün takip ettiğim belli blog arkadaşlarım var.. Şimdi birini yazarsam diğerini unuturum falan :) Malum şu an yoğun bir sezonda çalıştığım için kafam çok dolu :)

3 Ağustos 2015 Pazartesi

Didim Tatili / Part 3 - Son Part

 Didim tatilimizin son partına da gelmiş bulunuyoruz :( yazarken bile hüzünleniyorum kısa ama dolu dolu geçti..

18 Temmuz Cumartesi günü. Bugün Aylin abla kızı Alara ve akrabaları Berfin'de bizlere katıldı. Bir önce ki yazımda da bahsetmiştim. Aylin abla çok hoş kadın , kahvaltıya inerken bile takısıyla tokasıyla iner diye. Denize'de yine aynı şekilde gelmişti.. 


Sağ Baştan : Şeref abi , Nişanlıcığım, Ben, Aylin Abla, Kadriye abla , Nihal Teyze

Sabah Nuray'lar Aylin ablayla konuşmuştu akşam Serhat'ın doğumgününü onlarda kutlayacaktık :) Denize gitmeden önce Nuraylar merkeze pasta almaya gitmişti dönüşte de Aylin ablalara bırakmışlardı :) Çok organize çalışıyorduk..


Bugün yine ilk geldiğimiz Kleopatra Plajına gelmiştik.. Denizin berraklığını , denizin rengini görüyor musunuz.. Tek kötü yanı daha önceden de bahsetmiştim yosun tutmuş taşların olması onun haricinde mükemmel bir denizi var ..


Suyun soğuk olması Sevgiliye yine çok itici geliyordu :) İçimizden en son giren hep o oluyordu. Hatta bir keresinde denize bir girdi yüzüyor bir yandan da Ömer Abiye " abi çok soğuk ben gidiyorum Yunanistan'da görüşürüz " diyordu :) Bol bol yüzdük. Bugün deniz'de Frizbi oynadık. Bayağı eğlenceliydi.Son deniz günümüzdü :( Herhalde bir daha Allahın izniyle seneye balayında görürüz. Böyle yerlere uzun vadeli gelmek lazım. Ne yapalım buna da şükür.

Denizden ayrılmak hiç kolay olmamıştı. Hüzünlü bir şekilde geriye doğru baktım ve eve geldik..


Serhat'ın giyeceklerini ben sabahtan hazırlamıştım. Ben üzerime Beyaz kalın askılı , altıma pembe işlemeli bir etek , Serhat'a da Pembe polo yaka tişort ve beyaz pantolon ayarlamıştım.. Ben giyinip süslendim bilekliklerimi taktım aşağı indim. Nişanlıcığım " Niye bu kadar süslendin ki " dedi " ee akşam sitenin etrafını gezmicek miyiz ? fotoğraf çekeriz ya o yüzden " diyorum. Söyleyecek yalan bulamadım.. Bugün diğer iki güne göre daha erken geldiğimiz için Bey'lerin canı sıkılmış ( daha doğrusu biz buna internet çekmiyor da yer değişikliği yaptılar diyelim ) sitenin girişinde oturmuş video izliyorlardı.


Nurcan teyze ve Behram abilerin yemeğe gelmesini bekliyorduk..
Nurcan Teyzeler geldi yemekler yenildi. Aylin Abla'nın yanına bir gittik. Balkonu süslemiş , bir yandan börekler yapılıyor bir yandan kurabiyeler.." Aylin abla ne zahmet ettin gerek yoktu " dedim. " Olsun bizde böyle " dedi :) Valla denizden gelir gelmez onlarla uğraşmışlar yemek bile yememişler.


Saat 22.00'ı geçiyordu Aylin ablaya baktık. Hemen karşı tarafta oturduğu için yaptığı herşeyi görebiliyorduk. Bir anda " hadi gelin " dedi. Serhat kalktı önden önden gidiyordu , durduramadım üstüne üstlük bir de Aylin abla ışıkları kapatıp "sigorta attı behram sen anlar mısın "demez mi ? neyse yolun daha karşısına geçmeden Serhat'ı durdurdum. "Aşkım bir yukarı gel sana birşey söylemem gerekiyor " dedim. Bu sırada da evdekiler karşıya geçsin diye bakınıyordum. Yukarı çıktım diyecek birşey bulamadım " pembe oje sürsem mi " dedim. " Bu muydu yani saçmalama gel gidelim " dedi telefonumu da aldı önden önden gidiyor. "Dur " diyorum dinlemiyor. Tam karşıya geçtik Serhat arkası dönük oturacak yer bakıyordu ki aylin abla kapıdan içeri pastayı getiriyordu hemen kaptım. " İyi ki doğdun Serhat " diye başladık. Serhat bir hışımla arkasını döndü. Elini ağzına götürdü " aaa " dedi. O kadar şaşırdı ki :) resmen duygulandığını bile gördüm.


Pastanın mumları rüzgardan sönüyordu , biz tekrar yakarken " önden önden gidiyorsun sigorta attı diye illa bakacaksın yani ne vardı beklesen " diye kızıyordum Serhat'a da :) Sonra da " Hadi aşkım üfle " dedim :) Bi de Sevdiceğim diyor ki " kendi doğumgünümü unuttum " bende " aşkım bugün değil yarın senin doğumgünün ama biz yolda olcaz diye bugünden kutladık " dedim :) Sevdiceğim günleri,tarihleri bile birbirine karıştırmış..



Bol bol selfie'ler çektik.. Nasıl kilo almışım ya fotoğraflara bakmasam yine de fark etmicektim :( Acil kısımdan diyete başlamam lazım. Daha doğrusu ideal olmam gereken kilodayım.Boyum, kilom ,yaşıma göre hesaplayınca 55 kilo olmam gerekiyor en fazla. Bende 54. Ama Nişanımda 47-48 kiloydum aradan 5 ay geçti ben bu kadar kilo almayı nasıl becerdim anlayamadım.


Nurcan Teyze'ler bize Didim yazılı Magnet almıştı. Çok beğendik bu magneti. Altınkum'a indiğimizde böyle bulamamıştık. Bir de bundan sonra Allah nasip ederse gittiğim her yerden magnet alcam onları biriktiricem :) Bu zamana kadar almamış olmam tuhaf değil mi ?




Güzel bir doğumgünü oldu.Sevgilim gerçekten çok beğendi. Ona hep sürpriz doğumgünü yapmak istiyordum kısmet bugüneymiş :)


Doğumgününden sonra sitenin etrafında bir tur attık ertesi gün erken uyanacaktık bu yüzden eve gelip hemen uykuya daldık..


19 Temmuz Pazar günü saat 08.45'di yola koyulduğumuzda. Didim'e giderken daha çok zorlandık , İstanbul'a gelişimiz daha kolay oldu :)  Yol üzerinde Köfteci Yusuf'a girip köfte yedik. Bu köfteler bir harika dostum :) Bir çok yerde şubesi var özel araçla gidiyorsanız eğer kesinlikle köfteci yusuf'a uğramadan, köfte yemeden dönmeyin derim.. Bu arada bizim çarprazımız da " Aaa şu Kırgın Çiçekler'de oynayan Serkan (Mehmet Aykaç ) rolündeki çocuk değil mi " dedim. Atv 'de yayınlanan ve tesadüf eseri bulduğum Kırgın Çiçekler herhalde yaz dizilerinin içinde en çok sevdiğim dizi diyebilirim... Pazartesi günü yayınlanıyor , dram ağırlıklı olan bir dizi , bir tarafta yetiştirme yurdunda yaşayan kızların hayatını , bir tarafta da zenginlerin hayatını anlatıyor.. Diğer diziler gibi bir anda kavgayla başlayan aşklar , birbirleriyle göz göze gelince bir kaç saniye durmalar yani bu tarz diziler benim sadece evde oyalanmamı sağlıyor ama bu kırgın çiçeklerde evet aşkta var ama dram da var..Farklı güzel bir dizi tavsiye ederim..Neyse bizimkiler o diziyi pek bilmediğinden google'dan açıp fotoğrafını gösterdim.. Utanmasam gidip soracaktım o derece. Yani eğer o değilse bile onun ikizini buldum :) İnsanlar çift yaratılmış derler o olabilir de olmayabilir de :)

Feribotu yaklaşık 50-55 dakika bekledik. Benim eve girmem 19.30 oldu. İyi gelmiştik bir de oyalandık falan filan.. Dönüşte de şirkette ki Takım Liderlerine " Saray Helvası " almıştım. Eve de aldım. İyi ki almışım çok lezzetliydi ya :)

Saygılar..

Share