31 Mart 2014 Pazartesi

Sagopa Kajmer – Galiba

Hey giden! Ardına hiç dönüp bakmadan gidebilen!
Kalbinde zerre payımda mı yok? Neden?
Geri gelmeyen zamanım yitirilen.

Ama olmaz…
Bu kötü gidişe bir son vermem gerekir.
Ama olur…
İstersem dünyalara kavuşurum, inan.

Ama galiba bütün bu olanlara dayanamam; ama hazırım!
Sen giderken adımlarını sayarım.
Heyhat! Ne yazık, seni yanlış tanıdım sanırım.




27 Mart 2014 Perşembe

Ben Bir Ceviz Ağacıyım Gülhane Parkında :)

                              Sonbaharın ortasında , güneşin yaktığı şu son yazdan kalma günlerin tadını çıkaralım dedik.Sevgiliminde askerliğine son 2 ay vardı , doğumgünüme de sadece iki güncük kalmıştı , o sıralarda yoğun bir iş temposundaydım.. Mesailer, haftasonu full time çalışmalar derken  Kurban Bayramı öncesinde kafa dağıtmak istedim. Sevgilime " Aşkım vapura binelim, Eminönü oradan da Gülhaneye geçelim mi " dedim oda el mahkum kabul etti.  İçinden de diyordur " bu kızın istekleri bitmiyor " diye. Haklı da :) hele bende ki vapur sevdasına ne demeli bilinmez.Herhalde denizsiz bir yerde yaşayamam ben ya..Balıkesire bile gittiğimde " ya aşkım ilçelerinde ne güzel deniz var ama merkezinde deniz yok çok ilginç dimi. En azından deniz olsaydı bir sahil havası alırdık " demiştim.
14 Ekim 2o13 Arefe günü Millet 9 gün izin yaparken biz çalışıyorduk neyse ki yarım gün çalıştım Sevgilimi aradım " Aşkım ben çıktım sende hazırlan otobüse bin bende buradan binerim" dedim. Vapur denilince aklıma ilk gelen şeylerden biri Simit- Ayrandır :) Pastaneye gittim hemen 3 tane simit aldım birini kendime birini sevgilime birini ise Martılara :) Ciddiyim martılara özel simit aldım.. İki tane de ayran.. Pastaneden çıktım bakkala uğrayıp çikolata , sakız v.s aldım ve otobüs durağında Sevgilimi beklemeye başladım. Yaklaşık bir 10 dakika sonra 15B otobüsü geldi Sevgilimle kapının girişinde buluşup arkalara doğru ilerledik. Hemen yer boşalıncada karşılıklı oturduk. Üsküdara indiğimiz de Eminönü Vapurunun kalkmasına bir 15 dakika vardı birer sigara içip beklemeye koyulduk. Vapur geldiğinde ise hemen binip en üst kata çıktık.. Tek tük martılar vardı simit atıyordum beğenmiyorlardı . Burun kıvırıp gidiyorlardı.Vapur daha hareket etmediği için denize düşen simitleri balıklar yiyordu bizde madem martılar yemiyor balıklar yesin diye denize attık . " Of aşkım ya ben ne güzel martılara simit atcaktım " dedim Sevgilim " göç etmişler aşkım " dedi ben ise " Onlarda belki akrabalarına Bayram Ziyaretine gitmişlerdir " dedim :) Sevgilim suratıma uzun uzun bakmakla yetindi .. Martılar simitleri yemeyince balıkcıkların karnı doydu bu arada öğle yemeği yememe rağmen ben bir tane simiti daha mideye indirmiş oldum :)








Vapurdan indik yürümeye başladık.. Eminönünün vazgeçilmezlerinden biri tam karşımızdaydı ; Eminönü Yeni Camii .. Kuşların yem savaşı , çoluk çocuğun koşturmacaları , yabancı turistlerin fotoğraf çekimleri derken müthiş bir manzaraya şahit oluyor insan.. Ve düşünüyor kimbilir eski zamanlarda buralar nasıldı ?

Bu manzara eşliğinde bizde hemen kendimizi Selfie 'liyoruz :)


Eminönünün vazgeçilmezlerinden diğeri ise Kapalı Çarşıdır . Yalnız biz Aşkımla, Kapalı Çarşıya gitmedik ama Eminönüne gelen Kapalı Çarşıyı görmeden gitmesin :) İncik boncuk , halılar , hediyelik eşyalar ve daha bir sürü şeyi muhakkak görmeniz ve hatıra olarakta almanız gerekmektedir. Nokta.! :)


Sevgilimle Eminönünden Gülhaneyiye kadar yürümeye karar verdik. Zaten hava da pek güzeldi bu yüzden yürümek en doğru karardı :) Bugün bayram öncesi olduğu için etraf bayağı kalabalıktı. Sevgilimle ara sokaklara girdik yürüyorduk. Önümde turist bir kız yürüyordu saçları upuzun ve kıvırcıktı. Serhata " Tutup saçını çekesim geldi " diye elimle gösteriyordum kız arkasını dönünce benim elim hava da kaldı sonra hemen indirdim :) kız Allahtan turisti de bir şey anlamadı.. Serhatada baktım kıs kıs gülüyor bende başladım gülmeye :) Aslında kötü bir niyetim yoktu saçınıda çekmicektim sadece içimden geleni söyledim o kadar :)


Gülhaneye geldiğimizde miss gibi mısır kokusu karşılıyor bizi tıka basa doluydum ve sadece 1 tane Mısır aldık ortadan ikiye böldürdük. Daha önce yediğim Mısırların tadı bir başka güzeldi de bu yediğimiz ne bileyim yahu çok kuruydu yiyemiyordu insan. Normalde ısırdığında koçanından akan sudan eser yoktu. Zar zor yedik.





Küçükken annem beni Gülhane Parkına getirirdi tabii şimdi parktan eser yok :)

Şirket masamda bu fotoğrafım asılıdır. Sürekli olarak raptiyelerle sabitlediğimden resmin altı yıpranmış :(  Değişmemişim galiba ? Bir çok insan öyle diyor . O zamanlar saçlar lüle lüle şimdi ise düzleşmiş o kadar :) Bazen kendi fotoğraflarıma baktıkça kendimi ısırasım geliyor :)
Bu fotoğrafa bakınca hep şu soruyo soruyorum : Arkadaki çoluk çocuk şimdi ne yapıyordur acaba ? :) Düşünsenize arkadaki balonlu kız " aaa o benim " diye ortaya atılıyor falan =D sanırım fazla hayal kuruyorum..Konudan uzaklaştım iyice..



 Sevdiceğimle Gülhanenin içini turluyorduk. Baktım Gökkuşağı çıkmış " Aşkım sen geç elinide uzat bakalım nasıl duracak " dedim çokta güzel bir fotoğraf olmuş. Normalde benim profesyonel makinemle çekiliyordu fotoğraflar ama apar topar işten çıkıp direk gittiğimiz için ve aslında planlı olmadığı için telefondan bu görüntüyü yakaladık.Sevgilimin İphone'u sağolsun görüntü kalitesiyle güzel bir fotoğraf yakalamış olduk :)



Benimde gökkuşağı sanki içimden çıkmış gibi duruyor :) Sevgilimin ki bence daha güzel olmuş :)







Şu havuzun önünde o kadar çok fotoğraf çektiren insan var ki . Bizde birinden rica ettik onlar çekti fotoğrafımızı ve tabii karşılığı olarak bizde sizin fotoğrafınızı çekebiliriz dedik :) Bizde onlarınkini çektik ve beraberliği sağladık =D




Etrafı gezdikçe sağlı sollu çiçeklerin sıralanışı , arkasında ise sıra sıra dizilmiş ağaçlar , ağaçların arasında güneşin ara ara bizi yakalaması , temiz hava..Yanımda sevgilim , huzur bulduğum insan..Mutluluğum , ışığım , aydınlığım..Herşeyim.. Seni çok seviyorum..


Gülhane Parkının içinde ;  İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi var ama biz ziyaret edemedik başka bir gün gitmeyi düşünüyoruz. İstanbulda yaşıyoruz diye geçiniyoruz daha gitmediğim o kadar çok müze var ki.. Sevgilim gelsin de bir :) Zavallım benden çekeceği var.


Şafak : 75 / Ardahan

Saygılar...



Bir güzel söz..!


26 Mart 2014 Çarşamba

Sevgili Günlükcüm / 4

                                            26.o3.2o14 / Çarşamba

Sevgili Günlükcüm ,

Sevgilimin askerliğine son 76 gün kaldı ve bende bir heyecan başladı anlatamam. Geldikten sonraki hafta yaklaşık 5-6 gün sonra yıldönümümüz şu anda bunun planlarını yapıyorum tabii sadece kendi kafamda :) Yıllık iznimin ilk haftasını Sevgilimin geldiği haftayı tercih ediyorum.Beraber geçiremediğimiz 5.5 ayı Allahın izniyle 1 haftada toparlıcaz :) 1 hafta yetmez doğruya doğru yalan yok ama ahdım var 5.5 ayın acısını o 1 haftaya sığdırıcam.. Hergün sabahtan akşama kadar birlikte gezicez..Allah izin verirse,Moda İskelesine gidip kahvelerimizi yudumlıcaz sonrasında Dondurmacı Ali Usta da dondurma yicez, Çengelköyde tavla oynıcaz, Üsküdarda denize nazır kahvaltı yapıcaz,vapura binip Martılara simit atıcaz, arkadaşlarımızı ziyaret edicez ve daha bir sürü şey.. Beraber yapmayı planladığım o kadar şey var ki..Ara ara aklıma geldikçe bir yere not ediyorum bakalım umarım bütün hepsini gerçekleştirebiliriz.. Yıllık iznimin son gününde Şirketten bir arkadaşım evleniyor herhalde son günü de bu şekilde değerlendiririz :) Ayy bir de en yakın arkadaşım Havva'nın nikahı olacak bakalım onlar hangi tarihe alacak .. Bu sene düğünlerden çıkamıcaz bu gidişle :)  Seneyede artık kısmetse benim düğünüm olur .. O telaşları , koşturmacıları , stresi bende blog yazar paylaşırım. Tabii fırsat bulursam :) Zaten genel anlamda da stresli , gergin ve heyecanlı bir yapım olduğu için o zamanlar ne olur bilemiyorum ?

Geçen Perşembe günü akşamı  (2o.o3.2o14) evde oturmuş çayımı yudumluyor bir yandan da Aramızda Kalsın'ı izliyordum . Bu arada Star Tv ekranlarında yayınlanan Aramızda Kalsın dizisinin Konakta ki çekimleri Çengelköyde gerçekleşmektedir ve bizim evin iki sokak aşağısında diyebilirim.Ben televizyona kitlenmişim telefonum çaldı tanımadığım bir numara " Efendim?" dedim "Yağmur " beni başladı mı bir heyecan müstakbel kayınvalidem aramıştı beni.Serhata ulaşamadığını,benim nasıl ulaştığımı varsa farklı bir numaradan arayabileceğini sordu. Telefonu kapattıktan sonra Serhatıma haber verdim "beni aradığı numaradan Filoyu istesin bağlarlar "dedi . Bir yandan bende deneme yapıyorum bağlanıyormu diye ilk başta bağlanmadı bir kod numarası var onu söylememiz gerekiyormuş tekrar aradım  o kod numarasını söyledim " Çavuş Serhat " diye bir ses. "Çavuş Serhat bey " diyorum bende :) oy oyy öylede güzel bir ses tonu var ki maşallah. Diksiyonu falan da çok güzel ya. Ben bu adamın sesini duyunca tekrar aşık oluyorum :) Neyse Kayınvalidemi aradım " Aradığınız numaradan şu kodu söyleyeceksiniz bağlarlar sizi " dedim" Teşekkür ederim kızım " dedi bu şekilde kapattık telefonu..Salona geçtim , koltuğuma oturdum aradan 2 dk geçti geçmedi bir tanımadığım numara daha arıyor. " Efendim " dedi . "  Merhaba ben Burçin " diye güzel sesli bir bayan. " Merhaba nasılsınız " diye benim ses tonum değişti. Burçin Hanım, Serhatımın Filo Komutanın eşi. Daha önceden Serhat bana söylemişti ismini de dımdızlak kalmadım :) " Çok incesin hediyeni çok beğendim ilk başta sen tasarlıyorsun sandım ama sanırım annenin tasarladığı takılarda var " dedi. Bende " Evet Annem de tasarlıyor aslında getirecektim ama unuttum bir daha ki sefere muhakkak getireceğim " dedim. " Peki canım. Balıkesire muhakkak bekliyorum İstanbulda kardeşim okuyor bende muhakkak geleceğim geldiğimde görüşürüz "dedi " Peki bekliyorum muhakkak " dedim telefonu kapattık.Telefonuma tekrar baktım arayan var mı boşuna tekrar salona gidip , odama geçmiyim diye :) ama daha başka arayan yoktu. Hiç tanımadığım birinin bu şekilde bana yaklaşımı o kadar hoşuma gitti ki. Sani uzun yıllardır tanıyorum ama görüşemediğim biriyle konuşuyor gibiydim :) Çünkü ben öyle herkesle muhabbet etmem. Biri bana günaydın demediği sürece çok yakınım değilse bende kolay kolay günaydın demem , biriyle aynı ortamda molada olalım o konuşmazsa bende konuşmam.İlginç biriyim ama aslında en iyisini yapıyorum.İnsanlarla ilişkim iyidir yani benimle tanışan bir insanın beni sevmemesine imkan vermiyorum :) (biraz ukala,biraz şımarık anlaşılmasın.) Nedeni ise ; sıcakkanlı yaklaşırım konuşmaya çalışırım onu da ortama alıştırmaya çalışırım. Ama durduk yerede öyle herkesle muhabbet etmem.Önüme gelen bir insanla tanışmam.Ben değil onlar benimle tanışsın derim :)

Bu hafta pazar günü seçimler var..

Muhakkak herkesi oy kullanmaya davet ediyorum.
1 oy 1 oydur..!


Saygılar..

25 Mart 2014 Salı

Askerimin Çarşı Günü / 4

Bu aralar işlerin yoğunluğundan blogumla çok haşır neşir olamadım :) Elimden geldiğince girip yazılanları okusam da kendim birşey paylaşamadığım için büyük bir üzüntü içindeydim :( Allahın izniyle yoğun iş temposundan biraz da olsa sıyrıldım.

Sevgilinin yine bir çarşı günü klasiği.. Geçen hafta Çarşı günün de Sevgilimin yanındaydım bu hafta ise Skype'a razı olduk.. 

Bir gün öncesinden Sevgilim " Cumartesi günü çıkıyorum Aşkım Çarşıya. Ne zaman uyandırayım seni " dedi. Bende " Net'e girmeden 5 dk öncesinden giriyorum diye mesaj at veya ara beni yeter aşkım " dedim. Nitekim cumartesi günü Sevgilim mesaj attı ve ben direk gözümü açtım. Kahvaltı yapıp nete gireceğini söyledi bende kalktım bilgisayarı açtım , kahvaltıyı hazırladım , şirket maillerini baktım ve Sevgilim çok geç kalmadan Skype'a girdi. Geçen haftadan konuştuk , birbirimizi çok sevdiğimizi çok özlediğimi söyledik.. Evet 1 hafta geçti üzerinden yanına gidip geleli ama ben özledim.. Bir daha gitmeyi umut ediyorum.

Bu arada dün sevgilimle konuştuğumuzda  "cumartesi blogunu gördüm " dedi bende " evet aşkım neyi gördün " dedim. "Balıkesiri okuyabildim sadece " dedi bende " aa aşkım ben senin çarşı günlerinide yazıyorum" dedim " nasıl yani " dedi."hani fotoğraflarını çekiyorum ya onları da ekliyorum işte öyle yazıyorum " dedim " neee saçmalama aşkım ne o öyle apaçi gibi ya ben döndüğümde silerim he " dedi :) " amannn nolcak aşkım asker adamsın sen " dedim :) 

Şafak : 77 / Yalova

Saygılar..

19 Mart 2014 Çarşamba

Tarihi Moda İskelesi Beltur

Moda Sahillerinde bekliyorum :) 

İstanbulun en güzel ilçelerinden biri olan Kadıköy'ün incisidir Moda Sahili.
Gençliğimde bir çok defa dersane çıkışlarında gitmişimdir.. Yeri geldiğinde sahil kenarında kayalıklara oturup çekirdek çitleyip yeri geldiğinde çimlere uzanıp test çözdüğüm yerdir.Mis gibi deniz havası Moda Sahilinde bir başka güzel..Hatta öyle ki Rahmetli Barış Mançonun evi de Modadadır ve müze haline getirilmiştir.Barış Mançonun kişisel eşyaları sergilenmektedir.
Kadıköyden Modaya çıkmak için dilerseniz Bahariye Caddesini takip eden yolun sonuna kadar yürüyebilir dilerseniz bir Nostalji yaşayıp Kadıköyden kalkan Tarihi Tramvayada binip Moda ' da inebilirsiniz.
Moda ayrıca ; Açık veya Kapalı alanda bulunan Çay bahçeleriyle ve özellikle de Dondurmacılarıyla meşhurdur.. Özellikle tavsiyem " Dondurmacı Ali Usta"dır. Modaya gittiğinizde muhakkak Dondurmasını yemeden dönmeyin sonra çok pişman olursunuz benden söylemesi :)

Tarih o2.12.2o12
Ben daha önceden gittiğim için Sevgilim de burayı merak ediyordu. Bana " Hani sen gitmiştin ya Modada Cafeye gidelim mi beraber" dedi bende dünden razı " Olur aşkım " dedim. O zamanlar Acıbadem de oturuyordum . Kadıköye gitmek tek vesaitken bana , sevgilimle aynı minibüse binmek için Koşuyoluna gittim daha doğrusu Sevgilim Ümraniyeden Kadıköy minibüslerine bindi bende Üsküdar minibüslerine binip bir 5 dakikalık yol gidecektim. Sevgilim " Hadi aşkım yetişemiceksin " dedi. Bende " Yetişmeye çalışıyorum burda da trafik tıkandı " dedim. Normalde pek trafik olmayan bir yer olduğu için inip koşsam mı diye düşündüm..Yolun yarısında inip yokuş yukarı koşmaya başladım.O sırada Serhatımın bindiği minibüste geldi Allahtan ışıklara takıldı da beklemeye başladı..Ben de arabaların önüne attım resmen kendimi sonrada minibüse bindim. Bir de kızıyorum " direk Kadıköyde buluşsaydık ya araba çarpıyordu " dedim :) Sevgilim de " tamam aşkım sakin ol " demekle yetindi..Yolda tıngır mıngır ilerlerken Kadıköy'e ara sokaklardan girdik. Malum Kadıköy'ün vazgeçilmezlerinden miting vardı ve biz de Haydarpaşa Tren garının üst geçidinde inip Modaya kadar yürüdük. Giderken yanımıza gazete de aldık.Havada bir öyle bir böyle.Aralık ayındaydık ama yürüdükçe ısınıyordun bu sefer montu çıkarmak zorunda kalıyordun , montu çıkarınca da üşüyordun bu sefer tekrar giymek zorunda kalıyordun :) Ahh bu İstanbul'un havası..!


Deniz havası almak için sahil tarafından yürümeyi tercih ettik ..



Sevgilimle Tarihi Moda İskelesine geldik.Çok kalabalıktı yer bulmak biraz zor oldu. Hatta bir süre bir uçtan bir uca yürüyüp fotoğraf çektik. 
Sonunda tam da deniz kenarında oturan birileri kalktı ve biz hemen bir hışımla oturduk :)

Kahvelerimizi söyledik sonra da Sevgilimle gazete okumaya başladık.  Sevgilim " Sanki evli gibiyiz " dedi bende " Evet aşkım evliyiz de sanki pazar gezmesine çıkmış gibi hissettim " dedim.Allah o günleri görmeyi de nasip etsin İnşaallah. Amin.!

Tarihi Moda İskelesi Beltur olarak geçmektedir. Konum olarak hem çok güzel hem çok pahalı değil hemde kafa dinlemek için birebir..



                                  İnstgramda oynanmış halidir :) Ama yinede  manzara 10 numara.

                                     




                     





Gittiğimiz zaman her ne kadar güneş kendini gösteriyor da olsa kış ayındaydık ve açıkcası akşam saatlerine doğru yavaş yavaş esmeye başlıyordu. Bu yüzden oturmak biraz da olsa imkansız hale geliyordu.Özellikle bizim gibi sigara içenlerin derdi biraz fazla oluyor. Kapalı alanda bir çok yer sigara içme yasağı getirdiği için ya açık alan ama ufolarla ısıtılmış bir yer olacak yada kapalı alan ama soğuk olup sigara içilen yeri tercih edicez.Aslında sigarayı bırakmak lazım..! Düşüncem var ve istikrarlı gidersem bunu başarabileceğime inanıyorum. Şu an sağlığıma bir etkisi yok ama ilerleyen zamanlarda kat ve kat çıkacak acısı çıkacak benden.. Bu yüzden 1 taneden birşey olmaz demeyin başlarsanız bırakamıyorsunuz. Bu da size bir önerim olsun..!

Bir gün daha bu şekilde sona erdi yaz aylarında tekrardan buraya geliriz dedik ama geçen sene pek gitmek nasip olmadı.İnşaallah Sevgilim askerden geldiğinde gideriz.

Saygılar.

Şafak : 83

17 Mart 2014 Pazartesi

Balıkesir ve Sevgiliye Kavuşma :)

         Evet o gün geldi çattı :) Sevgilimin yanına gidiyordum benden daha mutlusu varmıydı?
         Saat 00.50'de yola çıktık malum Dudulluya gidecektik ve yolu bilmiyorduk.. Pamukkale otogarına saat 01.30'da anca vardık o kadar karışık yolları vardı ki aynı yeri 3 kez falan turladık..Hemen bilet işlemlerini hallettim daha da yarım saat vardı ve dışarısı da çok soğuktu biz de içerde beklemeye başladık. İçerisininde dışarıdan pek bir farkı yoktu :) Saat 01.53 oldu otobüs geldi Annemlerle bir kucaklaşma faslından sonra bindim 24 numaralı koltuğa.. Otobüste bayağı doluydu ve yanımda öyle :( 02.00 oldu ve otobüs kalktı.Heyecandan hiçte uykum yoktu oysa ki 07.30 dan beri ayaktaydım ve saat 02.00 olmuştu hala daha uykunun " u " su bile yoktu bende.. Feribota geldik Allahtan beklemedik hemen girdik..bu feribot olayına bayılıyorum yahu..Nasıl hoşuma gidiyor anlatamam..Yanımdaki hanımefendiyi de uyandırmak hiç istemiyordum ama hanımefendi " geçecekmisiniz " dedi bende " Evet kusura bakmayın rahatsız ediyorum sizi ama " dedim. Hanımefendi de " Hiç önemli değil " dedi. İndim bende. Bir yandan da eşşek ölüsü gibi çantamı taşımakla uğraşıyorum..Feribot daha hareket etmemişti bu yüzden soğuk havayı pek hissetmiyordum.. Fotoğraf çekiyordum bol bol.

                                                                                                                                                                                               

                           

        Oh be deniz havası almak kadar güzel birşey varmıydı ? Feribot hareket etti ben hemen otobüsün içine kaçtım o kadar esiyordu ki.. Eee hava da yaz değil ki dışarda da durulmuyor. Bırakın dışarıda durmayı içerde de soğuktan durulmuyor ki tam orta kapının hemen orda olduğum için kapıda açık nasıl püfür püfür esiyor.. Artık boynuma bağladığım Şalı çıkarıp , bacaklarıma örttüm, montumunda fermuarını iyice çektim. Kapşonlu mont olduğu için onuda iyice yüzüme doğru çektim resmen gözükmüyordum :) Feribot yolculuğumuz sona erdi.. Bende hala daha uykudan eser yok :) Bir ara dışarıyı izlerken uyumuşum..Ama sanırım yarım saat veya kırk beş dakika falan .. Kalktığımda Bursadaydık..İnmek istedim ama hem dışarısı soğuktu hemde hanımefendiyi rahatsız etmek istemedim.. Bir de Kestane şekeri yazmaz mı ? :( Dua ettim , Allahım dönerkende bu yoldan gelelim de Kestane Şekeri alayım diye.





            Bu arada , anladığım kadarıyla Muavin bir beyfendiyi uyandıracaktı Bursaya geldik diye. Ama beyfendi yanlış koltuğa oturmuş daha doğrusu Bursada inecek beyfendi  koridorda olması gerekirken cam kenarında oturuyordu. Muavinde beyfendiyi uyandırmak için omzuna doğru dokunuyordu yanında ki adam" Ne rahatsız ediyorsun beni be " dedi. Muavinde gayet sakin bir ses tonuyla " Beyfendi yanlış oturmuşsunuz " dedi. Ama adam " Git başımdan ne duruyorsun burda sabahtan beri tepemdesin " dedi. Ben bir sinirlendim sanki Muavinin suçu varmış gibi.!! Benim hemen yan tarafımda oturuyor olsaydım bir şey derdim de zor tuttum kendimi ve içerde insanlarda uyuyor.Anladım ki ben asla Muavinlik falan yapamazmışım..Çok zor ve gerçekten sabır gerektiriyor Muavinde helal olsun hiçbir şekilde ne sesini yükseltti ne de kendinden ödün verdi..Hatta öyle ki arkamda oturan hanımefendilerin kulaklıkları çalışmıyordu kaç kere kulaklık götürdü " bunu da denermisiniz , bunuda bir denermisiniz " diye. Velhasıl kelam , yarım saat Bursa da durduktan sonra tekrar yola koyulduk.. Ben yine dışarıyı seyrediyordum tekrar uyumuşum sanırım yine bir yarım saat kırk beş dakika olmuştur.Gözümü bir açtım ki Balıkesir İl Sınırı tabelasını gördüm.. Sanki 8-9 saat uyumuşum gibi hemen kalktım..Otobüs içinde makyaj yaptım sevgilime güzel gözükeyim diye ama pekte başarılı olamıyordum .Otobüs sürekli hareket halindeydi...Ve istediğim anonsu duymuştum. Susurluğa gelmiştik ve tost ayran için sabırsızlanıyordum :) Otobüsten bir inişim var anlatamam sanki Tostla Ayran dan bir tane kalmış onu ben kapıyım diye hızlı adımlarla ilerliyordum.Ne yapayım bunun hayaliyle yanıp tutuşuyordum :)                                                

                                     

                                                                       Güneşin doğuşu
                               
                                                                  Yıldız Dinlenme Tesisi

   
Orda küçücük bir yavru köpek suyla oynuyordu..Aman Allahım ne de tatlı ne de tatlı bir de " vik vik vik" sürekli bu modda..Ama çok tatlıydı yerim ya :)


Tostla Ayran bir güzel mideye iniyor bir de üstüne beni tıkıyor :) Beni tıkıyor tıkmasına bir de üstüne otobüste dağıttıkları Nescafeyle birlikte bir güzel Keki de mideme indirince Yağmur'un mideciği artık hiçbirşey yemek istemiyor :)


Artık az bir zaman kalmıştı Sevgilime kavuşuyordum sonunda. Nasıl heyecanlıyım anlatamam. Allaha şükürler olsun ki hava da çok güzeldi.. Sevgilim " Aşkım nerdesin " diye aradı. " Az kaldı aşkım 10-15 dakikaya gelirim " dedim. Sevgilimde " Tamam aşkım ben çıkıyorum karşılıcam seni " dedi ve bir 10 dakika sonra Balıkesir Otobüs Terminaline gelmiştim :)


Kuva-Yi Milliye Şehri Balıkesire Hoşgeldiniz 
yazısı karşılıyor beni bende içimden Hoşbuldum diyorum :) Etrafa bakıyorum Sevdiceğim geliyormu diye ama gelen giden yoktu..Dışarı çıktım tekrar içeri girdim. Nerde bu adam dedim bir baktım tam karşıda ki kapıdan koşarak etrafına bakarak geliyor.. Hemen bende koşmaya başladım kısa bir sarılma bir kucaklaşma faslı yaşandı " Hadi aşkım taksi bekliyor " dedi çıktık bindik taksiye.Eleleydik.Birbirimizi sürekli özlediğimizi söyledik . Kiloda almış benim aldığım kazağı giymiş. Ay nasıl özlemişim anlatamam o kadar çok özlemiştim ki o kadar saat uykusuz kalmama çok fazlasıyla değdi.

               Balıkesir Çarşısında indik. Başladık yürümeye saatte daha 8 bile olmadı o kadar erken ki. Havada da güneş var ama sabah saati olduğu için ısıtmıyordu.Sevgilimle elele tutuşmuş Balıkesirin sokaklarında yürüyorduk.



Sevgilim " aşkım ne yemek istersin serpme kahvaltı yapan bir yere gidelim mi " dedi. "Yok aşkım ben aç değilim sen ne istersen onu yemeye gidelim" dedim.Malum tostla ayran üzerine bir de kek yiyince tıka basa doluydum. Sevgilimin canı menemen istedi beni Hazarbey fast foodcuya götürdü. Bir an Fast Food diyince burada menemenin ne işi var dedim ama görüldüğü gibi ortaya güzel bir Menemen geldi.Ben pek sevmiyorum ama yinede sevgilime biraz eşlik ettim.

Menemeni de bir güzel mideye indirdikten sonra başladık biraz gezinmeye malum Balıkesir küçük bir yer ve dönüp dolaşıp hep aynı yere çıkıyorsun . İstanbul'un Kadıköyü gibi. Çok benzettim ben :) Saat daha erken olduğu için ne mağazalar açık ne de cafeler :) Bizde hem hasret giderdik , hem sohbet muhabbet ettik , hemde bol bol fotoğraf çektik..









Burda da önümüzde küçük bir havuz vardı onun başında oturup Sevgilimle birlikte gazete okuduk. Balıkesir'in en kötü yanıda İlçelerinde (Akçay , Altınoluk , Ayvalık v.s) deniz var ama Merkezinde deniz yok.Yapacak birşey de yok küçücük yerde. En azından Deniz olsa bir sahil havası alırız gider sahilde otururuz. İlla ki sahilde cafeler olur oralarda takılırız ama nerdeeee :( Bu yüzden bizde böyle küçük yerlerde oturmayı tercih ettik.
      
Saat 10.00 oldu ama hala daha doğru düzgün dükkanlar açık değildi.Biz yine turladık sonra Sevgili "Yaylada Alışveriş Merkezine gidelim mi " dedi " Tamam olur " dedim bindik otobüse bir 10 dakika sonra ordaydık. Çok büyük bir alışveriş merkezi değil ama bir çok markayı bulabilirsiniz . Koton , Boyner , Kiğılı v.s.





    
Tam da Sinemanın olduğu bölümdeydik Aşkıma " Gitsek mi Sinemaya " dedim. " Gel bir saatlere bakalım " dedi. Saatlere baktığımızda bize en yakın Recep İvedik 4 ' dü. 11.00 seansına girdik. Buranın sinemasına bayıldım ya hem çok büyük hemde en arkada oturmamıza rağmen çok rahat görebiliyordum. Bir de çiftlere özel ikili deri koltuklar vardı.. Hemde çok rahattı ya :) Zaten çok uykum vardı her an uyuyabilirdim.Filmi açıkcası ne bileyim evet komik yanları vardı ama ben sanki diğerlerinde daha çok gülmüştüm daha çok zevk almıştım izlediğimden diye hatırlıyorum.. Belkide yorgunluk ve uykusuzluk olduğu için bana öyle gelmişte olabilir.


Film bittikten sonra "Hadi aşkım yemek yiyelim " dedim . Sevgilim , "pizza mı burger mı pizza mı burger mı " derken kararımızı Burger Kingten yana kullandık.Uzun zamandır da yemiyordum he iyi oldu :) Sevgilim tavukçu bende tam bir etçi olduğum için.Ben Whooper JR. sevgilim ise Tavuk Burger Menü yedi..


Alışveriş merkezini turladık. Bir çok mağazaya girdik. Sevgilim komutanına hediye bakıyordu.. Kiğılıye girdik o sırada ne görelim kol düğmesinin baş harfleri S ve Y :)  Serhat & Yağmur. İstesek denk getiremezdik valla hemen onu da fotoğrafladık.

Koton mağazına girdik bizde komutanının eşine hediye aldık. Kolye ve küpe. Çok güzeldi bir an aşkıma baktım" bende istiyorum" gibisinden aşkım "alalım mı sana da aşkım" dedi "yok yok aşkım alırsın şimdi takmam boşver " dedim.. Artık yorulmuştuk sürekli mağazalara gir çık. Sevgilime " Bak Aşkım Mado varmış gidelim birer çay içelim " dedim gittik. Birer çay mı ? İkişer tane içtik bide hayret ettim kendime Nescafe içmedim diye :) Sonra da düşündüm tabii sabah otobüste içmiştim ..



          Benim artık gözümden uyku akıyor .. Gözlerim şişmiş betim benzim atmış resmen ama yine de " Diren Yağmur " diyordum.. Bu fırsatı bir daha ne zaman bulabilirdim ki =( Hatta öyle ki uykum gelince ben saçmalamaya başlarım direk " Bak aşkım kızdırma beni acıkınca kafam Adidasa gider " dedim :) Adidas ? Başladık biz gülmeye " O dominos olmasın " dedi Sevgilim :)
                                             

   Otobüsün kalkmasına neredeyse 1 saat 15 dakika vardı :( O kadar mutsuzdum ki . Keşke zaman dursa da oracıkta kalıverseydim diyordum şimdi ise çabucak zaman geçsin de gelsin Sevgilim diyorum.Bir zengin kalkışı yaptık..Hüzünlü bir şekilde minibüse bindik ve otogara gittik.Bilet işlemlerini hallettikten sonra beklemeye geçtik. İkimizde hüzünlüydük ve ben gitmek hiç istemiyordum..






                 
  


                       Bir ara Sevgilim çantamın ön cebine doğru bakıyordu . " noldu aşkım bana birşey mi aldın yoksa " dedim "Yok aşkım açıktı da kapattım " dedi. Bende ne de olsa Otobüse binince bakarım diye üzerinde durmadım..Saat 16.05 de otobüs geldi bir yandan da korkuyordum Sevgilimin 17.00'a kadar teslim olması gerekiyordu bende " hadi sen daha fazla bekleme beni bırak git " dedim. Aslında içimden hiç öyle geçmiyordu :( dur burda hatta benimle birlikte dön İstanbula diyordum ama el mahkum burda kalmak zorundaydı.. Beni otobüse bindirdi 10 dakika vardı kalkmasına Sevgilim " hadi gideyim ben " dedi. Sarıldık sıkı sıkı başladım ben ağlamaya " Ağlama aşkım " dedi bir buse kondurdu alnıma .. Ve indi otobüsten cam kenarındaydım ve bu sefer tek koltuk almıştım 18 numara. Bir baktım Sevgilim aşağıdan el sallıyor bende el sallıyorum bir yandan da ağlıyorum..Sonra gözden kaybolup gitti..Baktım öylece .. Otobüs kalktı ben öylece bakakaldım Güle Güle Balıkesir Sevgilim sana emanet dedim..Öyle baktım yola.. Boş boş baktım daha 3 ayımız var .. Ama ben bir daha giderim.. Çünkü özlerim..
                     





Sevgilim beni aradı " Gördün mü sürprizimi " diye " yoo aşkım aklımdaydı da unuttum " dedim. Bir baktım Mektup.Kapattıktan sonra okudum mektubumu.Ağla ağla susmadım ya.O kadar güzel şeyler yazmış ki tekrar tekrar aşık oldum Sevgilime.Zaten afili şeyler yazmaya bayılır ve kalemi de güçlüdür. Benim de o konuda kalemim sıfır..Güzel başlarım sonra klasik cümlelerle bitiririm, klasik cümlelerle başlayıp afilli cümlelerle bitiririm falan filan. Ama Sevgilimin öyle değil her cümlesinin altında o kadar gizli anlamlar taşıyor o kadar süslüyor ki yazıyı anlatamam..

Tekrar Yıldız Dinlenme Tesisine geldik bu sefer sadece Ayran içtim.


Ahaa da aynı yere geldik..Hemen indim Kestane şekerlerini aldım :) Valla gözüm o kadar açmış ki her ikisinide birden aldım. Eve gelip tattığımda her ikisinin lezzeti de süper :) çokta pahalı değil her ikisi için sadece 20 TL verdim. Yolunuz düşerse muhakkak uğramadan gitmeyin derim.

Bursadan çıktık Yalovaya doğru ilerken bir an içim geçmiş ve uyumuşum o sırada yanımda bir beyfendi telefonundan artık ilahi mi farklı birşey mi ne açtı bir an da bir ses yükseldi yemin ederim uykumdan kalktım ters ters baktım.Hiç oralı olmadı. Bide eşiyle birlikte orta yaşlı insanlar birşey de demiyim dedim. Bir sakız çiğneyişleri vardı inanın kulaklığı taktım ve müzik dinlemeye başladım yok öyle bir sakız çiğneme..Otobüsten gayet memnundum rahat gidip geldim bu yüzden Pamukkale 'ye teşekkürler. Ama bende bir gudubetlik vardı Balıkesire giderken Adamın biri Muavine bağırır " Beni rahatsız etme " diye İstanbula dönerken yanımda ki telefonundan bangır bangır birşeyler çalar bir de sesini hiç kısmaz. Zaten bir " Tövbe estafurullah ya sabır " dedim duysun diye..!


             Bu da son fotoğrafım..Yine Feribotta..Arkama baktım..Bulunduğum nokta Yalova , karşı taraf ise Gebze.. Ne çabuk geçti zaman diyorum.. Özledim.. Daha şimdiden özledim Sevgilimi dedim..8.5 saat vakit geçirdik ama yine de doyamadım .. Değil 8.5 saat 18.5 saatte geçirmiş olsak yine doyamazdım..Çünkü o benim canımdan bir parça..Canımın parçası bir başka yerdeyken ben nasıl onsuz nefes alabilirim ki ?

     Seni canımdan çok seviyorum Sevgilim.
Herşey için teşekkürler.
Tekrar sana kavuşmak dileğiyle...

Şafak : 85

Share