Sevgilimle resimlerimize bakarken ki hemen hemen hergün resimlerimize bakıyorum. Fotoğraflarımızın arasında Alperenler dikkatimi çekti..Film şeridi gibi gözümün önünden geçti anılarımız.. Bir off çektim karşı ki dağlar yıkıldı..! =P
Alperenler'e yaz kış gitmişizdir.Çengelköyden sıkılıp farklı bir yere gitmek isteyenler için ideal bir yer :) Yazı ayrı , kışı ayrı güzeldir. Alperenler , Üsküdar 'ın Kandilli semtinde , Vaniköy caddesi üzerinde bulunmaktadır. Hemen denizin dibindesiniz (= Ulaşım açısından da Üsküdardan - Beykoz'a giden otobüsler veya Kadıköyden - Beykoz'a giden otobüslere binip , tam önünde inebilirsiniz. Biz gerek arabayla , gerekse ulaşım aracıyla bir çok kez gitmişizdir.
Kandilli ; Sahilinde boylu boyunca uzanan Yalıları vardır.. Adile Sultan Sarayı'da Kandillidedir. Hemde Alperenlerin karşısında.Bir keresinde Sevdiceğimle gidecektik. Arabayı park ettik güvenliğe " girebilirmiyiz " dedik " Aracınız varsa girebilirsiniz " dediler. Biz birbirimize baktık "aracımız varsamı" ? Güvenlikte şaşkınlığımızı anlamış olsa ki " biraz tepeye çıkmanız gerekecek araçsız zor olur . Şu anda düğünde var zaten " dedi. Bizde "peki " dedik çıktık. Aracımızı alıp çıkmamıştık düğün vardı şimdi orayı doyasıya gezemeyecektik..bizde çıktık Kürkçü dükkanı Alperenlere gittik ..Benim aklıma ayrıca Kandilli deyince Kandilli Rasathanesi ve Rahmetli Deprem Dede Ahmet Mete Işıkara gelir.Nur içinde yatsın Deprem Dedemiz.
Alperenlerde ; Kışın kapalı alanında oturuyorduk. Deniz kenarı olduğu için dışarıda oturmak çok zor hem çok esiyor hemde dalgaların duvara çarpmasıyla baştan aşağı ıslanabiliyorsunuz :) Biz sigara içmemize rağmen içeride oturmayı tercih ettik..hem denizin keyfini çıkarıp hemde sıcacık ufoların önünde oturup kahvelerimizi yudumlamayı seviyorduk.Ayrıca Park sorunuda yaşamıyorsunuz otoparkı da var, kapının önünede park edebiliyorsunuz.Bahar aylarında veya yaz aylarında tıklım tıklım olmadığı sürece park sorunu yaşanmıyor buda dipnot olsun :)
Hiç unutmam ; arkadaşımın Kanlıca Paysage ' da düğünü olacaktı daha da saat vardı gidip yemek yiyelim dedik.5 kişilik bir ekiple gittik bir güzel yemeklerimizi yedik sohbet muhabbet koyulaştı derken şak diye bir sesle ayaklandık dalga bizi çok az ıslattı , ama bizim önümüzde duran bayan için aynı şeyi söyleyemeyeceğim :) Resmen baştan aşağı ıslandı bayan.Biz de daha sonra oluşabilecek bir dalga faciasına rastlamamak için yerimizi en köşelere taşıdık ee düğün vardı ıslak ıslak saçımız başımız dağılmış nereye gitcektik ? (=
Sevdiceğimle vazgeçilmezimiz Tavla :) Aman Allahım şu tavlayı öğrenene kadar canımdan can gitti yahu hadi ben neyse de sevgilimin sabrına hayran kaldım. Sanki satranç öğreniyorum, nasıl gözümde büyütmüşsem tavlayı.. Alt tarafı kapı yap , karşındakine açık verme işte bu kadar ama ben sanki dünyanın en zor oyununu oynuyor gibi hissediyordum kendimi..Şimdi ise sevgilimin yokluğunda internetten oynaya oynaya çözdüm işi. Karşımdakini Mars bile ediyorum :) Sevgiliminde beni mars etmişliği vardır , eh benimde nadir de olsa mars etmişliğim görülmüştür (= Bazen oyunu bitiremeyeceğimi anlayınca " Ne de olsa beni mars edemiceksin o yüzden içim rahat hıh" diyordum..Valla ne yapıp ne edip mars olmamak için de elimden geleni yapıyordum sonuç mars olmuyordum.. Hele bir de sevgilim tüm kapıları kapattığında ben dımdızlak ortada kalınca bir sinirleniyordum. Zar atsam da neye yarar adamın tüm kapıları kapalı bende başlıyordum beklemeye..Bir de kızıyorum , " en sevmediğim şeyi yapıyorsun " diye :) " ama aşkım kızma oyun böyle "diyor adam da haklı oyunu kuralına göre oynuyor ama ben delleniyorum :) Normalde böyle hırs yapan bir kız da değilimdir tavla oynayınca bana bir hırs geliyor =P Sevgilim bak bu da itirafım sana :)
Saygılar..
Şafak : 54/Sakarya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder