İstanbullular artık kara doyduk sanırım :) Böyle günlerde yaza dair bir post yazıyorum ve yazı özledim diyorum.
26 Nisan Salı günü bir gün önce erkenden uyuya kaldığımız için saat 10.00 olmadan uyandık ve uyanır uyanmaz ilk işim camdan dışarı bakmak oldu bir baktım hava böyle kapalı biraz üzüldüm "sabah ya o yüzden böyle olması normal " diye düşündüm.
Neyse hazırlandık ve kahvaltıya gittik.
Kahvaltısı , yemekleri çok çeşitti ilk gördüğüm de yemekhanesi biraz küçük geldi küçükten kastım "yazın bu kadar kişi buradaki yemekleri anında bitirir" diye düşündüm.Sonra hangi gündü hatırlamıyorum çarşamba yada perşembe günü bir firmanın toplantısı vardı o zaman yemekhanede ki yemekleri de çoğaltmışlardı yemek konulacak yerleri de genişletmişlerdi.İşte o zaman anladım ki o kadar da küçük değildi ☺
Kahvaltımızı aldık ve çoğu zamanda aldıklarımızı beğendiğimiz sürece bitirdik benim bir huyum vardır tabağıma konulan şeyi bitirmem lazım , çöpe atılmasını istemem çoğunu bitirmiş oluyorum sonraki günler daha az aldım ilk sabah kahvaltısı olduğu için bazı yeni şeylerin tadına bakmak lazım diye düşündüm.Bir önceki postumda da belirttim yemekleri ne çok iyi ne çok kötü orta derecede bazıları güzel bazıları da benim damak zevkime uygun değildi.Mesela tatlılarını pek sevmedim hiç bir şey anlamıyordum tadından yani tatlı , tatlı gibi değildi ☺
Öğle saatlerinde hava biraz daha ısındı biz de yine kendimizi havuza attık.Havuza attık derken havuz kenarına gördüğünüz gibi havuz bile üşümüş ☺
Ayrıca bu fotoğrafta gördüğünüz yerde restaurant .
Dün mesela denizde çarşaf gibiydi bugün biraz daha hafiften dalgalanmıştı. Deniz kenarı daha çok eser diye o tarafa hiç inmedik. Hatta tatilimiz boyunca denize bile girmedik. Sadece ayaklarımı soktum o kadar çünkü buz buz daha öncede belirttim dışarısı şöyle 30-35 derecelerde olsa o zaman buz gibi su bana vın gelir tırıs giderdi ama dışarı çıkınca üşeyeceğim için hasta olmayı göze alamazdım.Hoş yine hasta oldum orası ayrı ☺
Burası da Food Court Snack bar gibi ızgara , döner, kumpir v.s. tatlı olarak da dondurma,waffle vs. vardı.Ayrıca burası Gece büfesi olarakta saat 00.00'da açılıyor.Aperatif şeyler yiyebilirsiniz.
Günün tadını çıkarıyorduk ki animasyoncular geldi bizi çağırdılar ilk önce pek istemedik ama sonradan katılalım dedik.Spagettinin bir ucundan kutu kola şişesini koyuyorlar ağırlık yapsın diye bir ucunu sana bir ucunu da eşine veriyorlar siz ağızınızla belli bir mesafe var oraya kadar kaç tane götürebilirsiniz gibi bir oyundu. Aslında biz iki tane götürdük üçüncüyü de götürüyorduk ki eşimin ağzından kayınca spagetti kırıldı.Bu sayede yenilmiş olduk hoş hiç götüremeyen de sadece bir çift üç kere götürdü o kadar ☺
Hava biraz daha ısındı en azından havuza girebilecek duruma gelmiştim.Bir cesaret önce ayaklarımı soktum üşüdüm bir de öyle hani ayak bileğinizden başlayıp gittikçe de yükselmiyor su seviyesi ya merdivenden ineceksin yada girdiğin zaman direkt zaten göbeğinize kadar geliyor su.O kadar girdikten sonra gerisi kolay oluyor zaten ☺
Neyse ben üşüye üşüye havuza girdim biraz yüzdüm çıktım sonra tekrar girerim diye düşündüm. Bakın girdim ama suya kafamı bile sokmadım. Saçlarım uzun , hemen kurumaz havada hemen kurutacak kadar sıcak değil dedim.
Hafiften bir karnım ağrımaya başladı oradan bir garson geçiyordu utana sıkıla kahve istedim alışık değiliz ne yapalım :) Kahvemi yudumladım bu arada eşimde havuza girdi bana "gelecek misin" dedi bende "yok sonra belki" dedim. Ben üşümeye başladım bildiğiniz diken diken oluyorum bu arada hava da çok güneş yok diye şemsiyenin altında da pek durmadım..Üstüme havlumu örttüm gelen geçen bana bakıyor.Haklılar da millet orada güneşleniyor , havuza giriyor bense üşüdüğüm için üzerime havlu alıyorum. Bu arada eşimde dışarı çıkmıştı birşeyler yer misin dedi yok canım istemiyor dedim üşüyordum çünkü. Dönüp diyorum ki " aşkım sen üşüyor musun" " hayır" dedi Allah Allah bana ne oldu böyle diyorum. Bu süre zarfında biz dart bile oynamaya gittik orası biraz daha gölgede kaldığı için daha çok üşüdüm orada.Artık dayanamıyordum " gidelim mi kendimi iyi hissetmiyorum " dedim. Odaya gittik ben tir tir titriyorum duşa girdim çıkamıyordum o sıcaklıktan kopmak istemiyordum. Güç bela çıktım giyindim kafamda havluyla uyudum. Kalktım midem bulanıyor ve hala üşüyorum bu arada hafiften kulağımda ağrımaya başladı.Eşime baktım koruyucu sürdüğümüz yerler kıpkırmızı bronzlaştırıcı sürdüğümüz yerde hiç bir etkileşim yok halimize gülsek mi ağlasak mı bilemedim o da kötü oldu o hatta istifra etti sonra bana döndü "koruyucunun tarihi mi geçti " dedi bende " yok hayatım daha yeni bende anlamadım bende bir şey yok senin koruyucu sürdüğün yerlerin böyle kıpkırmızı olması hele de böyle bir hava da bu kadar kızarman tuhaf " dedim. Anlayacağınız iki balayı çifti olarak hastalandık :(
Acaba zehirlendik mi diye düşündüm.Yoğurt falan yiyelim dedim baktık saate akşam yemeğini de kaçırmışız. Eşim resepsiyonu aradı yoğurt söyledi onlarda sağolsunlar bol keseden getirmişler onları yedik.Herhalde bize güneş çarptı dedik hani 25 derecede ne çarpılır insan değil mi ? Valla Kıbrıs'ın havasımı , güneşimi ne olduysa çarpıldık.Bundan sonrada zaten tatilimiz çokta güzel geçmedi :(
Bu arada hattımızı yurt dışına açtırmamıştık otelin ücretsiz internetinden yararlandık bilginiz olsun.
Ne de olsa whatsapp var oradan da görüşme sağlayabiliyorsunuz biz ailemizi o şekilde aradık ☺
1. günümüzü okumak isteyenler için ; Kaya Artemis Resort & Casino - Kıbrıs Balayı / Part 1
Saygılar..
Nisan'da bende Kıbrıs'a gittim ama deniz için nisan ayı erken gerçekten.....
YanıtlaSilsevgiler..
http://blogdakicin.blogspot.com.tr/
Bence de öyle umarım bir daha yolum düşer Kıbrıs'a diyorum :)
Silo da birşey mi ben balayında nasıl rüzgar çarptıysa balayı dönüşü geçici yüz felci geçirdim. Kulak ağrısı deyince sişze de öyle oldu sandım. Ama balayında iyiydim ben sonradan oldu. Nisan sonuydu bizimkide:) geçmiş olsun
YanıtlaSilHavası çarpmıştır dediler bana da. Hani balayından sonra olsa gam yemicem veya balayının şöyle son iki gününde falan olsa tamam diyeceğim ama biz ikinci gününde pert olduk valla :( inşallah bir gün yine yolumuz düşer diyorum .
Sil