22 Ekim 2014 Çarşamba

Kurban Bayramı'nın 4.günü ve İstinye

Kurban bayramı'nın 4. günü (7 Eylül 2o14) diğer günlere göre havanın en güzel olduğu gündü.Sevgiliyle " nereye gideceğimiz " konusunda bir anlaşma yapmamıştık. Avrupa yakasına geçmeyi düşünüyorduk , köprüden 'de geçişler ücretsiz olacağından gidişimiz ve dönüşümüz rahat olacaktı fakat tek sorun Motor'la köprünün üzerinden geçmekti =) Araçla bile giderken normal şartlarda zaten sallanıyorsun Motor'la uçarız diye düşünmüştüm hiçte öyle olmadı hatta çokta keyifli oldu..
Sevgilim beni evden aldı , kalın yünlü polar giymiştim Motor'un üstünde bile o şekilde terlediysem hava ne derece güzel siz düşünün..
Hemen Çengelköy'den Beylerbeyine çıktık oradan Boğaziçi Köprüsüne bağlandık.Trafik yoktu (normalde buranın trafiği hep kilittir). Köprünün üzerine çıktığımız da bir heyecan yaşadım sormayın."Ay acaba rüzgar bizi sürekler mi " , " acaba biri bize yanlışıkla değse biz köprünün bir ucuna fırlarmıyız " falan diye saçma sapan düşüncelere girdim. Ama bu düşüncelerim hemencik silindi. O kadar güzeldi ki capcanlı ilerliyordun sanki köprünün üzerinde yürüyor gibi hissediyordun.. " Aşkım çoook güzelmiş " diye sesimi duyurmaya çalışıyordum Sevgiliye fakat kasklardan dolayı duymak zor olduğundan kendi kendime konuşuyor gibi hissediyordum =)

Haydi yat'ıma binin gidiyoruz :))

 Avrupa Yakasına geçtik ve Ortaköy'e doğru ilerledik.Nasıl trafik kilit anlatamam =(
 Havayı güzel gören herkes dışarı fırlamış , üstüne üstlük Ortaköy'e gitmiş =) Düşünün bu kelimeyi ben söylüyorum neden diyorsanız ? Biz Motor'la olmamıza rağmen bile trafiğe kalıyorduk gerisini siz düşünün..


Trafikle boğuşurken yanımıza Motorcu bir abi geldi " Ortaköy'e mi gidiyorsunuz " dedi , Serhat " Evet abi " dedi . "Beni takip et " diyerekten ilerlemeye başladı. Bizde vardır bir bildiği diyerekten abi önden biz arkadan ilerlemeye başladık. Abi ara sokaklara girdi ve bizi Yıldız Köşkünün içine çıkardı..Kocaman, büsbüyük bir yer. Miss gibi bir orman havası almış olduk =) ben o arada Sevgiliye " Aşkım bir ara buraya gelelim " dedim =) Abi Köşkün bir kapısından girdi diğer kapısından çıktı. Yanına yaklaştığımız da " buradan aşağı doğru ilerleyebilirsiniz " dedi.Teşekkür ettik. Evet yolu kısalttık fakat Ortaköy'ü de birazcık geçmiş olduk biz de " daha önce gitmediğimiz yer değil ya " diyerekten ilerlemeye başladık..Bebek'e gelmeden önce kısa bir mola verelim dedik.



Hokus Pokus =)


İşte geldim =)

Kısa bir molanın ardından tekrar yola koyulduk istikamet : İstinye / Sarıyer
Trafik boylu boyunca uzanıyordu biz yine bir sağ bir sol yaparak kolun kenarından , kenarından ilerlemeye başladık.Bir baktık iki motor daha bir sağ bir sol yapıyor ardından bir kaç motor daha birleşince biz "motor kardeşliği" gibi hep bir arada ilerliyorduk..Bir ara bir amcam bir teyzemi de motor üstünde görünce Sevgilim " heh şimdi Teyzem de geldi tam oldu" dedi =)


A ve B şeklinde görüldüğü gibi bir elimde hırka, bir elimde kask, bir elimde çanta..

Baktık ki herkes bir yere dağıldı. Sevgilimle bir duraksadık. Geldiğimiz yer " Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesi". Burada durduk hemen sağ'da bir büfe gördük oradan bir tane bisküvi bir tane de su alıp tekrar ilerlemeye başladık..Çok geçmeden İstinye'ye varmıştık.


Sevgiliyle sahilde biraz oturduk..Deniz'in keyfini çıkardık.. Yat'lara baktıkça da " Şöyle bir yatımız olsa " diye iç geçirdik :)


Daha sonra fotoğraf çekmeye daldık, kimisi benim telefonumdan kimisi fotoğraf makinesinden..


Bizde Selfie'ler böyle oluyor =) ya sizde ?




Baktık orada öyle oturmakla olmuyor hemen yan tarafta "Sonay Aile Çay Bahçesi"'ni gördük.Gidip iki tane çay içtik kendimize geldik.. Bu arada olur da denk gelir giderseniz çay kişi başı :2 TL haberiniz olsun.Çay bahçelerinin fiyatları sanırım konumuna göre değişiyor ya :) Bazı yerler de 1 TL , bazı yerlerde 1.50 TL , bazı yerler de 2 TL. Dediğim gibi konum çok önemli =) İstinye gibi bir yerde çayın 1 TL olması çok zor bir ihtimal..


Güzel bir dinlenmecenin ardından dönüş yoluna geçmek için hazırlanıyorduk ki Sevgilim " Emirgan Korusu'na da gidelim " dedi. Hoop bindik Motor'a , Sahil şeridini takip ettik , sonra sağ sapıp rampa yukarı çıktık ve Emirgan Korusu karşımızdaydı.

Emirgan Korusu ; İstinye ile Emirgan arasında yer alır. Koru 17.yy'da Osmanlı padişahlarından 4.Murat tarafından İranlı Emir Güne Han'a hediye edilmiştir.
Koru'nun içinde Sarı Köşk , Pembe Köşk ve Beyaz Köşk adı altında 3 Köşk vardır. Ben sadece Pembesini görebildim diğerleri yukarıdaydı sanırsam..
Uzun yıllardır her yıl Nisan ayında burada Lale Festivali düzenlenmektedir.Bu da ufak bir dip not olsun =)


Sevgili Fotoğrafta ki Pİyanist'e "Bak kardeşim o öyle çalınmaz böyle çalınır "diye öğretmeye çalışıyordu.Hatta bir ara " Yapamıyor ya " diye bir hareket yaptı etraftan bizi izleyenler gülmeye başladı.Alem Adam :)

Koru'nun içine girdik , motor'umuzu park etmek zorunda kaldık.Arabalı araçlar rahatlıkla Koru'nun içine kadar girebiliyorlardı fakat biz Motor'lu araçlar olarak park etmek zorunda kalıyorduk :( Bu da Koru'nun içini çok fazla gezme fırsatını bulamayacağımız anlamına geliyordu..





Koru'nun içini gezdik daha doğrusu Korudan içeri girdiğimizde sağ tarafa doğru Pembe Köşk'ün oraya doğru ilerledik. Daha sonra ağaçların , çalıların , patikaların olduğu topraklı yollara girdik. Survivor'daydık sanki , macera yaşıyorduk.


Aslında yorulacak hiçbirşey yapmamıştık ama ben çok yorulmuştum dönüş yoluna geçtik.Hava biraz esmeye başlamıştı. Bizim evin oraya yaklaşınca Sevgili Motordan indi ve "sen kullan" dedi. " Ya aşkım iyi misin hayatımda hiç motor kullanmadım şimdi birşey olacak falan" dedim. Bizde ben öne geçtim sevgili de arkama o fren'i tutuyor ben gazı ilerlemeye başladık. Çok eğlenceliydi fakat yokuş aşağı inmem gerekiyordu ve araba geliyordu korktum dümdüz ilerlemeye başladım yanlışlıkla da kornaya bastım arabada ki adam da anlam vermeye çalışıyordu bana.Sevgilim " aşkım ya adam ona çaldığımızı zannedecek " dedi. " Hayatım , ne yapayım adam da anlamıştır herhalde benim acemi olduğumu " dedim. Daha sonra daha düzlük bir alana götürdü güya Sevgili beni. Alan düz falan değil hafif rampalar var,sadece araba çok geçmiyordu. Ama ben bir gaz'a bassam yola fırlayabilirdikte.. Neyse rampadan hafif yukarı çıktım beni paniğe soktu frene basacağıma gaza bastım Allahtan Sevgili yine arkamda oturuyordu yoksa Motor'u bırakıp gitmiştim =) 
"Ah aşkım ah seni bilerek orada panik yaptırdım yarın bir gün birşey olursa şimdiden alış diye " dedim demez mi ? " Ya aşkım, ömrüm de ilk defa motor kullanmışım beni paniğe sokacağına daha düz bir yerde yavaş yavaş göstersen olmaz mı " dedim :)

Arkada oturmak hiçbişey ifade etmiyormuş , bunu kullanınca anladım  o kadar eğlenceli ki anlatamam :) Başka zaman Sevgilim daha düzlük bir alanda bana öğretecek..

Saygılar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Share